Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Belediye anonsuyla gelen acı haber!

        Bayramın birinci günü ailesinin elini öptükten sonra bisikletiyle gezmeye çıkan 8 yaşındaki Tuğra, ehliyetsiz kadın sürücünün kullandığı otomobilin altında kalarak hayatını kaybetti. Oğlunu 2,5 saat boyunca arayan çift, acı haberi belediye anonsundan öğrendi.

        Feci kaza, Balıkesir'e bağlı Avşa adasında meydana geldi. 30 Ağustos 2011 tarihinde, annesi Berna ve babası Murat Vanlıoğlu'nun elini öpüp bayram harçlığını aldıktan sonra bisikletiyle gezintiye çıkan 8 yaşındaki Tuğra Vanlıoğlu, bir otomobilin altında kaldı. Ehliyeti olmayan ve aşırı süratli olduğu öne sürülen S.T. (29) idaresindeki otomobil, minik Tuğra'yı ezdikten sonra, yol kenarındaki yaklaşık 50 santimetrelik duvarı yıkarak durabildi. Kazanın ardından sürücü ve araç sahibi arkadaşı P.B. (39) olay yerinden ayrıldı.

        Kazanın ardından ortalık savaş alanına dönerken, minik Tuğra ağır yaralandı. Sadece bir sağlık ocağının bulunduğu Avşa adasına en yakın hastanenin Bandırma'da olduğu öğrenilirken, minik Tuğra kurtarılamayarak hayatını kaybetti.

        Kazadan habersiz olan Vanlıoğlu çifti ve anneanne Semra Sözer, minik Tuğra'nın ortalıkta gözükmemesi üzerine telaşlandı. Tuğra'yı yaklaşık yarım saat arayan aile, belediye megafonundan bir çocuk bulunduğuna dair anons duyunca soluğu jandarmada aldı. Çocuklarının kaza geçirdiğini öğrenen ailenin dünyaları başlarına yıkıldı. Hemen sağlık ocağına giden aile, binada hiçbir görevlinin olmadığını gördü. Bir kişi, küçük Tuğra'nın Bandırma Devlet Hastanesi'ne kaldırıldığını söyledi. Ancak aile, çok geçmeden küçük Tuğra'nın öldüğünü öğrendi.

        "BİZİM ELİMİZİ SON KEZ ÖPTÜ"

        İHA muhabirine açıklamalarda bulunan acılı baba Murat Vanlıoğlu (33), olay sabahını anlattı. Bayram sabahı hep beraber kalktıklarını ve çocuğunu kendisi uyandırdığını söyleyen baba Vanlıoğlu, hep beraber bayramlaştıklarını ve birlikte kahvaltı yaptıklarını kaydetti. Vanlıoğlu, "Oğlum benim elimi öperek bayramlaştı. Çok güzel bir gündü. Bir süre sonra oğlum bisiklet sürmek için evden ayrıldı. Kaldığımız pansiyonun içinden onu sürekli görebiliyorduk. Gözümüzün önündeydi. Bir arkadaşıyla birlikte pansiyonun arka sokağında bisikletiyle gezmeye başladı. Olay tam bu sırada oldu. Bir otomobil hızlı bir şekilde oğluma çarpmış. Görgü tanıkları aracın aşırı süratli olduğunu söyledi. 50 santimetrelik bir duvarı parçalayıp yıktı. Aracın ne kadar hızlı geldiğini herkes anlayabilir. Meğer bayram sabahı elimizi son kez öpmüş" diye konuştu.

        "AYIN 13'ÜNDE SÜNNETİ VARDI"

        "Allah kimseye evlat acısı vermesin" diyen acılı baba, oğlunun geleceği ile ilgili çok güzel planları olduğunu dile getirdi. Konuşurken göz yaşlarını tutamayan Vanlıoğlu, "Ayın 13'ünde çocuğumuzu sünnet yapacaktık. Bayram bize zehir oldu. Biz ne duygularla gittik oraya. Tatil için gittik, cenazeyle Bursa'ya geri döndük. Bu insanların savcılıkta olduğunu öğrendikten sonra gittik. Sürücünün tutukluluk halinin devam etmesi için dilekçe yazdık. Biz gittikten sonra 24 saat içinde serbest kaldığını öğrendim. Olay yerine bir kez daha gittim. Kanı daha yerde kurumamıştı. Biz gittiğimizde oğlumun cenazesi olay yerinden kaldırılmıştı. Maalesef yetişemedik" şeklinde konuştu.

        EN ACI ANONS

        Oğlunu kazadan önce 10 dakikada bir pencereden kontrol ettiğini belirten acılı anne Berna Vanlıoğlu (35), oğlunun ölüm haberinin kendisini bitirdiğini vurguladı. Belediye anonsunda Tuğra adında 5-6 yaşlarında bisikletli bir çocuğun bulunduğunu öğrendiklerini ifade eden anne Vanlıoğlu, "Biz Tuğra adını söyledikleri için kayboldu ve bulundu zannettik. İsmini oğlum kendisi söyledi zannettik. Onun tişörtünün üzerinde oğlumun ismi yazıyordu. Ben onu düşünemedim tabii ki. Daha sonra jandarmaya geldik. Kaza olduğunu öğrendik. Sağlık ocağında tedavi altında dediler bize. Biz de apar topar sağlık ocağına gittik. Deniz otobüsüyle Bandırma Devlet Hastanesi'ne götürüldüğünü söylediler. Hemen iskeleye koştuk. Oğlumuzun Bandırma'ya gitmediğini öğrendik. Daha fazla çıldırdık. Üzerinden 2,5 saate yakın bir zaman geçti. Sonrasında artık söylemek zorunda bulundular. Oğlumun camide morgda olduğunu öğrendim" ifadelerini kullandı.

        "8 yaşındaki oğlumu el bebek göz bebek büyüttüm, o benim için bir taneydi" derken göz yaşlarına hakim olamayan anne Vanlıoğlu, "Sünnetini yapacaktık. Hayallerimiz vardı. İçim acıyor. Kanuna güveniyorum. Ne gerekiyorsa yapılacağına inanıyorum. Sonuna kadar bu olayın takipçisi olacağız" şeklinde konuştu.

        Sürücünün süratli olduğunu ve görgü tanıklarının en az 100 kilometre hızla seyrettiğini söylediğini anlatan anne Vanlıoğlu, minik Tuğra'nın bilim adamı olmak istediğini söyledi. Vanlıoğlu, "Hayallerine kavuşamadı. Bizi de böyle perişan etti. Uçtu, benim oğlum cennete gitti. Benim oğlum ağlamama dayanamazdı. Çok acı. Bilmiyorum, bundan sonra nasıl yaşarız? Hepimiz perişan olduk. Ben de bir sürücüyüm, ama gaza basarken, her kendi ailemi, hem de başkalarının ailelerini düşünerek hareket ediyorum. O ara gerçekten sürat yapılmayacak bir yer" dedi.

        Minik Tuğra'dan geriye kalan kanlı pantolonu yanından ayırmayan anne Vanlıoğlu, "Bu acıya kim dayanabilir? Ondan sadece bu kaldı. Üzerinde bulunan diğer elbiseleri yırtıldı" diyerek ağladı.

        Kendisinin bir direksiyon hocası olduğunu ifade eden anneanne Semra Sözer ise, sürücünün ehliyetinin olmadığına dikkat çekerek, "O sokakta 20 kilometre hızla gidilebilir. 100 kilometre çok büyük bir hata. Dar bir aralıkta o sürat yapılmaz" dedi.

        Aynı zamanda bir dizi oyuncusu olan dede Mehmet Vanlıoğlu ise, torununun ölüm haberini aldıktan sonra yıkıldığını söyledi. Vanloğulu, "İçimiz kan ağlıyor. Bu ada herkesin bildiği bir yer. Burada bir sağlık skandalı yaşandı. İnsandan fazla araba var. Ben sabahleyin bayramlaştığım torunumun öğlen saatlerinde cenazesi olduğunu duydum. Gittim ve gördüm. 2,5 metrelik bir sokak arası. Semt sakinleriyle konuştum. Oradan geçen otomobil torunumu tekerleklerinin altına aldı" diye konuştu.

        "LİNÇ EDİLECEĞİZ ENDİŞESİYLE OLAY YERİNDEN KAÇTIK"

        Aracı kullandığını iddia eden S.T'nin, ifadesinde, hızlarının 35-40 kilometre olduğunu söylediği öğrenildi. Şüpheli S.T., ifadesinde, "Ben ve arkadaşım P.B. ile birlikte şok halinde araçtan indik. Otomobilin altında kanlar içerisinde bir çocuğun olduğun fark ettim. Daha sonra çevrede toplanan insanlar, 'buradan gidin yoksa sizi linç ederler' deyince oradan ayrıldık. Biz olay yerinden ayrıldığımızda ambulans da geliyordu. Biz arkadaşımın eşini aradık gelip bizi aldı. Şoku atlattıktan sonra jandarma komutanlığına giderek teslim olduk. Benim B sınıfını sürücü belgem yok. Sadece motosiklet için geçerli ehliyetim mevcut. Kaza sırasında araçta başka bir şeyle uğraşmıyordum. Çocuğu son anda fark ettim" dedi.

        Aracın sahibi P.B'nin de ehliyetinin olmadığı öğrenildi.

        Minik Tuğra'nın kaza geçirerek hayatını kaybetmesinin ardından, on binlerce tatilcinin akın ettiği Avşa adasında hastane olmaması tepki topladı. Adada bulunan sağlık ocağının acil müdahale için yeterli olmadığı ileri sürüldü.

        ANNESİNİN ELİNİ ÖPERKEN SON GÖRÜNTÜLERİ KALDI

        İlköğretim 2. sınıf öğrencisi minik Tuğra'dan geriye, ailesinin çektiği görüntüler kaldı. İlk karnesini aldıktan sonra annesinin elini öpen Tuğra'nın neşeli görüntüleri seyredenleri ağlatıyor. Minik Tuğra'nın son doğum günü partisi de kameralara yansıdı. Akrabaları ile gülen, eğlenen ve pastadaki mumlara üfleyen Tuğra, görüntülere babasına ve annesine sarılmayı ihmal etmiyordu. Tuğra'nın buz pateni eğitimi alması da görüntülerde yer alıyor. Acılı aile, çocuklarının kaza gününde giydiği kıyafetlere bakarak teselli bulmaya çalışıyor.

        Marmara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma sürüyor. Acılı aile ve yakınları olayın aydınlatılmasını bekliyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ