Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Şerzan Kurt davasında sürpriz CD

        Can HACIOĞLU / ESKİŞEHİR (AHT)

        Muğla'da bir süre önce meydana gelen öğrenci olaylarında hayatını kaybeden Şerzan Kurt ile ilgili davanın ikinci duruşmasına Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada, sanık avukatları Ulusal Kriminal Bürosu tarafından çözümü yapılan ve olay sırasında çekilmiş güvenlik kamerası görüntülerini mahkemeye sundu. Söz konusu görüntülerde, eylemci öğrenciler arasında geçen ilginç konuşmalar yer alıyor.

        Sanık avukatları mahkeme heyetine CD'lerdeki "Ağbi, kırmızılı sıktı, kaçıyor. Ben gördüm abi. Kırmızılı bir Faşist sıktı. İşte kaçıyor abi, bak. O..çocuğu kırmızılı Faşist kaçıyor, yukarı çıktı. Hani 7.65 öldürmezdi. Hani silah taşımazdı. Bunu yapanı hemen bulacaksınız" şeklindeki konuşmaların değerlendirilmesini istediler. Mahkeme heyeti de 19 Ocak tarihinde devam edecek duruşmada CD'lerin dinlenmesine karar verdi. Duruşma öncesi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğrencisi Fatih Sultan Mehmet Varol adlı bir öğrenci adliye önündeki gruba küfrederek saldırmak istedi. Araya giren polisler öğrenciyi yaka paça gözaltına alıp adliyeye soktu. Ardından da gencin ifadesi alınıp serbest bırakıldı.

        MAHKEME KABUL ETMEDİ

        1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Gültekin Y., avukatları ile ölen Şerzan Kurt'un babası Ömer ile annesi Nejla Kurt, avukatları, BDP milletvekilleri Şerafettin Halis, Nezir Karataş katıldı. Duruşmada, geçtiğimiz yıllarda İzmir'de polis'ten kaçarken, vurularak ölen Baran Tursun adına kurulan Uluslararası Baran Tursun Vakfı Başkanı Mehmet Tursan, mahkemeye dilekçe vererek davaya müdahil olmak istedi. Ancak, mahkeme heyeti bu talebi kabul etmedi.

        POLİSİN SİLAHINDAN ÇIKTI

        Duruşma da söz alan davacı avukatları, olayla ilgili gizli tanığın olduğunu ve söz konusu tanığın dinlenmesini, telekonferans yoluyla da kendisine soru sorulmasını talep etti. Hazırlanan raporla olaya ilişkin görüntüler arasında bir ilişkinin olmadığını belirten davacı avukatları, savunma tanığı Tarık Maka'nın beyanında maktulün sanığın silahından çıkan mermiyle ölmediğini belirttiğini kaydederek, "Oysa Kıbrıs Pastanesi isimli işyeri görüntüleri sanık polisin ateş ettiğini işaret ediyor. Bu tanığın ifadelerinin geçersiz olmasını istiyoruz" dedi.

        SANIK GÖREVLİDİR

        Ayrıca davacı avukatları, sanığın beyanlarında olay günü görevli olduğunu anlattığını, ancak İl Emniyet Müdür Yardımcısı, Güvenlik Şube Müdürü ve sanığın arkadaşlarının beyanlarında sanığın olay günü görevli olmadığını anlattığını dile getirerek, "Kimse sanığı görev çağırmamış. Olay sırasında sanık evindeyken kendi isteğiyle olay yerine gelmiştir. Bu ifadelerle bellidir. Bu nedenle emniyet nöbet görev defterinin ıslak imzalı halini ve bilgisayar yazışmalarının mahkemeye sunulması gerekiyor" diye konuştu.

        GÖRÜNTÜLER MAHKEMEYE

        Duruşmada söz alan sanık avukatlarından Kemal Ertuğrul, Ulusal Kriminal Bürosunca çözümü yaptırılmış ve olay sırasında çekilmiş güvenlik kamerası görüntülerini mahkemeye sundu. Söz konusu görüntülerde, eylemci öğrenciler arasında Şerzan Kurt'un vurulmasının ardından geçen ilginç konuşmaların yer aldığı öne sürüldü. Sanık avukatları mahkemeye teslim ettikleri CD'lerdeki konuşmaların şu şekilde olduğunu belirtti: " Abi kırmızılı sıktı.Ben gördüm.Kırmızılı bir Faşist sıktı.İşte kaçıyor abi.O..çocuğu kırmızılı Faşist kaçıyor, yukarı çıktı.Hani 7.65 öldürmezdi. Hani silah taşımazdı. Bunu yapanları hemen bulacaksınız." Sanık avukatları tarafından,aynı zamanda söz konusu CD'de görüntülerde olay sırasında çeşitli silah seslerinin geldiğini kaydedildi. Mahkeme heyeti de kendisine verilen CD'leri 19 Ocak 2011 günü devam edecek duruşmalarda salonda bulunanlar ile birlikte izleyeceklerini söyledi. Sanık avukatı Ertuğrul, söz konusu görüntülerin olayın aydınlatılmasında büyük rol oynayacağını öne sürerek, "Bu CD'lerdeki konuşmalar çok açık ve net. Aynı zamanda görüntülerde çeşitli silah sesleri mevcut" dedi.

        TEMİZLİK İŞÇİLERİ TEMİZLİK YAPTI

        Olay sonrası bölgenin belediye temizlik işçileri tarafından temizlendiğinin altını çizen Avukat Ertuğrul, şöyle konuştu: "Çöpçüler hemen gelip bölgeyi temizlemişler. Olay yeri ekipleri çöpçülerden 1,5 saat sonra gelip inceleme yapmış. 1.5 saat boyunca yaya ve araç trafiğine açık kalmış. 7.65 mermi kovanları temizlik nedeniyle ilk olması gereken yerden başka bir yere gitmiş olabilir. Maktul, müvekkilimin silahından çıkan kurşunla ölmemiştir. İddialar yalandır. Söz konusu CD'deki konuşmalar ve bu gelişmelerde bunu açıkça ortaya koymaktadır. Müvekkilimin tahliyesini istiyoruz. Söz konusu CD Adli Tıp Kurumunca da incelensin ve olay Matematiksel olarak çıksın. Gerçek suçluların kim olduğu belirlensin." Bu arada,geçtiğimiz günlerde olay yerinde yapılan keşifle ilgili rapor'da sonuçlandı. Rapor, mahkemece tarafların avukatlarına dağıtıldı.

        Rapor'da, maktulün 58 metre uzaklıktan atılan kurşunla vurulduğu belirtiliyor. Böylelikle sanığın yaptığı ateş ile iddianamedeki iddialar ile ters orantılı olduğu belirtilen rapor'da maktule atılan merminin giriş deliği 7 mm çapında, çıkışta ise 8.1 mm metre genişlik mevcut olduğu kaydediliyor. Oysa zanlının silahı ise 9 mm çapında belirtiliyor. Olay iddianamenin aksine yakın mesafede ateş edildiği dile getiriliyor.

        SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

        Hakkındaki iddiaları kabul etmeyen tutuklu sanık polis memuru Gültekin Y., "İddianamede belirtilen 7.65 çapındaki mermilerin maktülde bulunan yarayla giriş çıkışı uyumludur.9 mm çapındaki mermilerin yaraya giriş çıkışı ise uyumlu değildir. Aynı zamanda, kafasındaki yaranın 8 santim oluşu ile olay yerinde bulunan 8 santim uzunluğundaki sopa ile uyumludur." Diye konuşarak kendisini savundu. Duruşma, yeni tanıkların dinlenmesi, yeni takdim edilen CD görüntülerinin izlenmesi, eksik evrakların tamamlanması için 19 Ocak 2011 tarihine ertelendi.

        MUHALİF BİRLİK OLMALI

        Duruşma sonrası açıklama yapan BDP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis, "5 ay önce Muğla Üniversitesi'nde öldürülen bir genç için buradayız. Polis tarafından insanların öldürülüp korunduğu bir ülkedeyiz. Daha önce de 2004 yılında 13 kurşunla öldürülen Uğur Kaymaz'ın katilleri bu salonda aklandı. Eğer bir ülke polisinin haksızlıklarına sahipleniyorsa orada polis devletine doğru gidiş vardır. Türkiye'de polis devletine gidiş var. Artık bu duruşmalar desteğin olamayacağı yerlere götürüldü. Metin Göktepe, Uğur Kaymaz, Gazi olayları failleri farklı illere gönderildi. Polis devleti dediğimiz için görüyoruz ki üniversiteli öğrencilere baskı ve şiddet artıyor. BDP olarak bu duruşmalara duyarlıyız. Bir ülkede eğer muhalefetten gençlerden korkuluyorsa demokratik muhalefeti güçlendirmek gerekir. Demokrasiyi, barışı arayan herkesin insani vazife olarak siyasetten önce diktatörlük yapıya karşı birlik olmalıdır" dedi.

        ÜLKEYE BİRLİK ÇAĞRISI

        Şerzan Kurt'un babası Ömer Kurt, "Oğlumun ölmesinden beri adalet diye bağırmaktan sesim kısıldı. Ülkenin her yerinde öğrencilere yönelik şiddet uygulanıyor. Bu polis bu ülkenin polisi. Ötekinin berikinin polisi değil herkesin polisi olmalı. Devletim kurumları herkes için adil davranmalı. Polisin bu beyni değişmeli. Bu ülke kardeşçe beraber, kürdü, lazı çerkesi, süryanisiyle birlikte yaşamalıdır. Etnisite yapılarak Şerzan gibi insanlar öldürülür. 20-21 yaşındaki çocuklar beyinleriyle ötekileştirildikleri için öldürülüyor. Kolluk kuvvetleri bunu bilmeli. Şerzan bu ülkenin bir değeriydi. Belki bu ülkede Şerzan iz bırakacak biri olacaktı. Bu hayatı ona vermediler. Barış kardeşlik dostluk istiyoruz. Birileri diğerlerini ötekileştirilmesin. Biz kanın durdurulmasını istiyoruz. Barış kardeşlik demokrasiyi bunun için çaba harcamanızı istiyorum" dedi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ