Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam "Köyde tavuk bile sağ kalmasın"

        Tutuklu 'Şıh Mehmet' lakaplı Mehmet Çelebi'nin saldırı öncesi adamlarına 'Köyde tavuk bile sağ kalmasın' diye talimat verdiği ve yakalandıktan sonra konuldukları nezarethanede saldırıyı bir kişinin üstlenmesi telkininde bulunduğu ortaya çıktı.

        Vatan Gazetesinde yer alan habere göre; 44 kişinin öldürülmesinin ardından geride kalanlar katliamın yaralarını sarmaya çalışırken, silahlı saldırıyı gerçekleştirdikleri gerekçesiyle tutuklanan 10 kişinin 120 yakını ölüm korkusuyla köyü terk etti. Saldırının talimatını vermekle suçlanan ve bölgede 'Şıh Mehmet' lakabıyla tanınan Mehmet Çelebi'nin katliam öncesi yanındaki adamlarına "Köyde tavuk bile sağ kalmasın" yönünde talimat verdiği ortaya çıktı. Bu talimat üzerine saldırganların hiç bir yaralı kalmayacak şekilde insanların üzerine kurşun yağdırdıkları belirtildi.

        KÖKLERİ KURUDU, 1 KİŞİ ÜSTLENSİN

        'Şıh Mehmet' lakaplı Mehmet Çelebi ile yakınları katliamın ardından yakalandıktan sonra nezarethaneye konuldu. Çelebi'nin nezarethane tutuldukları sırada adamlarına Kürtçe konuşarak, saldırıyı 1 kişinin üstlenmesi yönünde telkinde bulunarak, "Kökleri kurudu ş.......n, 7-8 kişi kaldı. Olan oldu, kimse paniğe kapılmasın. Herkes soğukkanlı olacak. 1 kişi üstüne alsın, diğerleri hiçbir şekilde kabul etmesin. Dışarıda gözcülük yapıldığı, içeri silahlı sadece 1 kişinin girdiği şeklinde hem savcıya, hem de askere ifade verin" dediği öğrenildi.

        KÜRTÇE BİLEN ER DUYDU

        Çelebi'nin bu sözlerini Diyarbakırlı olan ve Kürtçe bilen nöbetçi er N.T. duydu ve durumu hemen komutanlarına bildirdi. Nöbetçi subayın konuyu Cumhuriyet Savcılığı'na iletmesi üzerine soruşturmayı yürütmekle yetkili olan savcının talimatıyla nöbetçi askerin x tanık sıfatıyla ifadesi alınarak soruşturma dosyasına konuldu.

        KAN ÖRNEKLERİ ADLİ TIP KURUMU'NA GÖNDERİLDİ

        Tutuklanan 10 kişinin, sorgu sırasında oldukça sakin oldukları ve kendi aralarında gülüp şakalaştıkları belirtildi. Zanlıların sorgu sırasında jandarma görevlilerinden sigara ve benzeri ihtiyaçlarının giderilmesi yönünde talepte bulunması üzerine sorguya uzman bir psikiyatristin de getirildiği ve zanlıları muayene ettiği belirlendi. Sanıkların oldukça rahat ve soğukkanlı olmaları nedeniyle olay esnasında uyuşturucu kullanıp kullanmadıklarının tespit edilmesi için tümünden ayrı ayrı 2'şer tüp kan alınarak Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Sanıklardan bazılarının ruh sağlığının kontrol altına alınabilmesi için gerek görülmesi halinde geçici olarak Elazığ veya İstanbul'da Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edilebilecekleri bildirildi.

        387 BOŞ KOVAN BULUNDU

        Kanlı baskınla ilgili soruşturma sırasında olay yerinden 4 ayrı kalaşnikof tüfeğe ait 387 adet boş kovan toplanarak balistik inceleme için kriminal laboratuvara gönderildi. Zanlıların içeri girip 44 kişiyi katlettikten sonra kaçış istikametine giderken yaralıların hastaneye taşınmasını engellemek için öldürülenlere ait 2 pikap, 5 otomobilin de lastiklerini kurşunlayıp patlattıkları, camlarını kırdıkları belirlendi.

        SALDIRGANLAR YARALI VE ÖLÜLERİ TAŞIMIŞ

        Saldırının ardından jandarma ve savcılıkta susma hakkını kullanan 10 zanlı Mazıdağ Sulh Ceza Mahkemesi'nde verdikleri ifadelerde saldırıyı kendilerinin gerçekleşirmediğini iddia ettiler. Tutuklu 10 zanlıdan 7'sinin mahkemede verdiği ifadeleri duyulmaya başlandı. Zanlılar olayın ardından yaralıları hastaneye kendilerinin götürdüğünü ve ölülerin evden çıkarılmasına da kendilerinin yardım ettiğini söyledi.

        TUTUKLU SANIKLARIN İFADELERİ

        Saldırının ardından jandarma ve savcılıkta susma hakkını kullanan 10 zanlı Mazıdağ Sulh Ceza Mahkemesi'nde verdikleri ifadelerde saldırıyı kendilerinin gerçekleşirmediğini iddia ettiler. Zanlılar olayın ardından yaralıları hastaneye kendilerinin götürdüğünü ve ölülerin evden çıkarılmasına da kendilerinin yardım ettiğini söyledi.

        'Şıh Mehmet' lakaplı korucu 42 yaşındaki Mehmet Çelebi: Olay akşamı evdeydim. Saat 21.30'a geliyordu. Yatsı namazını kıldım. O esnada silah sesi geldi. Bende hemen evden dışarı çıktım. Dışarı çıktığımda Abdülvahap'ın oğlu Sait Çelebi'yi gördüm. Sait bana teröristlerin köyü bastığını söyledi ve havaya ateş etti. Bende havaya yaklaşık 10 el ateş ettim. O sırada Ömer, Mehmet, Sait, Abdülhakim, Süleyman Çelebi ve Vahit Doğan geldiler. Bir duvar kenarında mevzilendik. Bu sırada havada mermiler yağıyordu. Biz terörist baskını sandık. Silah sesleri kesildikten sonra olay yerine yardıma gittik. Ölü ve yaralıları Abdurrahman Çelebi, Mehmet Ali Çelebi ve Cemil Çelebi'nin pikabına taşıdık. Üzerime atılan suçlamaları kabul etmiyorum.

        Mehmet Emin Çelebi: Ben 5 yıl öncesine kadar korucuydum. İstifa ederek ederek nakliyeciliğe başladım. Olay günü sabah Diyarbakır'dan aracıma tuğla yükledim. Yükümü akşam Nusaybin'e boşaltarak tekrar yola çıktım. Gece yatsı ezanı okunduğunda köyüme vardım. Nusaybin'e indirdiğim yükle ilgili irsaliyemde mevcuttur. Tarihi ve saati irsaliyede yazmaktadır. Ben geldiğim esnada ezan yeni okunmuştu. O anda silahlar patladı. Öncelikle 4-5 el ateş edildi. Eşim bana köyde nişan olduğunu Diyarbakır'dan kız istemeye geldiklerini bu nedenle silahların patladığını söyledi. Sonra silah sesleri çoğaldı. Bu esnada Mehmet Sait Çelebi, Ömer Çelebi, Abdülhakim Çelebi ve Süleyman Çelebi ve misafirimiz Vahit Doğan dışarı çıktılar. Üzerlerinde silahları da mevcuttu. Bu nedenlerle biz olay yerinde değildik. Üzerime atılı suçu kabul etmem.

        Emekli korucu olan 64 yaşındaki Abdülkadir Çelebi: Olay anında silahlar patladığında ben evimde yatsı namazı kılıyordum. Benim evimde olayın olduğu nişan evi arasında bir ev vardır. Korucu olmamam ve silahımında olmaması nedeniyle dışarı çıkmadım evde bekledim. Sonrasında dışardaki ağlamaları, feryatları ve yardım çağrılarını duyarak dışarı çıktım. Yeğenim Ferhat'ın evine doğru gittim. Ferhat bana olayı anlattı. Akabinde yaralıları arabaya taşımaya başladım.

        Korucu 33 yaşındaki Abdülhakim Çelebi: Olay akşamı Ömer Çelebi'nin evinde yemek yedik. Yemekte Sait, Süleyman ve Abdülhakim Çelebi'de vardı. Ayrıca misafirimiz Vahit Doğan'da vardı. Buna Mehmet, Halim ve Abdurrahman'da şahittir. Biz yemek yediğimiz esnada önce 3-4 el ateş edildiğini duyduk. Dışarıya koştum Sait Çelebi'yi gördüm. Ona Kürtçe teröristlerin köyü bastığını söyledim. Ve teröristlerin geldiğini söylediği tarafa doğru bir şarjör boşalttım. Yanımdakilerle su deposunun olduğu yere gittik ve mevzilendik. Su deposunun bulunduğu yerden bölük komutanını aradık. Komutan bize 'kimse mevziyi terk 'etmesin talimatını verdi. Sonra Ayhan Başcavuş panzerle gelerek bize olay yerini sordu. Ömer Çelebi panzerin üzerine binerek yol gösterdi. Biz Mehmet Sait ve Süleyman Çelebi ile mevzide kaldık. Mevziden ayrılırken misafirimiz Vahit Doğan'ı ahırda bıraktık. Son olarak Ahmet Üsteğmen gelerek bizi toparlayıp götürdü. Tüm bu nedenlerle üzerime atılan suçu kabul etmiyorum.

        Korucu 42 yaşındaki Mehmet Sait Çelebi: Ben korucuyum. Aynı zamanda istihbarat sağlarım. Olay günü saat 17.00 sıralarında Ahmet Üsteğmen beni arayarak yanına gelmemi istedi. Ben yanımda bulunan Vahit Doğan'ı caminin orada tanıdığım Abdullah'ın dükkanına bıraktım. Ben saat 17.00 ile 19.00 arasında Ahmet Üsteğmen'in yanındaydım. Saat 19.00'da ayrılarak Mazıdağı'na geldim ve Vahit Doğan'ı da alarak köye gittim. Köyde Ömer, Süleyman ve Abdülhakim ile yemek yedik. Vahit o anda misafirimizdi. Ezan okunmuştuki 4-5 el ateş edildi. Ben hemen dışarı çıktım. Evdekilerde arkamdan geldi. Misafirimiz Vahit'i evde bırakarak mevziiye gittik. Mevzii su deposunun oradadır. Orada bekledik ve Ahmet Üsteğmen'i aradım. Ahmet Üsteğmen'i aradığım sırada olayın tam ortasıydı. Ben havaya dahi ateş etmedim.

        Korucu 42 yaşındaki Ömer Çelebi: Olay akşamı Mehmet Sait Çelebi, Ömer ve Abdülhakim Çelebi ile misafirimiz Vahit Doğan benim evimde yemek yiyordu. Dışardan 3-4 el silah sesi duyunca Abdülhakim ve Mehmet Sait'in arkasından dışarı fırladım. Hemen 156'yı aradım. O sırada Abdülhakim bahçeye geldi. Sonra 156'yı arayarak olayı bildirdim. Ancak kiminle konuştuğumu bilmiyorum. Akabinde Ahmet üsteğmen ve Sedat Yüzbaşı'yı aradım. Ahmet Üsteğmen telefonumu cevapladı. Kendisi mevziyi terk etmememizi ve geleceklerini söyledi. Bizde mevzide kaldık. 1,5 saat geçtikten sonra Ayhan Başçavuş geldi. Bende onlara yol göstermek üzere mevziiden ayrıldım"

        Korucu 44 yaşındaki Süleyman Çelebi: Olay günü Ömer'in evinde Mehmet Sait, Abdülhakim ve Süleyman ile yemekteydik. Ayrıca Vahit Doğan vardı. Silah sesleri duyunca dışarı çıktık ve su deposunun olduğu yere mevzilendik. Önce 156'yı aradılar daha sonra Ahmet Üsteğmen ve yüzbaşıyı aradılar. Ahmet Üsteğmen cevapladı. Bize mevzide beklememizi ve yerimizden ayrılmamamızı söylediler. Daha sonra Ayhan Başçavuş gelerek Ömer'i aldı, biz mevzide kaldık. Daha sonrasında Ahmet üsteğmen gelerek bizi aldı ve Ahmet Çelebi'nin evine götürdü.

        ŞIH MEHMET'İN SÖZÜ MAHKEMEDE SORULDU

        Mazıdağ Sulh Ceza Mahkemesi'nde hakim, Diyarbakırlı er N.T'nin ifadesi üzerine zanlılara, "Kökleri kurudu ş....n" sözünü kimin söylediğini sordu. Zanlıların tümü bu sözü kimin söylediğini hatırlamadıkları yönünde cevap verdi. Ağız birliği yapan zanlılar, 'Köklerini kuruttuk demedik, kökleri kurudu dedik. Bunu söylememizin nedeni aile mahvoldu, ailenin bilgesi öldü anlamındadır. Biz kuruttuk anlamında değildir" dedi.

        Katliamdan sağ kurtulan Rukiye Çelebi ile Cengiz Çelebi verdikleri ifadede, zanlıları bizzat ellerinde kalaşnikof tüfeklerle topluluğun üzerine ateş açarken gördüklerini söyledi.

        TUTUKLU SAYISI 11 OLDU

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ