Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Barcelona'da yapılması gerekenler

        HT Cumartesi eki köşe yazarı Ali Esad Göksel, İspanya'nın turizm cenneti Barcelona'yı kaleme aldı.

        Her ay yeniden, yeni baştan başkaldırmadalar! Artık günlük adi vukuat taifesinde... Ne heyecan, ne de bir endişe... İş olacağına varır hali. Bu yeni bir hal mi? Hiç değil. Barcelona o denli başına buyruk ki! Adını koymak yeni bir hal mi yaratır? Emin değilim... Ama şunu da iyi bilmedeyim: İsyan Katalanlar’ın ruhunda ve onları yaratıcı kılan da bu. Her liman şehri gibi sarıp sarmalayan bir ruha sahip. Malumu ilam olacak, sakın ha aldanmayasınız. Sıkı sıkıya sarmalasanız dahi emin olamayacağınız kadınlar var ya... İşte Barcelona o! Kırmızı kristalleriyle örtünmüş bir femme fatal!

        UÇUŞAN KRİSTALLER

        Bu limana tutkun olan tek ben miyim? Geçiniz efendim. Burası İberia’nın Venedik Şehri. En başlarda, 1990’lı yıllarda az biraz mesai de verdiler turist için. Şimdi bin pişmanlar... Tam da para ile saadet olmaz hali. Şehrin sakinleri, bir günlüğüne gelenler var ya... İşte o benim. Onlardan çok şikâyetçiler ! Meğer huzurlarını bozarmışız; haklılar... Şımarığız, telaşlıyız, istediklerimiz için vaktimiz ve sabrımız yok. Ve fiyatları yukarı çekmedeyiz. Nasıl yani? Anlatayım. Mazda beni Barcelona’ya davet etti. Bir günlüğüne. “Hayır” dedim, nimet külfeti tutmuyor ki. Ama işlerini iyi bilmedeler: Bu bir mutfak keşfi olacakmış. Üstelik kırmızı kristallerin havada uçuştuğu bir Japon geleneğinin keşfi. Tamam teslimim... Eski şehrin yanı başında dev bir hangardayız. Wojcieech Halarewicz soruyor: “Nasıl buldun? Yeni kırmızımızı...” Nefeslenip anlatıyorum, “Maceraya açık baştan çıkarıcı bir kadını andırıyor!” Polonyalı duraksıyor: Tarif kafasına yattı ama ruhunu okşamıyor. Polonyalı Wojcieech sadece müdür değil ki. Papa’nın mutemet dostu, Vatikan’ın paralarını yönetmiş. Kısacası aileden... Böyle bir Katoliğe iffetsiz bir kadını anlatmak? Ümitsiz bir vakıa... Başını sallayarak koluma giriyor. Gel, diye “Artık şarap içme zamanı.” Dedim ya işlerini iyi bilmedeler... Hangarın orta yerine kurulmuş irice bir şov mutfağı.

        Aşçılar, çok güzel Katalan kızlar... Ne yazık ki birkaç yakışıklı oğlan da var...

        DENİZ VE MUTFAĞIN KOKUSU

        Deniz şehri olmanın Akdenizliler için özel olduğu kuşkusuz. Deniz sizi adeta çağırmada. 24 saat boyunca... Barcelona da aynı lisanda. Bilindik hayat ritminin dışında yaşıyor. Akşam yemeğine saat 22.00’den sonra oturuyor. Geceleri yaşıyor, buna karşılık öğleden sonra da uyuyorlar: “Siesta!” Bu keyif ve uyku seansı neredeyse mecburi onlar için. O öğleden sonranın amansız sıcağında çalışmak da hiç kolay değil. Biliyor musunuz bazı yönleriyle de bize çok benziyorlar. Bir imparatorluk kurmuş, imparatorluk kültürüne sahip olmuşlar... Zenginliği sindirmiş ve renkli kültürlerin etkisinde kalmışlar. Gelelim farkımıza: Onlar rengârenk geçmişi yaratıcılıklarına yansıtmayı da başarıyorlar... Mimari, moda, sinema ve yemek kültürü alanında ve elbette futbolda... Dünya listelerinin ilk on ismi arasına bakmadasınız? Bir Barcelonalıya rastlamamız hiç de tesadüfden değil. Hem de her alanda!

        REKLAM

        Kutsal pazar yeri Balık pazarı La Boqueria’yı ziyaret etmeniz şart. Sadece balık ve deniz ürünleri yok; meyveler, sebzeler, etler... Barcelonalıların Akdeniz’in nimetlerini nasıl kullandıklarını anlatıyor. İspanyol mutfağı çok gelişti... Bu hızlı değişimi genç aşçılara borçlular. Ferran Adria’nın müritlerine. Adria, son 20 yıldır dünya mutfağını etkileyen isim. Hem de açık ara en önemli isim... Adria müritlerinin dinamik yaratıcılıkları tüm ülkenin mutfak iklimini etkiliyor. Genç insanlar, lokanta sahipleri, çalışanları hatta ve hatta müşterilerini. Katalanlar gelişmeleri takip ve teşvik ediyor. İspanyol şarapçılığı da yükselişte. Özellikle Ribera del Duoro bölgesinde üretilen şaraplar artık dünya çapında. Sadece Tempranillo değil, Prieto üzümleri de çok güzel. “Barcelona’da ne zaman, nerede, ne yemeli?” Bir öğle yemeğinde muhakkak deniz mahsulleri yemelisiniz. Ama sakın ha unutmayasınız, İspanyolları hiçbir güç siestalarından alıkoyamaz. Öğle yemeğini 15.00’ten sonra yemeniz hayal. Doğru adres mi? İlginizi çeken bir lokantanın kapısından başınızı uzatıp içeri bakın... İçerisi kalabalıksa, Katalanca ağırlıklı lisansa emin olun doğru yerdesiniz demektir!..

        Gaudi, Barcelona mı?

        Barcelona’nın cazibesi şehrin mimari miras katmanları... Birini ortaçağdan kalma (Barri Gotic) mahalleler oluşturmada. O merkez bozulmamış, kentin orta yerinde bir manzume gibi duruyor. Bize dokunan bir şey daha var bu şehirde... Bazı ortaçağ mekânlarında İslam mimarisinin ne kadar etkin olduğunu gözlüyorsunuz. Çekişmeler olmuş tamam, ama onlar geçmişte kalmış. Biliyor musunuz; itiş kakışın yanı- sıra yaratıcı sonuçların da sergilenişi. Böyle bir örneği görmek, bin sözden daha etkili olmuyor mu? Barcelona’da, şehre imzasını atmış bir mimar var: Antonio Gaudi. Katalan mimar sınırsız bir yaratıcılık haznesi... Azim ve sabırla öyle yapılar inşa etmiş ki. Barcelona’dan akılda kalan resmin büyük parçası Gaudi’ye ait. Örneğin Casa Mila (La Pedrera); Gaudi’nin imzasını taşıyan bir apartman binası. UNESCO’nun insanlığın kültür mirası listesinde... Gece, gündüz, her haliyle önünüzde. Gün doğarken, gün batarken... Meraklı turistlerle şen şakrak; yapayalnız, vakur... Casa Mila’nın kentle ilişkisi tamam... Ama iç avlusu, özellikle çatı katı ve bacaları var ya. Mimarinin insanı nerelere götürebileceğinin son sözü adeta. Gaudi’nin meşhur kilisesi malumunuz: Tamamlayamadan öldüğü Sagrada Familia Kilisesi. Ziyaretgâhların başında geliyor. İspanyollar yarım kalmış kiliseyi yavaş yavaş tamamladıklarını söylüyor! Artık neredeyse bitti gibi. Ama hele durun. Bence doğru olanı tamamlamamaları! Sagrada Familia Kilisesi Barcelona resmine yarım olarak girdi bir kere.

        REKLAM

        Picasso: O da Katalan

        Barcelona’nın bir yüzü de Pablo Picasso. 1881 yılında Malaga’da doğan Picasso buralı olmuş. Barcelona’da mavi dönemim dediği resimleri yapmış. Museo Pıcasso, Picasso’nun yaptığı seramiklerle bugünkü halini almış. Ressamın sadece 2 bin 500’den fazla eserini görmekle kalmıyorsunuz. Eserlerin eskizleri en ince detayına kadar sergileniyor. Eskizler aradaki değişiklikler. Yaratıcı bir beynin içinde neler oluşmuş. Hangi yol, hangi labirentlerlerde nasıl saklambaçlar oynanmış... Picasso Müzesi’nin altında baştan çıkarıcı zenginlikte bir kitap dükkânı var. Çok akıllıca düzenlenmiş bir hediye dükkânı. Picasso’nun eserlerini kullanarak düzenlenmiş hediyeler... Ne yazık ki kitapların çoğu ise İspanyolca, hatta bazıları da Katalanca.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ