Şehirden fısıltılar

HEJA BOZYEL / HT CUMARTESİ

heja.bozyel@gmail.com

Diyeceksiniz ki “Sen zaten Bonomo’cusun, ne yapsa beğenirsin”. Hayır efendim, yok öyle şey. Beğenmezsem çat diye de söylerim. Ama beğendim. Yine beğendim. Yine tekrar tekrar dinledim şarkıları. 

Adı Aşktan ve Gariplikten. Yani Min-el Aşk ve Min-el Garaib. Albümün 8’inci şarkısının ismi de bu. Can’ın dövmelerinden birinde de bu söz yazıyor. Puslu Kıtalar Atlası’nı okuyanlar hatırlayacaktır bu sözü.  Kapak tasarımı yine çok güzel. CD üzerindeki illüstrasyonlar Can’a ait. Adam yetenekli, n’aparsın? 

Şarkılara gelince... Bir an Balkanlar’da bir düğünde, bir an Anadolu’da bir ovada, bir başkasında New York’un kalabalığında ya da bir kabarenin ortasında, bir aksiyon filminin en heyecanlı sahnesinde ya da okuldan kaçarmış gibi hissettiren şarkılar bunlar. Yani tam da Can’ın dediği gibi “İstanbul müziği” yapmış Team Bonomo. 

Şarkılar arasında Başkan’ı tek geçiyorum. Bir süredir konserlerinde de söylediği şarkı bu haliyle iyice damardan olmuş. “Dün bugün olsa yeniden / Hep annemi dinlesem / Harama el sürmesem / Sesim ayyuka çıksa yeniden / Hep bu şarkıyı söylesem / Okula hiç gitmesem...” 

İkinci favorim ya Son ya da İyi ki Doğdun, henüz karar veremedim. 

Şarkıları daha özel yapan albüm kapağında her şarkı için Can’ın yazdığı notlar.  Başkan şarkısı için şu notu düşmüş örneğin: “Anneannem Madame Julia ve dedem Monsieur Vitali’nin sonsuz aşklarına. Modern aşklar ağaçlarda yetişiyor. Gerçek aşklara...” 

Bir de her konserinde Rock’n Rolla’ların yani Can’ın fanlarının dinlemek istediği “Elma Dersem Çık” diye bir şarkı vardı. O şarkının adını albümde göremeyince çok şaşırdım ama meğer isimle değil müzikle aramak gerekiyormuş. Çünkü şarkının sözleri değişmiş. Eski hali de çok güzeldi. Yeni “halleri” de pek güzel olmuş, o ayrı. 

Biraz öfkelenmiş, biraz büyümüş, biraz da dişlerini sıkmaktan yorulmuş bir Team Bonomo albümü olmuş sanki bu. İlk albümdeki alaycılık, saflık azalmış, serserilik baki kalmış. 

Onu bunu geçelim de nihayet Canımız Bonomuz’a dair haberler bir süre için aşk hayatıyla ilgili değil, müzikle alakalı olacak. Oh be!

Not: Albümün ilk klibi her zamanki gibi Can Saban tarafından çekildi. Favori şarkım dediğim Başkan, klip şarkısı. Klip çekimini duyan kaç kişi aynı şeyi sordu: “Sen de oynadın mı yine?” Hayır, ben oynamadım bu kez. Ya da “bizden” başka biri. Çünkü... Çünkü’sünü 11 Aralık’tan sonra klibi izleyince anlayacaksınız, şimdilik sürpriz! Albümü de 12 Aralık’ta her yerde bulabilirsiniz.

ANMA

Beşiktaş Belediyesi tarafından sekiz sezondur düzenlenen “Ustalara Saygı” toplantıları, bu kez Adile ve Selim Naşit ile devam ediyor. 10 Aralık saat 20.00’de Akatlar Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek etkinliğe katılım ücretsiz. Yağmur Kalyoncu’nun sunacağı gecede, aramızdan 1987’de ayrılan Adile Naşit ve 2000 yılında kaybettiğimiz Selim Naşit, hatıralarıyla seyircilerin yüzlerini güldürecek. İki kardeşin çocuk yaşlarda başladıkları uzun sanat yaşamları boyunca yollarının kesiştiği isimlerden Ayşe Erbulak, Engin Ayça, Gülriz Sururi, Gülsen Tuncer, Güner Özkul, Erol Evgin, Halit Akçatepe, Halit Kıvanç, Kâmuran İnselel, Nilüfer Açıkalın, Selahattin Beyazıt, Temel Gürsu ve Zeki Alasya, “Ustalara Saygı”ya konuk olacak. Serap Gedik’in TRT için hazırladığı “Naşit’ten Naşit’e” belgeselinden bölümlerin ve aile albümünden fotoğraflardan oluşan bir dia gösterisinin de izlenebileceği etkinlikte; Selim Naşit’in eşi Peyker Özcan ve oğlu Naşit Özcan da sahneye çıkacak.

QUEEN

3 Mayıs’ta Ülker Sports Arena’da gösterilmeye başlanacak We Will Rock You müzikalinin biletleri satışa çıktı. Queen’e saygı duruşu niteliğindeki müzikal için elinizi çabuk tutun.

FİLM GÖSTERİMİ

Salon İKSV’de bu gece 21.00’de farklı bir olay var: Sigur Ros’un mayıs ayında çıkan Valtari albümündeki şarkılar için yapılan kısa filmlerin gösterimi. Tüm dünyada aynı anda gösterilecek filmlerin demoları grubun web sayfasında yer alıyordu bir süredir. Filmleri yönetenler arasında ünlü isimler de var ama daha önemlisi, 2 filmin de grubun açtığı yarışma sonucu çekilen filmler olması. Bu kuzeyli grubu sevenlerin kaçırmaması gereken bir gece.

MÜZİK

Neredeyse her gün dinlediğimgruplardan biri Tango In The Attic. Hayır öyle insanı ilk dinleyişte mahveden birmüzikleri yok. Hatta son albümlerinde biraz çıtırtılı tüplü televizyon sesini hatırlatıyorlar bile diyebilirim. Ama eğlenceliler. Genç olma isteği yaratıyorlar. Yetmez mi? Bu İskoç grubu Türkiye’ye getirecek olan organizasyon şirketi yok mu yahu?Mesela Babylon’da sahne alsalar ne güzel olurdu!

ATIŞMA

Hani âşıklar bağlamaları ellerinde karşılıklı şarkılar söyleyerek düelloya tutuşurlardı ya. Onun post-modern versiyonunu Athena ve Manga 14 Aralık’ta yapıyor. Dünyanın farklı kentlerinde yerel gruplarla yapılan bu müzikal düellonun çok eğlenceli ve heyecanlı geçeceğinden şüpheniz olmasın. Red Bull Soundclash 14 Aralık’ta 21.00’de Küçükçiftlik Park’ta.

NOEL

İskoç demişken aklıma geldi. Geçenlerde İskoç bir arkadaşım (Ryan) “Siz Noel’de ışıklarla süslüyor musunuz İstanbul’u” diye sordu. “Süslüyoruz” dedim. Biraz da utanarak. Beyoğlu sokaklarında yaz-kış yanan yılbaşı ışıklarını düşününce utanmamak elde mi? Onca elektrik için ne kadar enerji tüketiliyor acaba? Sonra Ryan’dan bir soru daha geldi: “Galata Kulesi’ni süslüyor musunuz? Dev bir Noel ağacı olurdu Galata’dan ve ne güzel görünürdü.” Değil mi ama? Ne güzel olurdu!

DÜZELTME

Geçen hafta yazdığım Savaşma Söğüş’ün adresini belirtmemişim. Meğer İstanbul söğüş yemek isteyenlerle kaynıyormuş. Telefonuma mesaj atanlar, mail yollayanlar, tweet atanlar. Savaşma Söğüş Kadıköy’de Rexx Sineması’nın karşısında...