Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi ‘Operaya öcü gibi bakmasınlar diye bereberiz’

        Pınar ERBAŞ / HT CUMARTESİ

        Esin Talınlı, Çiğdem Önol ve Funda Saltaş, Ankara Devlet Opera ve Balesi'ndeki 3 primadonna... İnsanların opera izlemek için kapı baca kıracakları gün ne zaman gelecek diye beklemetense, "Sevdikleri şarkıları söyleyelim, biz onlara ulaşalım" diyerek kendi gruplarını kurdular. Repertuvarlarına türkü de koydular, Tarkan'dan şarkılar da... Yeni hedefleriyse üniversite ve sokak konserleri

        Grubun fikir annesi kim?

        Esin Talınlı: Ben. Baktım ki ortalıkta 3 tenörden oluşan gruplar çıkmaya başladı...

        Ortalıkta derken, o gruplardan birinin üyesi kocanızmış sanırım.

        E.T.: Evet. Şenol Talınlı.

        Bir tartışmanıza şahit olmak istemem.

        E.T.: Ama biz işi eve taşımıyoruz. Birbirimize bağırmıyoruz yani!

        Aynı zamanda tek başınıza da sahneye çıkıyorsunuz, 3 primadonnasınız. Benim bildiğim primadonnalar aralarında pek iyi anlaşamaz, hep bir rekabet olur.

        E.T.: İşte bu yüzden işin en başından beri, grupta "Ben" diyecek kişi olmasın istedim. Başarımızda hepimizin bir payı olduğunu biliyoruz. 3 arkadaşın en büyük sırrı bu.

        Hakikaten arkadaş mısınız?

        (Hep bir ağızdan:) Evet

        E.T.: Öyle bir hale geldik ki tek başına konserde olduğumuzda öksüz gibi hissediyoruz.

        'KULAKLARI ALIŞTIRMALIYIZ'

        Kadın kadının kurdudur derler ya hani...

        Çiğdem Önol: Bir de "İki kişi iyidir, üçüncüsü n'oluyor" derler. Ama bilir misiniz üç ayak masaların temeli hep daha sağlamdır.

        Parçalarda ses bölüşümünü nasıl yapıyorsunuz?

        Ç.Ö.: Ben koleratür sopranoyum. Yani en ince ses. Esin ve Funda lirik soprano; daha orta tonlarda. Buna da dikkat ediyoruz. Ama genelde parçada o müzik cümlesi en çok kime yakışıyorsa o söylüyor.

        Sadece opera parçaları söylemiyorsunuz. Repertuvarda türkü de var, pop da...

        Funda Saltaş: Müzikler halkın sevebileceği parçalardan seçilirse halk operaya öcü gibi bakmıyor. Çünkü opera insanların kendi kendilerine keşfedebilecekleri bir sanat dalı değil. Onlara ulaşabilmek için çok yol denemeliyiz. Kendinden bir şey bulması lazım. Kulakları alıştırmalıyız. Bu yüzden kolay anlaşılacak eserleri sunuyoruz. Seçtiğimiz her şarkıyı yine opera tekniğinde söylüyoruz. Ama konserden sonra opera bu muymuş diye yanımıza gelenler oluyor.

        Popüler müzikleri katıyorsunuz diye sizi kendi camianızda eleştirenler oluyor mu?

        F.S.: Aksine, genel müdürlüğümüz çok destekliyor. Bütün kurumun amacı çok sesli müziği Türkiye'ye yaymak...

        Opera sanatçıları hep güçlü ve heybetli görünümde oluyor...

        F.S.: Opera söylemek duygu ve yapı olarak güç isteyen bir şey. Sesinin tüm çıplaklığıyla salona yayılması için vücudunu bir mikrofon gibi kullanmalısın. O volümlü sesle, o duyguları, acıları, sevgileri aktarmak... Yıllarca buna çalışıyoruz, duruşumuza yansıyor.

        Albüm?

        Ç.Ö.: Çok istiyoruz. Sponsor bulabilirsek muhakkak yapacağız.

        Yeni başlayanlar için opera

        F.S.: Opera, ilk dinleyen için değişik bir söyleyiş tarzı gibi gelebilir. Ama şöyle düşünün; okumaya yeni başlamış birinin önüne Tolstoy, Shakespeare koyduğunuzda bundan zevk almayabilir. Bu o yazarların kötü olduğu anlamına mı geliyor? Hayır, sadece o derinliği anlamak için önce masallardan başlamak lazım.

        E.T.: Operetlerle, müzikallerle adım atsınlar. Tutup da Vagner ya da Verdi'yle başlarlarsa seveceği varsa da soğuyor. Daha hafif, teatral yönü ağır eserler izlenmeli. Çaykovski'nin eserlerini kulak çok rahat alır mesela. İstikrar da çok önemli. Bir kere gittim, beğenmedim demek olmaz. Zaten bir süre sonra kulak alıştığında istese de kopamayacak.

        Ç.Ö.: Çünlü çok seslilik benzersiz bir şey. Maalesef bizde çok enstrüman varsa o çok sesli müzik gibi algılanıyor. Oysa aynı müzik aynı tondan çalınıyor. Derinliği olan müziğe çok sesli denir. Mesela bir do sesi verirken aynı zamanda onun tınılarını da ortaya çıkarıyoruz. Perspektif olan bir resim gibi düşünün.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ