Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Erzurum'da "Erzincan Davası"na devam

        Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay'ın hakkındaki suçlamaları ve haklarını hatırlattığı Astsubay Esirger'den savunmasını istedi.

        Savunmasına başlayan Esirger, iddianamede hakkında Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak, kişilerin dini görüşleri, etnik kökenleri gibi kişisel bilgileri kaydetmekle suçlandığını belirterek, bu suçlamalarını kabul etmediğini söyledi.

        Soruşturma safhasında yapılan aramalarda bilgisayarında ele geçirilen argümanların birçoğunun emniyet ve MİT'te de bulunduğunu savunan Esirger, şunları kaydetti:

        ''Benden hiç kimse örgüt üyesi olmamı istemedi. Ne de bu örgütten bana hiçbir şey bahsedilmedi. Suç delili olarak öne sürülen argümanlar bana ait değildir. Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmakla yargılananlarla hiçbir şekilde irtibatım yoktur. Bu dava dosyasına bakıldığında da anlaşılacaktır.''

        Tutuklu sanık Astsubay Esirger, 20 Temmuz 2009'da Erzincan'da göreve başladığını ancak iş yerindeki yapılan aramalarda ele geçirilen bazı klasörlerin oluşturulma tarihinin çok daha eski bir tarih olduğunu öne sürerek, savunmasına şöyle devam etti:

        ''İş yerimdeki bilgisayarımdan ele geçirilen 183 nolu CD, Ablalar Abiler isimli klasör, Fethullah Gülen ile irtibatlı esnaf isimli klasörlerin oluşturulduğu bilgisayarların isimlerinin belirsiz olması bu belgelerin düzmece olduğunu gösteriyor. Ben hiçbir şekilde kişilerin dini görüşleri, etnik kökenleri ve kişisel belgeleri hazırlamadım. İsmail Ağa isimli belgede ile birlikte öğrenci listesi ben cezaevindeyken hazırlandığı ve bu belgenin de düzmece olduğu anlaşılmaktadır.''

        Erzincan'daki Çatalarmut Barajı'na bırakılan mühimmatla ilgili de konuşan Astsubay Esirger, ''İddianamede, Çatalarmut'a mühimmat atıp bunu emniyete yıkmaya çalıştığımız belirtilmekte ve bunun içinde yalancı bir tanık bulmaya çalıştığımız iddia edilmektedir. Bunlar hayalden ibarettir, hiçbirini kabul etmiyorum'' diye konuştu.

        Gizli tanık X'in beyanlarının da gerçeği yansıtmadığını savunan Esirger, gizli tanık X ile hiçbir şekilde özel bir görüşme yapmadığını söyledi.

        Astsubay Esirger, şunları kaydetti:

        ''Bilgisayarımdan ele geçirilen belgelerin düzmece olduğu sadece şoförlük yaptığım bir görevden dolayı örgüt üyeliğiyle suçlanmış olmam ve bunun hiçbir delilinin olmaması yüzünden aylardır özgürlüğümden, çoluğumdan, çocuğumdan ayrı kaldım. Habur Sınır Kapısı'ndan girenler davul zurnayla karşılanırken bu vatanın bölünmez bütünlüğü için görev yaparken çıkan çatışmalarda yaralanan ben burada yargılanıyorum. Girdiğim çatışmalarda kanımı akıttım, yine aynı şekilde kanımı akıtabilirim. Hakkımdaki suçlamalarımı kabul etmiyorum, beraatimi istiyorum.''

        Sanık Astsubay Orhan Esirger'in avukatı Yavuz Ertugay da müvekkilinin yargı tarafından henüz kabul edilmemiş olan bir örgüt üyesi olmakla suçlandığını belirtti.

        Davada yargılanan sanıkların birbirleriyle irtibatlı olmadıklarının dosyada çok açık bir şekilde görülebileceğini savunan Ertugay, ''Müvekkilim, olmayan bir örgütün üyesi olmakla yargılanıyor. Bunun hukuki bir dayanağı yoktur. Birileri tarafından gizli tanıklar vasıtasıyla İstanbul'daki yargılamanın eksiklikleri ve Dursun Çiçek imzalı belgenin altını doldurulmak mıdır buradaki asıl amaç. Bunu düşünmeden geçemiyorum'' dedi.

        Müvekkili hakkındaki suçlamaların maddi bir delili olmadığını savunan Ertugay, yaklaşık 6 aydır tutuklu bulunan müvekkilinin, tutukluk süresi ve sabit ikametgaha sahip olmasının dikkate alınarak, adli kontrollünün kaldırılmasını ya da kefaletle serbest bırakılmasını talep etti.

        Davanın tutuklu sanıklarından Yaylabaşı Karakol Komutanı Astsubay Murat Yıldız, ''Yaptığım adli işlemler nedeniyle bana karşı kin ve nefreti olan iki korucunun yalan ifadesine göre örgüt üyesi olmakla suçlanıyorum'' dedi.

        Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay'ın hakkındaki suçlamaları ve haklarını hatırlattığı Astsubay Yıldız'dan savunmasını istedi.

        Yıldız, savunmasına, ''Dava dosyasında sabıka kaydı bulunan 20 Mayıs 1975 doğumlu Murat Yıldız ben değilim. 8 Mart 1975 doğumluyum. Benim sabıka kaydım yoktur'' diyerek başladı.

        İddianamede, kendisinin terör örgütü üyesi olmak ve ayrımcılık yapmakla suçlandığını belirten Yıldız, suçlamaları kabul etmediğini söyledi.

        Meslek hayatındaki başarıları nedeniyle üstün başarı kıdemini aldığını, 18 yıldır jandarma olarak görev yaptığını anlatan Yıldız, şunları kaydetti:

        ''Benim hakkımda beyanları bulunan gizli tanık Efe ve Can, bölgemdeki koruculardandır. Bunlar birlikte hareket eden şahıslardır. Gizli tanıklar aynı köyden ve aynı korucu grubundandır. 2008'de girdikleri bir kavgada da birlikteydiler. Bu gizli tanıklar, kavgadan sonra karakola birlikte geldiler. Bana hitaben, '2008'deki kavga olayı ile ilgili karşı tarafa yazılması gereken ceza, senin tuttuğun tutanak yüzünden yazılmadı'' dediler. Ben de 'taraf tutmadım. Gerektiği gibi tutanağı yazdım' dedim. Bana sinirlenerek karakoldan ayrıldılar. Bu gizli tanıkların bütün kinlerinin nedeni budur. Yaptığım adli işlemler nedeniyle bana karşı kin ve nefreti olan iki korucunun yalan ifadesine göre örgüt üyesi olmakla suçlanıyorum.''

        Gizli tanığın, beyanında, söz konusu kavga olayını da karşıt görüşler arasında yaşanan bir kavga olarak gösterdiğini ileri süren Yıldız, 3 yıldır Yaylabaşı Karakol Komutanlığında görevli olduğunu, bu süre içerisinde hiçbir etnik çatışmanın yaşanmadığını ve devam eden bir olayın da olmadığını ifade etti.

        Yıldız, davada yargılanan sanıklardan 5'ini tanımadığını, tutuklu sanık Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'i de ilk kez bir televizyon kanalında gördüğünü öne sürdü.

        Hiçbir yere üye olmadığını, meslek hayatı boyunca da hiçbir zaman taraf tutmadığını dile getiren Yıldız, savunmasını şöyle sürdürdü:

        ''Bölgemdeki başarım nedeniyle, Erzincan'daki görev süremin uzatılmasını talep etmiştim. Uzatma talebim kabul edildiğinde bu sevincimi paylaştığımda gizli tanık Efe, 'birileri istemezse sen burada duramazsın' demişti. Hiç taraf tutmadığım için bugün ben buradayım. Öyle görüyorum ki, eğer bir taraf tutsaydım bugün burada olmazdım.''

        Kendisine yöneltilen suçlamaların hiçbir delile dayanmadığını savunan Yıldız, hakkında yalan beyanda bulunan ve tutuklanmasına sebep olan kişilerden şikayetçi olduğunu belirterek, suçlamaların sadece gizli tanık ifadelerine dayandırıldığından tahliyesini talep etti.

        ''BU OLAYIN İÇİNDE KENDİMİ NASIL BULDUM ANLAMADIM''

        Daha sonra, çapraz sorgusu yapılan Murat Yıldız, avukatı Hüseyin Özarslan'ın sorularını yanıtladı.

        Özarslan'ın, ''Örgüt üyeliği bir hiyerarşik yapı, suç işleme maksadı ve niyeti gerektiriyor. Buradaki sanıklarla birlikte bu niyetle bir birlikteliğin oldu mu?'' şeklindeki sorusunu yanıtlayan Yıldız, ''Kesinlikle hayır. Salonda bulunan sadece 5 sanığı tanımıyorum. Bu olayın içinde kendimi nasıl buldum anlamadım'' diye konuştu.

        Yıldız, Özarslan'ın ''Cemaatlere yönelik yapılan operasyonlarda görev aldın mı?'' şeklindeki sorusu üzerine de, ''Hiçbir görev almadım'' dedi.

        Mahkeme Başkanı Karatay, çapraz sorgunun tamamlanmasının ardından, dava dosyasında bulunan adli sicil kaydının Murat Yıldız'a ait olmadığının tespit edildiğini bildirdi.

        Tutuklu sanık Astsubay Yıldız'ın avukatı Hüseyin Özarslan, daha sonra delilerin toplanmış ve görev yerinin de değişmiş olması nedeniyle müvekkilinin tahliyesini talep etti.Erzincan'daki ''silahlı terör örgütü''ne ilişkin görülen davada tutuksuz sanıklar 3. Ordu İstihbarat Başkanlığı Plan Eğitim Astsubayı Ahmet Saraçlar ile av bayiliği yapan Yaşar Baş savunmalarını tamamladı.

        Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuksuz sanık 3. Ordu İstihbarat Başkanlığı Plan Eğitim Astsubayı Ahmet Saraçlar savunmasında, dört bilgisayarında yapılan kontrollerde belirlenen, dört yazı üzerine yargılandığını söyledi.

        Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde yazıların gazete haberi olduğunu belirttiğini ifade eden Saraçlar, şunları kaydetti:

        ''Sorgumda yetkisi alınan savcı Osman Şanal bana inandığını söyledi. İsmimi iddianameye yazmayacağını belirtti ancak daha sonra adımın iddianameye eklendiğini gördüm. İfademde söz konusu belgelerin gazete haberi olduğunu ve herkes tarafından okunabildiğini belirttim. Savcı Şanal da buna çok şaşırdı. Buradaki sanıklardan sadece birlikte gözaltına alındığım Yaylabaşı Karakol Komutanı Astsubay Murat Yıldız'ı tanırım. Diğer sanıkların hiçbirini tanımıyorum.''

        Saraçlar, 8 Şubat tarihinde gözaltına alınmasının ardından geçen süre içerisinde psikolojik olarak kendisi ve ailesinin yıprandığını belirterek, ''27 yıllık askerim. Bugüne kadar hiçbir örgütle işim olmadı'' diye konuştu.

        3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'le aynı örgüt içerisinde yer almasının mantığa aykırı olacağını ileri süren Saraçlar, ''Bu iddia çok komiktir. Benim burada bulunmamı hala anlamış değilim. Beraatımı talep ediyorum'' dedi.

        Saraçlar'ın avukatlarından Fatih Mehmet Yoğurtçu ise savunmasında müvekkilinin kalp hastası olduğunu ve dört yazı için dört gün süreyle gözaltında tutulmasının kendisini mağdur ettiğini söyledi.

        Müvekkili hakkında somut hiçbir delilin bulunmadığını belirten Yoğurtçu, ''Müvekkilimin duruşmalardan bağışık tutulmasını talep ediyorum'' dedi.

        -AV BAYİSİ YAŞAR BAŞ'IN SAVUNMASI-

        Erzincan'da av bayiliği yapan tutuksuz sanık Yaşar Baş da savunmasında suçsuz olduğunu belirterek, iki ay önce gözaltına alındığını ve sorgulandığını, aradan geçen zaman içerisinde iddianamede adının geçme nedenini hala anlayamadığını ifade etti.

        Eşinin nörolojik rahatsızlığının bulunduğunu belirten Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:

        ''Beni bu örgüte monte edenler planlarını çok iyi yapmışlar. Burada asker var, MİT'çi var. Örgütün bir de sivil ayağı olması lazım. İddianamede ona da beni monte etmeye çalışılmış. Birlikte gözaltına alındığım Ahmet Saraçlar ve Murat Yıldız dışında Şenol Bozkurt'un haricinde diğer sanıkları tanımıyorum. Savcı Şanal bana sorgu sırasında (Ben kafayı taktığımı alırım. Recep Gençoğlu'nu da bıraktılar sonra bak nasıl içeri aldırdım) dedi. Ben de kendisine (Benim de suçum varsa alırsınız) dedim.''

        Baş, iddianamede darbe toplantısının ''Şömine Kafe'' isimli üçüncü sınıf bir kafeteryada yapıldığının belirtildiğini ve bunun komik olduğunu belirterek, ''Böyle bir saçmalık olur mu? İddianamede benim kullanmadığım ifadeler yer alıyor. Ben hayatımda kimseye iftira atmadım. Ama bana iftira atılıyor'' diye konuştu.

        Bu arada Baş'ın konuşmasının bazı bölümlerini uzatması üzerine üye hakim Ali Kaya kendisine uyarıda bulunarak, ''Yaşar Bey avcı tefrikası gibi anlatma. Sadede gelelim'' diyerek kendisine uyarıda bulundu.

        Beraatını talep eden Baş, Savcı Şanal'ın sorgusu bir telefon görüşmesi yaptığını iddia ederek, ''Ben sorgudayken Savcı Şanal'a bir telefon geldi ve kendisi (Sen merak etme savcım ben varken sana kimse dokunamaz) dediğini duydum. O konuştuğu kişinin İliç Savcısı Bayram Bozkurt olduğunu düşünüyorum'' diye konuştu.

        Ardından Baş'ın çapraz sorgusuna geçildi. Baş'a çapraz sorgusunda tutuklu sanık Ersin Ergut kendisiyle birlikte ava gidip gitmediğini sordu. Bunun üzerine Baş da ''Hayır'' yanıtını verdi.

        Tutuklu sanık Şenol Bozkurt ise kendisi ve gizli tanık Munzur'la birlikte Pülümür'e ava gidip gitmediğini sordu. Baş bu soruya da ''Hayır'' yanıtını verdi.

        Baş'ın avukatı Timurhan Gür ise savunmasında müvekkilinin örgütle ilişkilendirilmesini eleştirerek, ''Ortada bir örgütün olup olmadığı bile belirsiz'' dedi.

        Gür, daha sonra Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay'a tutuklu sanık Şenol Bozkurt ile savcı Bayram Bozkurt'un, daha önce tanıştıklarını belgelemek için ikilinin birbirlerine sarılarak çekilmiş fotoğrafını delil olarak sundu.

        Bu sırada avukat Gür ile Mahkeme Başkanı arasında yaşanan diyalog, salonda gülüşmelere neden oldu.

        Ardından Mahkeme Başkanı Karatay, duruşmayı 10 Mayıs Pazartesi günü saat 09.30'a erteledi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ