Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam "Cem yakalandı sanıp kendimden geçtim"

        17 yaşındaki lise öğrencisi Münevver Karabulut'un öldürülmesinin üzerinden 57 gün geçti. Karabulut'un, katil zanlısı Cem Garipoğlu ise halen kayıp.

        Münevver'in babası Süreyya Karabulut ve annesi Nagihan Karabulut GAZETE HABERTÜRK Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı ile birlikte HABERTÜRK TV'de Didem Yılmaz'ın hazırlayıp sunduğu Parantez programına konuk oldu.

        Münevver öldürüleli 57 gün oldu. Neler düşünüyorsunuz bir baba olarak?

        Baba Süreyya Karabulut:

        Bu cinayetinorganizasyonlu yapılmış olduğunu düşünüyorum.Burada zanlı yok zanlılar var. Bir delikanlı Beşiktaş'tan Bahçeşehir'e getireceki kesecek, Etiler'e getirip çöpe atacak. Böyle bir mantık yok. Bu katil zanlıları neden dışarılarda tutuldu? Sadece baba mı suçlu? Hayır başka kişiler de var. Bir kafanın kesilmesi, delillerin yok edilmesi nasıl yapılmış? Kızımın tek kişi tarafından öldürüldüğünü sanmıyorum. Çok dertli günler geçirdik, sabahlara kadar uyuyamadık. Bakın bir anımı anlatayım. Bir baba olarak tek başıma Bolu'da dağda dolaşıyorum. Bir kurtla karşılaştım. Kurt bana baktı ben ona baktım. Kurt bana acıdı giti. Acılı bir babanın ve annenin feryadını sizler gündeme getirdiniz. Kelimeleri yanyana koymakta güçlüklçekiyorum. Fatih Ağabey, helal olsun. Bu ülkede böyle büyük kalemler varmış. Öldü mü ölmedi mi? Nasıl öldürüldü? gibi soru işaretlerinini Fatih Ağabey kafamdan çekti aldı.

        Siz tepkinizi ortaya koydunuz? Rahatsız eden neydi?

        Fatih Altaylı: Olay başıdnan beri net. Polisin ilk günkü açıklamasına baktığınızda evde çok miktarda kan bulunduğu açıklandı. Cem Garipoğlu'nun anne ve babanın üzerinde dekan bulundu. Münevver'in ölümünden sonra bir genç kızın daha öldürülmesi diğer taraftan da "adalet ya da yasalar fakirler içindir "diye bir inanç var diye düşündük. Biz her gün gazetede "Münevver öldürüldü şu kadar gün oldu" diye haber yaptık. Polisten tepki geldi. Bizden başka kimse takip etmedi. Gazeteciliği herkes Ankara'da olan biten olduğunu sandı. İnsanlara dokunan gazetecilik unutuldu. Cem Garipoğlu'nun ailesi de bu haberden rahatsız oldu. Aile de tepkisini koydu. Bu olacak birşey değil. Bu olayın savsaklanmaması için çalıştık. Adaletsizlik duygusu evlat ölümlerinde derin yara açıyor. Kimsenin yapmasının doğru olmadığı birşey. Aile, hayatımda gördüğüm en ahlaksız , en rezil metinlerden birini yollayarak haberlerin yayınlanmamasını istyediler. Tepem attı, küfür ettim okuyunca. Resmi yazıda yayın yasağı için süreç başlatacaklarını söylediler. Eğer böyle bir karar alınırsa hakimle de konuşurum. Böyle bir yasak olursa ben Fatih Altaylı olarak bu yasağa uymam. Bir ailenin çocuğunu koruma güdüsüne saygı duyarsınız ama bu kadar olmaz. Tut kulağından zanlı olan çocuğunu getir.

        Siz anne olarak neler söyleyeceksiniz?

        Anne Nagihan Karabulut:

        Dün akşam Cem'in babası tutuklandı. Cem yakalandı sanıp bir anda kendimden geçtim.Ne olduğumuzu şaşlırdık. İnşallah Cem de yakalanır. Bu kadar gün geçti. 57 gün oldu. Kızımla oğlumla da eşimle de anne olarak çok yakınım. Kızımın gizlisi saklısı yoktu. Cem ile görüşmeye gittiğini de bilirdim. Kardeşiyle birlikte gidip gelirlerdi. Cem hakkında bazen güzel şeyler de söylüyordu. Ona sinirlendiği de oluyordu. Birşey söylediğinde sessiz kaldığını söylüyordu. Dertleştiklerini anlatıyordu. Ailesiyle ilgili de konuşurdu. Birlikte yemeğe gittiklerini biliyorum. Arkadaşlarıyla nereye gittiğini de biliyorum. Cem'in kız kardeşini Münevver'in çok sevdiğini biliyorum, Cem'in kız kardeşinin de Münevver'i çok sevdiğini biliyorum. Münevver o gün Cem ile buluşmaya gitmemişti. Servisle okula gitti. Etüde gidecekti okuldan sonra da. "Anneciğim merak etme Beşiktaşta'yım diye mesaj çekmişti." Sonra aradığımda telefonlarıma cevap vermedi. Zaten akşam da polis geldi.

        Celalettin Cerrah "Kızlarını takip etselermiş" diyerek bazı sözler söyledi. Ne diyorsunuz?

        Nagihan Karabulut: Benim kızım hiçbir gece arkadaşında kalmadı. Kızımı okula gönderdim, yemeğe beklerken kapımıza polisler geldi. Ben de emniyet mensubu kızıyım. Ben onun yanlış izanına bırakıyorum. O da baba. Bizi kendiyerinekoysun.

        Süreyya Karabulut:

        Benim kızımın eve kaçta gelip kaçta gittiğinden kimse sorumlu değil. Ben sorumluyum. Benim kızım eğityimiyle, sosyal faliyetiyle, giriş ev çıkışlarda, okuldan eve evden okula servis aracıyla gönderen bir aileyiz. Müdürüm tarihi bir gaflet yapmış burada. Çocuklarımız yanımızda mı şu an? Sokakta. Bunların can güvenliğini kim sağlayacak? Polisler. Müdürümüzün bu açıklamasına ne diyebilirim ki? O da bir babadır.

        Fatih Altaylı: Cerrah her konuştuğunda batan bir adam. Bu da kafayı gösteriyor. Böyle bir kafa İstanbul'da emniyet müdürü. Kimsenin kızına ya da oğluna sahip çıkmak Cerrah'ın işi mi?Bir çocuğun arkadaşında kalması, kalmak istemesi namussuzluk mu? Her genç çocuk okuldan kaçar "okuldayım" der. Bununhesabını mı soracak? Kim ki Emniyet Müdürü, Cerrah çocuğunun ne yaptığını biliyor mu? Genelevden bir kadın bile herhangibir şeye maruz kalamaz. Onların canını malını korumak onun görevi. Sen de emniyet müdürü olmasaydın! Ama bu kafada başka insanlar var. "Fıtrata aykırı" demiş biri. Onun fıtratından banane? O zaman herkes hakim olsun. Polis kalmasın. Garipoğlu ailesine niye birşey demiyor. Dün gördük birşey yapamadığını. Cerrah'ı da insan olarak severdim ama bu açıklama olmadı. Dün çatışmada arabaya biniyor paltosunu polislere tutturuyor.

        Süreyya Karabulut: Karşımızdaki aile bu işlere antremanlı. Hukuku iyi bilen bir aile. Bahçeşehir'deki kameralar ortalıkta yok, Etiler'deki villanın kameraları yok. Bu akıl işi değil. Amca kaçmış, zamanında suç unsurlarına yakalanmış, Bir insanın bedeni ruhtanayrıldıktan sonra akan kanları bir delikanlının temizleme şansı var mı? Polis eve girince kanlar görünmüyor. 17 yaşında dadılarla büyümüş bir çocuğun, babanın annenin temizleme şansı var mı? Biri geldi temizliği yaptı, birileri kameralardaki görüntüleri kaybetti. Komşular sorgulandı mı? Bu işi cinayet masasının çözeceğine inanıyorum

        Fatih Altaylı: Ben Süreyya beyin dediklerine katılmıyorum. Cinnet cinayeti de olabilir. Ciddi bir delil karartma yapıldıysa, aile gözaltına alınıyor, 55 gün sonra tutuklanıyorlar. Bu aile 55 günde hangi delilleri kararttı bilmiyoryuz. Babanın tutuklanması önemli bir adımdır. Ben çocuğun kolay kolay ortaya çıkacağını sanmıyorum. Suriye üzerinden Fransa'ya kaçırdıkları bilgisi geldi. Çocuğu kaçırdılar. Muhakkak bir yerden birşey çıkacaktyır.

        Cem Garipoğlu nasıl bir çocuk biliyor musunuz?

        Süreyya Karabulut: Günlüklerinden ve ortak arkadaşlarına sorduğum kadarıyla Cem'in tek başına bu işi yapacağına inanmıyoruz. Münevver çok önemkli bir bilgiye sahip oldu ki bu çocuğu katlettiler.

        Fatih Altaylı: O bir cinnet cinayeti bence

        Satanist sitelerine üye olduğu belirtiliyor...

        Süreyya Karabulut: Genç kızları bıçaklıyorlar gibi görüntüler vardı sitelerde. Ağabeyi izliyormuş. Kendisi de izliyorlardır. Siteyi gösterenler Cem de biliyor bu siteleri dedi.

        Nagihan Karabulut: Psikiyatrist desteği alıyoruz hep beraber. Dayanmaya çalışıyorum. Bir gözüm görmüyor, bir kolum sakat diyorum ama benim oğlum da var eşim de var. Ayakta durmam gerekiyor. Kolay değil ama elbet yakalanacaktır. Bu çocuğu çıkartmasalar da yukarıda Allah var. Allah o çocuğu bir şekilde çıkaracak. Ölmeden o çocuğu göreceğim. Rahatsız olacak duruma gelip ortaya çıkacak. Yandaşları da olabilir ama bu çocuk ne olup ne bittiyse anlatacaktır.

        Süreyya Karabulut: Adalete ve emniyete olan güveni yitiremem başka şansımız yok. Bizim adalete güvenimiz sonsuz. Bugüne kadar sorduğum sorunun cevabını veremeyen insanlar oldu. Zanlılar nerede? Burada suça iştirak edenler var. Suç ayrı suça iştirak edenler ayrı. Suça iştirak edenlerin cezaevine girmesi gerekmiyor mu? Babanın üzerindd kan lekesi olduğu için cezaevinde. O kınalı kuzunun kanları akmış. Kimler tarafından temizlenmiş. Bir de tehdit telefonu aldık. Telefondai "Kızını öldürdük, seni de öldüreceğiz" diyorlar. Adalet var. Bir kaplumbağa gibi yavaş gidiyor. Ama bir atmaca gibi alacaktır da. Kaderimiz kısmetimiz. Anne MS hastası ben şeker hastasıyım. Ftih Bey, sizin gösterdiğiniz cesaretliliği takdirle karşılıyorum. Başıan gelmeyen insan bunu bilmez. Türk toplumu o kadar duyarlı olmaya başladı ki. Ben bir programa konuk oldum, 3 bin kilşi geldi. Facebook'ta 50 bin kişi var. O villanın önüne sişyah çelenk koyacağım. Kalemleri kırmaya, ekranları kapatmaya çalışıyorlar. Bundan büyük bir acı yok

        Son olarak söylemek istedikleriniz? Bir baskı var mı?

        Fatih Altaylı

        Bize karşı ailenin baskısı yok. Medyaya güven o kadar azalmış ki. Biz ilanla satın alınamayız. Trilyon dolar dökse de birşey olmaz. Kendi adıma da bu konuyu götüreceğim. Engil Temel cinayeti de var. Borsacıların adı geçiyor. O cinayet de karartılıyor. Camide işlenen linç olayı kapatıldı. Biz bunların hepsinin üzerine gitme niyetindeyiz. İnsan toplumda güvensiz kalıyor. Devleti daha yıpratan bir konu. Eğitimimiz, güvenliğimiz sağlansın diyoruz. Bu işlemler yapılmıyorsa, devlet yoktur. Devletin önemli işi güvenliktir. Bunlar yapılmıyorsa devlet yoktur.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ