Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam "Türkiye'de modacılar metrestir"

        Kimine göre o bir çılgın, kimi ondan korkuyor, kimiyse çok takdir ediyor. İtiraf etmek gerekirse ben de yanına giderken çekindim. "Acaba bana da birşey der mi?" diyerek ama korktuğum olmadı çünkü belki de gördüğüm en iyi yürekli, en zeki, en mütevazi, en hoşsohbet kişisiydi.. Modacı Barbaros Şansal'dan bahsediyorum.. Şansal ile şu anda sahnelenen Üç Kuruşluk Mahalle Dersleri isimli oyunundan, ikoncanların giyimine, 2010 modasından, Türkiye'nin en iyi giyinen kadınlarına kadar birçok konu hakkında sohbet ettik.

        Begüm ÇELİKKOL / HABERTURK.COM

        ÜÇ KURUŞLUK MAHALLE DERSLERİ

        Oyunu sizin ağzınızdan dinlemek isterim? Neden bu oyun?

        Ben geçen sene KaosGL ve Lambda Dünya Biseksüel, transeksüel, travesti ve lezbiyenler derneğin kurucularından bir arkadaşımız var, "Bir oyun var gelip izler misin?" dedi. Bu oyun geçen sene oyunuyordu. Ben hariç. Oyunu izlemeye gittim. Bütün arkadaşlarımız da var. Proje yurtdışında örneklerini gördüğüm bir proje. Dilruba Saatçi'yi biliyorsunuz, 3 yıl önce Türkiye'ye döndü. Dilruba birinin telefon numarasını arıyormuş Belgin'in telefonunda. Birden bire Barbaros Şansal'ı görünce "Sen nereden tanıyorsun?" demiş. Dilruba Saatöi yurtdışında doğmuş büyümüş bir sanatçı ama beni 9 yıldır takip ediyormuş, röportajlarımı, programlarımı.. Oyun sonrası konuştuk onunla. Hatta bir sonraki oyuna gelmek istediğimi söyledim. Ama bu kez dedim ki "Dilenebilir miyim?" "Çok seviniriz" dediler. Bir hafta sonraki oyuna gittim makyajımı yaptım, kostümümü giydim. Ritz Carlton'un helasının önüne oturup dilendim. 360 lira da para topladım. Gişeden daha çok para topladım. Sonra bir davet vardı. O davete de o kılıkla gidince. "Davete çorapla gitti" diye yazdı basın. Sonra Dilruba Saatçi aradı "Kabul edersen sana birşey yazmak istiyoruz" dediler. Ve Baron rolünü benim dünya görüşümden, röportajlarımdan alarak bu karakteri çıkardılar. Sosyal hayata alışkınım ama buradaki projenin amacı şu: Buradaki transeksüel arkadaşlarımızı sokakta fuhuşta görmekten ziyade böyle bir oyundan aldıklarıyla hayatlarını geçindirebilecek bir standarta getirmek istiyoruz. Ötekileştirme ahlakı var. Biz de diyoruz ki "Gelin bizim dünyamıza tanıyın". Bakın bu insanlar sadece fuhuşa mahkum değil. Oyunculuk yapabiliyorlar, şarkı söyleyebiliyorlar. Nitekim onlardan biri emekli, biri makyaj uzmanı, biri ses sanatçısı, pavyonlarda şarkı söylüyor, biri oyuncu. Bu proje öyle birşey getirdi ki. Türkiye'de homotobya festivali yapılacak. Liverpool'da yapılan bir festival. Bir zorunluluğu var, performans sanatçılarının eşcinsel olması gerekiyor. 2010'da Türkiye'de yapılacak ve bu oyun da bu projeye dahil edildi. Bu oyun yüzünden Ankara Kısa Film Festivali'nin Onur Jüri'si oldum. Oyuna dahil olunca kostümlere de el attım. Oyunda kullandığım dikiş makinesi Yıldırım Mayruk'un mesleğe ilk başladığı dikiş makinesi. Yelek rahmetli Feyyaz Tokar'ın. Pantolon rahmetli İlhan Şerif'in diktiği bir pantolon. Gömlek Ferre'nin koleksiyon gömleği. Birçok yaşanmışlığı bana yaşatıyor. Makyajımı da kendim yapıyorum, kostümümü de kendim hazırlıyorum. Başka türlü bir dünya, başka türlü bir kimlik. Kendimden başkası olmayı beceremediğim için orada bana bir özgürlük çıktı. Söylemek istediklerimi söyleyebiliyorum, dikiş makinemle sevişebiliyorum, kan kusabiliyorum. Efektlerle olan şeyler. Murat Aygen ve Emre Dündar müzikleri yaptı. Yılmaz Oskay da izledi. Serap Aksoy vardı. 60-70 kişi kadar alıyor. Alışılmış gibi değil. Sıra sıra oturacaksın da perde açılacak yaşlanmış biri kapıyı açacak, durum komedisi olmayacak bu..

        FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN

        Seyircilerin de oturma biçiminden midir nedir izleyici oyunun içinde biraz da..

        Her izleyici farklı bir oyun izliyor aslında. Açısı farklı çünkü.

        Oyunu izlerken ben keyif aldım. Umarım iyi tepkiler de alıyorsunuzdur

        Türk insanı tepkisizdir. Tiyatro tembelidir. Bir kere bu oyunla ilgili bir medya grubu röportaja geldi. Fotoğrafçı da arkadaşım o grupta çalışan. Ben dedim ki "Sizin yayın grubunuzda benim haberlerimin yapılmama kararı var" "Hayır bu haber yapılacak" dediler. Haber çıktı, "Dört transeksüelli tiyatro" benim resmin kesilmiş atılmış, adım bile geçmiyor. Ben teşekkür ediyorum. O zihniyetin bana ne kadar aseksüel, ne kadar apolitik ve ne kadar asosyal olduğunu gösterdiği için teşekkür ederim. O insanlar cinsel kimliklerle oynamıyorlar. Sanata bişe sansür koyuyorsan.. Çok kalabalık oynamıyoruz. Tiyatro Türkiye'de durum komedisi. Şebnem Scheffer oynasın, Okan Bayülgen oynasın falandır. Çok yeni tekniklerle oynuyoruz. Tenis topuyla oynuyoruz mesela. Çalışırken biri tiradını okurken tenis topunu havaya atıp tutuyor, tiradı bitince sıradaki oyuncuya topu atıyor. Hem oyunculuk hem dans oluyor. Şan dersi alacağız. Biz aslında eğitiliyoruz. Bu bir okul. Biz Dilruba Saatçi ile birlikte bir kabareye hazırlanıyoruz. Bahar aylarında olacak.

        "KIZIM SANA SÖYLÜYORUM GELİNİM SEN ANLA"

        Oyun için ne kadar çalıştınız?

        3 ay kadar. Ama sabah dörtlere kadar.

        Peki nasıl geçiyor çalışmalar?

        Bütçemiz yok. Ben oyundan 40 lira yevmiye alıyorum ama gişeye döndürüyorum. Teknikte çalışan arkadaşlar var. Mesela 11:00'de oluyor provamız. Bir arkadaşımız Kurtuluş'ta oturuyor, yürüyerek geliyor yağmurda. Ama bu proje onların hayata tutulduğu bir proje. Hep tecavüz edilmeye, polis jopuna, saçlarının traşlanmasına alışmışlar. Bu onlar için bambaşka bir armağan. Makarna pişiriyoruz. İkili çalışmalarımızı yapıyoruz. Ezber oku kalk şeklinde değil. Hep beraber bir oyuna gidiyoruz, bize yönetmenimiz oyunu anlattırıyor. Herkes birbirine yardım ediyor. 20:30'daki oyun için 15:00'da dekor kuruyoruz. Oyundan sonra dekoru kaldırıyoruz. Oyun oldukça politik bir oyun. Biz kızım sana söylüyoruz, gelinim sen anla olayını yapıyoruz. Uçkur düşkünlüğünden, mahalle takımlarından, bıçkın delikanlılardan bahsediyor, Türkiye'yi gösteriyor. Dilenciler Operası'ndan esinlendik. Oyunun metninde kelime değişmeden oynuyoruz. Klasik tiyatro oynuyoruz. Manayı değiştirmiyoruz. Üç duvar var, dördüncü duvar yok. İzleyiciyle iç içeyiz. Ya içinizdeki kimliği çıkarır oyunculuk yaparsınız ya da başka birinin kimliğini giyersiniz. Biz oyunculuk terimini sevmiyoruz. Canlandırma diyoruz buna. Baron Çatal'da kendi isteğiyle o dğnyaya girmiş, psikopat, eski bir aristokrat terzi. Lilly'e aşık, Selin'den korkuyor, İris'ten nefret ediyor, Nemfia ile iktidar savaşı içinde olan bir tip.

        "İLK BAŞLARDA SEVİLMİYORDUM ÜSLUBUMDAN DOLAYI"

        Tiyatro var, modaevi var, üniversiteler var.. Zamanı nasıl kullanıyorsunuz?

        Zamanı doğru kullanmayla ilgili birşey. Şanlıurfa'ya gideceğim. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki olgunlaşma kız teknik yüksek okulları ve meslek eğitim fakülteleri kapatılmaya çalışılıyor. Hocalarımız konuşamıyorlar. Ben de konuşmaya gidiyorum. Benim iddiam şudur. Sektöre yönelik eleman yetiştirmek yerine bu ülkenin önce sektörü yaratacak insanı yetiştirmek gerek. Bu yıl 30 üniversiteye konuşacağım. Kendi yol paramı kendim ödeyerek, Konya'dan Giresun'a, Mersin'den Antep'e gidiyorum. Türkiye'nin her yerine gidip çocuklara doğruları ve gerçekleri anlatmak zorundayım. Malesef Eskişehir Anadolu Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Yüksekokulu Moda Bölümü'nü bitiren bir öğrencinin jürisine koydular. 4 sene okuyacak, beş elbise çizecek.. "Kızım bu nasıl üretilecek" dediğimde bana şu yanıtı verdi: "Hocam ben terzi olmayacağım ben modacı olacağım" dedi. Türkiye'de modacılar metrestir. Karısı kanserden ölmüş zengin adamların metresleri modacı olmuştur. Dikiş dikmeden olmaz. Niceliğe inanmış niteliksiz işler maalesef. Geçenlerde Bilgi Üniversitesi'de bir tiyatro izlemeye gittik. İnanın perde arasında çıktım. Sanatçıya saygısızlık yapmak istemem ama Türk halkı aptal değildir. Türk halkının aptal yerine konması üzüyor beni. Neden hala koca bul, kutu aç, örgü ör, yemek yap. Bu mudur?

        Medya bu hale getirmiyor mu?

        Medya değil mecra.. Medya ticari bir işletmedir. Vergi ödeyecektir, SSK ödeyecektir. Medyayı suçlamıyorum. Otosansürü, ahbap-çavuş ilişkilerini kınıyorum. Türkiye'de medya nelerin yazılması gerektiğini değil, nelerin yazılmaması gerektiğini hesaplar.

        Facebook'ta da gördüm.. Çok geniş bir arkadaş çevreniz var. Nasıl başarıyorsunuz bunu?

        İlk başta sevilmiyordum. Üslubumdan dolayı..

        "ÇATALLI DİLLİYİM"

        Size sivri dilli diyorlar..

        Sivri değil çatallı... Yönelimlerim, tercihlerim, mesleğim biraraya geldiğinde yaftalar beni diğerleriyle aynı yere koyuyor. Omuzu şallı küpeli modacılar sınıfına koymaya kalktı. Benim eşcinselliğimi öne koymaya kalktılar. Barbaros Şansal, kötü tehlikeli bir adamdır demek istediler. Fakat halk bunun böyle olmadığını anladılar..

        Ama benim gördüğüm gayet iyi, şeker bir insan

        Cebi, kalbi, aklı ve yatağı herşeye açık bir adamım ben.

        Mütevazisiniz..

        O olması gereken..

        Sizin konumunuzdakiler böyle olmuyor ama...

        Onlar kamburlarında donanım yapamamışlar onları boşverin. Elindeki kürekli ameleden solist, pavyon kadınından süper star. Rejisörün yatak odası değil medya. Orada bir hata yapıyoruz. Ünlü dediğimiz insanlar rejisörün yatak odası. Emeğiyle bir yere gelen insanlar, bugün Şener Şen var. Hangi güç çıkarabiliyor? Müjde Ar, adımı bile telaffuz edemedi, yardımcınız diyebildi. Neden benden korkuyorlar? Bir ülkenin kaderini o ülkenin en iyi terzisinin prova aynasında kolayca izleyebilirsiniz. Güçlü zannettiğiniz kadınlar güçsüz ve iktidarsız kocalarının yediği her haltı yağlarını kapatmaya çalışırken fark etmeden ağızlarından kaçırıyorlar. Bu ayna 30 yıldır kaç diktatör, kaç Cumhurbaşkanı, kaç Başbakan eşi, kaç sanayici eşi, kaç artist.. Neler gördü? Bu bir güç. Eğer biri sizden ilk anda korkarsa bu bir avantajdır. Çünkü sizi ilk anda seven herkes sonradan arkanızdan her şeyi çevirir. O nedenle benim halim ters tepti.Bir gün beni yaşlı bir teyze çevirdi. Elinde de torunu var. "Evladım biz seni yıllardır izleriz, kitaplarını okuruz, takip ederiz. Sen çok değerlisin" diyor. Belediye otobüsündeyiz, akbilim var. "Sen neden yalan söyledin" dedi bana. "Teyze yalan söylemedim" dedim. "Reklam olsun diye eşcinsel olduğunu söyledin" dedi bana. Yani bu ülkede eşcinsel değilim desen eşcinselsin derler.

        Kendinize "yamak" diyorsunuz ki siz dünyaca tanınmış bir modacısınız

        Ustam hayattayken ben onun önüne geçer miyim? Yamak olmadan çırak, çırak olmadan kalfa, kalfa olmadan usta, usta olmadan duayen olunamaz. Bu bir hiyararşi Yıldırım Mayruk Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kadınların gidebildiği ilk terzidir. Cumhuriyetten önce sadece gayrimüslimler yapardı terziliği. Yıldırım Bey'in ablası da terzi. Şimdi hacı ama balolara eskiden sırtı açık elbiselerle giderdi. Yıldırım Bey 12 yaşında şapka yaparak başladı. Dünyanın 6 büyük ustasından biri.30 yıldır aralıksız sürüyor. Kaç darbe oldu, biz durmadık..

        Siz ne zaman tanıştınız?

        22 yıl önce sokakta tesadüfen tanıştık.

        SEKSİ NASIL OLUNMALI?

        Sizce en seksi kim?

        En seksi benim için şişme bebektir. Bunlar onun gibi çünkü. Ağızları burunları silikon dolmuş, bakkal brandası dişleri, şaşkın ifadesi olan bakışları, boyalı saçları, Mekke Medine arasında hicreti şaşmış bakımlı yapılı göğüsleri hele bunlar seksilik değil. Seksi nedir biliyor musunuz? Uzayan kıllarıyla dişinin ağzının kokusuyla öpüp koklayabildiğinizdir seksi olan. Şampuan şişesiyle masturbasyon yapılır parfüm şişesiyle evlenilmez. Kutudan kare çıkar şişe. Seksi sizin seksinizdir. Türk erkeklerinin acayip bir tarafı var, başkalarının olmuş kadınları beğeniyorlar. Herkesin tepesine bindiği kadını yıldız yapıyorlar. En kötüsü de kadın görmüşlerin böyle olması. Bu bir kısmı. Bir kısmı da damacanayla.. (Kahkahalar) En sonda da soda şişesi patladı biliyorsunuz.

        Sahi sizce neden böyle olaylar oluyor?

        Düz mantık. Cinsel ve dinsel devrimleri eksik bırakılmış toplumlar, sosyal, politik ve seksüel yönden özürlü olurlar. Apolitik, aseksüel ve asosyal. Alfabenin hepsine bir seksüel buldular. Aseksüel, biseksüel, homoseksüeli heteroseksüel, überseksüel, metroseksüel.. Ğ'yi ne yapacağız? Bu ülkenin en iyi yıldızları Bülent Ersoy ve Zeki Müren'dir.

        Telefonda konuştuğumuzda askerlikle ilgili birşeyler söyleyeceğim demiştiniz..

        Mesela beni askere almadılar. Psikometik bozukluk, parantez içinde homoseksüel yazdılar. Özürlü dedi bana. İnsanların yüzde 10 eşcinseldir. Canan Barlas da hayvanların cinsel yaşamı üzerine kitap yazdı..

        İkoncan diyorlar ya. Giyimleri nasıl? Moda denilince akla onlar geliyor ya..

        Bu Necla Seyhun öldüğünden beri Türkiye'de moda editörünün ve kritiğinin yetişmediğinin göstergesidir. Bugünküler onun adını bilmez. Paris'ten diplomalı moda kritikeri yazıyor gazetelerde gözüme çarpıyor bazen.. İki marka çanta aldı diye kendini birşey bildi zannediyorlar. Peki bu hanımefendiler, beyfendiler biliyor mu ki Türkiye Cumhuriyeti'nde yasalara uygun yün bayrağı dokunulmuyor. Bayrağını bilmezsen sokaktaki kadının üstündekinden sanane. Moda ikonu kim biliyor musunuz? Stili olur. Belma Simavi moda ikonudur. Beğenin beğenmeyin. Kırmızı saçıyla fırfırıyla moda ikonudur. Türk sinemasında baktığınızda Gönül Yazar. Artık böyle şeyler yok. Hep başkası olmaya çalışıyorlar. Üzerlerinde birşey yok. Çanta, pabuç, kemer, gözlük. Bedeni yok, fiyatı belli. Markası yazıyor. Bir buluş görüyor musunuz? Onlar vücutları güzel genç hanımlar, zengin erkekleri var, etrafında onları mamalayan magazin muhabirleri var. 7 Kocalı Hürmüz işte. Saygı duymazsanız kimseye saygı bekleyemezsiniz. Türetilmiş mutluluklar, türetilmiş kariyerler..

        EN İYİ GİYİNEN KADINLAR

        En iyi giyinen isimleri sayar mısınız?

        İyi giyinenler var. Hande Ataizi mesela Sibel Can dökülüyor. Bülent Ersoy nedir, acayip birşey.. Bakınca baktırıyor. Filiz Akın, Sevda Ferdağ, Yüksel Uzel solistlik zamanlarında, Seçil Heper.. Bunlar toplumu çok ilgilendiren kadınlar değil. Hapishanelerde duvara resmi asılan kadınlardan bahsediyorsanız her yeri ortada, dudakları büzüşmüş ben onların giyim tarzını beğenmiyorum. Bir tanesi iskambil kağıtları yapıştırmıştı.

        Süreyya Yalçın "Benim haricimde herkes kötü giyiniyor" demişti..

        Doğru teşhis. Bu referans meselesi. Neye göre kötü..

        Dans etmeyi de seviyorsunuz..

        13 yıl folklör oynadım. Yeni kabarede de dans edeceğim. Dans bir ahlak bir edep. Kırklareli Üniversitesi'nde modern dansta kızlar ve erkeklerin beraber ders almasını yasakladı. Bu eşcinselliğe teşvik değil de nedir? Erkek erkeğe bale mi olur? Dans etmeyi de seviyorum, belediye otobüsünü de seviyorum..

        Ekşi sözlüğe ne diyorsunuz?

        Aleyhinde tek kötü söz yazılmayan tek insanmışım.. O konuyu Okan Bayülgen'in programında da tartışmıştık. Cenk Eren de vardı. Onlar bağırdılar, "Neden bana küfür etmiyorlar bu adamlar" dedim. Düşündüğünüz dilde sevişip, konuştuğunuz dilde savaşmazsanız dillerde yaşayamazsınız. Barbaros Şansal dillerde yaşıyor. Onu başardım. Toplumun her kesiminde, Kürdünde, Türkinde, hepsiyle dostum. Ateistim. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı'nın oğlu yanıma geliyor. Dekan sonra arayıp oğluna iyi yolu gösterdiğim için teşekkür edebiliyor. Budur. Biraz sağduyu, hoşgörü, güven.. 5 duyu zaten. Bakma gör, duyma anla, koklama nefset, yeme lezzet al, dokunma hisset. Altıncı hissin seni taşır.

        AŞK ONUN GÖZÜYLE NE DURUMDA?

        Siyasete gireceksiniz söylentileri çıktı..

        Yeni yasa gereği Meclis'in yüzde 20'sinin bağımsız olması gerekiyor. İlla Beşiktaşlı olmak zorunda mısınız? Bağımsız olarak siyaset yapmak istiyorum. 2012'den önce seçim olmaz. Üniversitelerim, aktivitelerimin getireceği bir güç var. Tek başıma teröristim. Atatürk'ün çocukları Meclis'e neden pantolonla girmesin diyorum. En fazla Merve Kavakçı kadar aykırı kalırım. İki harekat, üç ihtilal görmüş adamım. Selimiye'de yatmışım. Ahlak polisi beni almış suçum yokken saçım traşlanmış. Benim de bu ülkeye söyleyecek laflarım var, anlatacaklarım var. Benim yanımda emekli olan çaycım1.500 maaş alıyor, benim emekliliği geldiğinde 400 lira alacaağım. İnsanlar bana sözz söyle hakkı tanırlarsa söylerim. Ama siyasi parti değil. Beykoz MHP İl Başkanı ileydik. Hatta herkes bana "Dönmelerin olduğu oyunda MHP'linin ne işi var?" dedi. Ne demek? İnsan değil mi bunlar? Niye geliyor diyor. Nedir bunlar? Poposunu kiraya veren acısına katlanır.

        "Aşkta kabızım" demişsiniz..

        Evet.. Aşk artık gerilerde. Ben vücudumu değil beynimi orgazm ettirecek bir adam arıyorum. Aşk Türkiye'de anlaşmalı evliliklere, magazin ilişkilerine, zengin aileler zengin ailelerle evlendirme. Ya da Ediz Hun Fenerbahçe'de gün batarken kucağında taşıdığı kan kustuğu hikayeler. Aşk kimyadır, gençken yaşanır, cinselliğe bağımlıdır. Aşk her renktir. Allah'a aşık olabilirsiniz, puta aşık olabilirsiniz, insana aşık olabilirsiniz, resime aşık olabilirsiniz. Kadın-erkek arasındaki aşkı sorarsanız 6 ay cicim ayı ondan sonrası bittim ayı zaten. Evliliğin yüzde 60'ı cinselliktir. Mesel şu. Ne söylediğimi unuttuğumda ya rezil oluyorum ya da söylediğim insanları rezil ediyorum onu öğrendim. Andy Warhol'un bir sözü var "Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak" Yalan söylemiş bence herkes bir gün bir dakikalığına rezil olur ve gider. Biz nice assolitleri kocalarını boynuzladıklarını omuzlarda ağlarken gördük, 50 yaşındaki kadınlar 25 yaşındaki erkeklerle nikah kıydılar alkışladık, kocası askerdeyken aldattı kahraman yaptık. Ondan sonra vurun kahpeye.. Mecraya sunulan şekliyle artık üçüncü sayfadaki, arka sayfadaki reklam olmamalı hayat.

        Peki üniversitelere gidiyorsunuz.. Gençliği nasıl görüyorsunuz?

        Büyük bir cehaletle karşı karşıyayız. Çocuklar pırıl pırıl. Onlara tapıuyorum, onlar için herşeyi yaparım. Umutla bakıyorlar, hayalleri var, gençler. Üniversite evrenseldir, bağımsız olmalıdır. Moda okulunun müdürü işletme mezunuysa sorgulanamanız gerekir. Dünyanın hiçbiryerinde "Ne iş olsa yaparım" diyen olmaz. Herşey ironik. Hiciv severim o nedenle ikinci kitabımı hazırlıyorum..

        Yeni yılın moda trendleri neler olacak peki?

        2009 UNESCO'nun elyaf yılıydı. Ben geçen yıl konuşmalarımı ipek, pamuk, keten, yün üzerine kurdum. Tekstil insanlık tarihinin en eski en zor kültürlerinden biriydi. Moda üzerinde marka yazan, kredi kartıyla alınan değildir. Moda yeniden yüksek kaliteye yönelmeye başladı. "Bu sene bunu giyeceğim" lüksü yok insanlarda. Şunu öğrenecekler kullanım talimatına bakarak giyisi almayı öğrenecekler. 10 tane üst üstr kazak giyiyorsunuz kışın ve hala üşüyorsunuz. Çünkü polyester, ısıtmaz. Ama hakiki ince bir yün kazak giyiyorsunuz. Üşümüyorsunuz. Elyafın kendine özgü özellikleri var. Türkiye için, yine silikonlu bir mankenin flörtü moda olacak, ikoncanın çorabı kaçacak moda olacak, 30 cm!lik ayakkabı giyecekler üzerinde etekle dolaşacaklar

        Oralarına birşeyle bağlayacaklar. Eskisi gibi toplumsal bir moda akımından bahsedemiyoruz. Türkiye'de moda Vakko'dur. Pardesüyle arabeziyle moda olmaz. Tayyörle, blüzle olur moda. Çeşitlilik güzelliktir. Avrupa'da platformlu ayakkabu moda olur. Bize de gelir ama bitmez, kadınlar düşer kafası gözü yarılır.

        Bizde herşeyi bit abartma var. Fonksiyonlar önde, 50'ler etkisi var. Yeryüzünde 1948 yılından itibaren moda bitmiştir..

        HANDE YENER ÇOK KÖTÜ!

        Ajda Pekkan'ı sormak istiyorum. Çok eleştiri aldı giyimiyle..

        Kendi beğenmiş seçmiş ve giymiş. Onu eleştiren insanlar önce onun kadar uzun yıllar mesleklerinde olsunlar onun kadar gönüllere taht kursunlar ondan sonra konuşsunlar. Sokak arasında laf söylemekle Ajda Pekkan'a laf gelmez. Sezen Aksu kötü giyinir.

        Ebru Gündeş'i beğenirler mesela..

        İlk kasedindeki beyaz elbisesini dikmiştik. Ebru Gündeş.. Taklit elbise giyiyorlar. Stilleri yok. İtfaiyeci gibi giyiniyorlar. Naomi Campbell, Naomidir, Clodia Schefer, Clodia Schefer'dır. Hande Yener var çok kötü mesela. Yırtık file çoraplar. Tecavüzden çıkmış gibi. Ahlakla ilgili şeyler. Ajda çok zarif kadındır. Provaya girmeden önce elbiseye makyaj bulaşmasın diye başına tülbent geçirir. Dolabını açtığında kazakları renklerine göredir. Derin Mermerci yaşından büyük ama iyi giyiniyor. Elif Germiyangil iyi giyiniyor. Arzuhan Yalçındağ kötü giyiniyor. Heves Ekinci çok şarje giyiniyor. İyi giyinmek zaman, mekana göre giyinmektir. Siz sabah şık gecelikleyseniz şıksınızdır. Ama Türk kadını 60 derece koruyucu, siyah gözlükler, başında bigudiler.

        KADINDAKİ MAKYAJ NASIL OLMALI?

        Kadında makyaj nasıl olmalı?

        Türk kadını makyajı çok abartıyor. Gereksiz makyajlar. Biz de makyajlı oynuyoruz. Ama onlar tematik makyaj. Gündüz sokakta da öyle dolaşanlar var. Hafif bir parlatıcı, yanağını biraz allık sürer, rimel sürer, az bir far sürer.. Elleri temiz olur..

        Okan Bayülgen'i de sormak isterim size

        Okan'ı severim ama bir tek şeyini tasvip etmiyorum. Neden insanları bu kadar aşağılamaya başladı? Çok birbirimizi severiz. Son zamanlarda çok agresif buluyorum ama çok zekidir. Daha topluma mesaj veren bir adam bekliyorum. Her yerde sesi rahatsız etmeye başladı beni. Çok tek ses, çok bağırtı. Ben onu bir şiir okumasını da istiyorum. Okan'ın piri Yıldo'dur. Birkaç programı var izlemiyorum televizyon.

        Hiciv güzeldir ama hakaret etmeden, küçük düşürmeden. Onun dışında Okan iyidir..

        Son olarak eklemek istedikleriniz..

        Gençlerimizi yetiştirmek istiyoruz, aydın, laik bir ülke istiyoruz, biz tekrar bakkalımızı, kasabımızı istiyoruz, köylümüzü istiyoruz. Biz bizi istiyoruz.

        begumcelikkol@haberturk.com

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ