Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi ‘Tiyatro daha ne yapsın’

        Pınar ERBAŞ / HT CUMARTESİ

        perbas@htgazete.com.tr

        Dünyada bir ilk demenizin sebebi...

        Pınar Öğün: Tarih boyunca insanlar çeşitli algı sıçramaları yaşamışlar. Şu anda biz de böyle bir süreçten geçiyoruz. Analog ve dijital olmak üzere 2 farklı dünya var artık.

        Memet Ali Alabora: Temeldeki fark şu: Analog gerçeğin kopyasını üretir. Dijitalse yeni bir gerçeklik yaratır. P.Ö.: Neticede artık kafamız başka türlü çalışıyor. Bir şeyler oturdu ve süper ilerliyor demiyorum. Bu algı değişikliğinin yarattığı kaosun içindeyiz şu an. Ve bu geçiş sürecinde biz de ona hizmet eden bir şey yaratmak istedik. “Dünyada bir ilk” dememizin sebebi bu; analog ve dijitali birleştiren bir oyun. Pinima’nın bayrağı, marşı, televizyonu, gazetesi var. Bunlar analog dünyanın dinamikleri. Üstüne dijitali yerleştirdik. Oyunu dünyanın dört bir yanından canlı izlenebilir hale getirdik. Oynadığımız karakterlere sosyal hesaplar açtık, seyircilerin izlerken dahi tepkilerini ortaya koyabilecekleri interaktif bir ortam yarattık.

        Gözlemleriniz neler?

        M.A.A.: Gençlerin ne kadar önyargısız, girişken ve cesur olduklarını gördük. Çok apolitikler, hiçbir şeye karışmıyorlar gibi bir önyargı var ya hani, aslında yanlış. Onların diline yakın bir iletişim kurmayı başarırsanız kolaylıkla işin içine dahil olabiliyorlar. Bunun dışında temel 4 tür reaksiyon gözlemledik. Oyun bittikten sonra ben neden menydana inmedim diye pişman olanlar... Ki bu iyi bir şey. Politik refleksini o an gösterenler arasında bana ayakkabı fırlatan bir kadın vardı mesela. “Bu ne” diye uzaktan bakıp anlamaya çalışanlar... Bir de deşarj olmaya gelenler; önceden organize olup oyunu dağıtacağız diye hazırlıklı geliyorlar. Bir keresinde bir grup Twitter’dan Gabardin Devrimi diye kendilerine hesap açıp örgütlendi. Oyun sonunda polislerin Pınar’ı götürmesine izin vermediler. Hatta onları öyle bir kışkırttılar ki polisler üniformalarını bana fırlattı.

        Politik duruşu olan oyunlarda genelde kör göze parmak, ders verir gibi bir anlatım biçimi oluyor. Sizinki sert çizgileri olmayan bir oyun diye mi bu kadar ilgi gördü?

        M.A.A.: Klasik olan, bizde ortak bir duygu bütünlüğü yaratmayı hedefler. Bir Rambo filminden çıktığımızda hepimiz Rambo’nun ne kadar kahraman ve başarılı olduğunu düşünürüz mesela. Bunu bazen yemeyenlerimiz olur, o ayrı. Oysa çağdaş gösteri sanatlarının böyle bir amacı olmaz. Kaynağı açıktır. Onu nasıl kullanacağınız size kalmış. Bu yüzden aynı oyundan çıkan 3 kişi birbirinden başka şeyler söyleyebilir.

        Yine de oyundan çıkanların düşünmelerini hedeflediğiniz şeyler vardır...

        P.Ö.: Şiddete çıplak gözlerle bakabiliyor muyuz? Bazen Twitter’dan taciz ve tecavüz haberleri paylaşıyorum. Bazıları “Sen 7/24 böyle şeyler mi yaşıyorsun, neden paylaşıyorsun” diyor. Bazıları beni takip etmeyi bırakıyor. Ama “İyi ki varsınız” diyenler de oluyor. Dil, din, ırk, mezhep... Bunların hepsini kaldırınca ortada sadece çırılçıplak bir insan bedeni kalıyor. Siz o kişinin acısıyla empati kurabiliyorsanız o zaman gerçekten insanlığınız, vicdanlığınız kaybolmamış demektir.

        M.A.A.: Şiddet derken, sadece kaba kuvvet olarak anlaşılmasın. Çalıştığınız yerde mesai saatlerinize riayet edilmiyorsa ya da daha yüksek bir maaş almanıza rağmen sigortanız asgari ücretten yatırılıyorsa bu da şiddettir. Oyundaki bu tarz sahneler size yapılan haksızlıkları fark etmenizi sağlıyorsa, ya da “Bir dakika yahu, bir şey yapmalıyım” gibi kafanızda bir soru işareti yaratıyorsa çok mutlu olurum. Zaten daha da ne yapsın tiyatro?

        ‘Bana ait ilk iş’

        M.A.A.: Çok güzeldi. Kimi zaman zorlandığımız da oldu. Karı-koca da olsak oyuncu-yönetmen ilişkisini korumak için ekiple kurduğum dile benzer bir dil kullanmam gerekiyordu. Ama kazasız belasız atlattık galiba. Değil mi karıcığım!

        P.Ö.: Evet.

        M.A.A.: Hayatımda, kendimi tamamen ortaya koyduğum, bana ait ilk iş. Böyle bir projede eşimin de olması müthiş bir mutluluk.

        Demokrasi

        M.A.A.: Demokrasi kavramını sorgulamamız lazım. Bu sistem bize, başka bir şey olması mümkün değilmiş, insanlığın doğal bir sonucuymuş ve en ideali buymuş gibi sunuldu. Bakın, Araplar demokrasi istedikleri için başkaldırıyor. Buna karşılık, Occupy’cılar da o çok istenen demokrasi ortamına sahip olmalarına rağmen isyan ediyorsa, bir durup düşünmek lazım. İktidarın, gücün, savaşmanın önemli olmadığı bir yer var mı dünyada? Ve düzen hep kadın bedeni üzerinden işliyor. Bu yüzden bir sistemi okumak için kadınla ilgili düzenlemelere bakmalısınız.

        P.Ö.: Tarih boyunca da bu böyle olmuş. Ortaçağ Avrupa’sında cadı avlarıyla vücut bulurken bugün kadın bedeni üzerinden siyasi tartışmalar yapıldığını, kadının metalaştığını görüyoruz. Çünkü ne kadar kadını pasifleştirir, limitlerini çizer ve seçilen kişi yaparsanız o denli kolay yönetirsiniz.

        Umut

        M.A.A.: Aslında umut biziz. Bu yüzden kendimize güvenmemiz gerekiyor. Oyuncular sendikasını ele alalım. Yapacaklarımıza ve irademize güveniyoruz, bir umuda değil. Umudum olduğu için değil, birlikte olduğum insanlara güvendiğim için yapıyorum. Bizden başka kurtarıcı yok çünkü. Oyunda da sistemi suçlamamaya gayret gösterdik. Daha doğrusu “bakın böyle yapıyorlar” değil de, buna karşılık kişisel refleksiniz ne, bunu sorgulatmak istiyoruz.

        27 ülkeden izlendiler

        Her oyunu yaklaşık 500-1000 kişi internet üzerinden canlı izliyor. Ama bire bir seyredemiyorsunuz. Aktivist sokak şarkıcısı yani Pınar Öğün, -ki oyun boyu onu durdurabilene aşkolsun, kâh dans ediyor kâh eylem yapıyorelinde kamerayla başına gelen her şeyi İngilizce anlatıyor. Siz de onun üzerinden takip ediyorsunuz. Bu şekilde Amerika, Afrika, Japonya, Suriye, Afganistan, İsviçre dahil dünyanın 27 ülkesinden izlendi.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ