Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Bu işte engel yok

        Ceyda ERENOĞLU / HT PAZAR

        Üzerlerinde "Ben özelim" yazılı mavi tişörtler var. Kimi elinde tepsi taşıyor, kimi meşrubat servisi yapıyor, kimi barda çalışıyor, kimi muhasebede... Down sendromlu çocuklar bunlar. Her sabah erken saatte bindikleri servisleri onları iş yerlerine taşıyor. Türkiye'nin en seçkin tatil merkezlerinden Antalya Gloria Hotels Resort'da çalışan bu çocuk ve gençler, verdikleri hizmetin karşılığında iyi de ücret alıyorlar. Otel personeli bir yıldır aralarında olan bu gençleri çok seviyor. Müşteriler de öyle... Sanmayın ki torpilliler. Hepsi sorumluluklarını öyle bir ciddiyetle yerine getiriyor ki varlıkları herkesi mutlu ediyor. Bu haber küçük bir girişimin insan yaşamında neleri değiştirebildiğini göstermek için yapıldı. İşte topluma kazandırılan çocuklar ve onları topluma kazandıranlar...

        'BAŞARABİLECEKLER Mİ?'

        Proje geliştirmek iyi güzel de, Down sendromlu çocukların topluma kazandırılması için öncülük etmek cesaret ister. Hele bir de müşteri memnuniyetinin ön planda tutulduğu ve hataya yer olmayan turizm sektöründe... İşte bu nedenle bu konuda ilk olmak risk almak demek. Oysa Antalya'daki bu tesisin yetkilileri başta tereddüt etseler bile bunun önemli bir sosyal sorumluluk olduğuna inanmış ve ellerini taşın altına sokmuşlar. İyi ki de öyle yapmışlar. Down sendromlu gençlerin otelde çalışmaya başladıkları ilk günler yöneticiler için kalp çarpıntılarıyla geçmiş. "Başarabilecekler mi? Aksaklık olacak mı? Müşteriler durumu kabullenecek mi yoksa tepki mi gösterecek" soruları akıllardan hiç çıkmamış. Genel Müdür Yardımcısı İsmail Tirali, "Refleks olarak hep konuklarımızı takip ederiz. Oysa Down sendromlu çalışanlarımızın işe başladığı ilk günler gözümüz sadece bu çocuklardaydı" derken gülüyor. Neyse ki korkulan olmamış. Bu özel çocukların hepsi görevlerini öyle başarılı şekilde yapmışlar ki kısa zamanda sadece otel personelinin değil müşterilerin de sevgilisi haline gelmişler. Herkesin onlara karşı daha sıcak ve sevecen davrandıklarını söyleyen Tirali, müşteriler arasında servis almak için ısrarla bu çocukları soran, mail atan ve bir sonraki gelişlerinde onlara küçük hediyeler getirenler bile olduğunu söylüyor. Şimdiki amaçlarının projeye destek vermeyi sürdürmek olduğunu belirten Tirali, "Birkaç gün içinde 5 çocuğumuz daha aramıza katılacak" diyor.

        'ÇOK İSTEKLİLER'

        Down sendromlu çocuklara gelince... Hepsinin çok mutlu olduğunu söylemeye gerek yok. Ne sabah erkenden binilen servis yoruyor onları ne de otelin yoğun temposuna uyum sağlama zorunluluğu. Hepsi çok istekli ve çalışkanlar. Talepleri anında yerine getirip işlerini büyük bir ciddiyetle gerçekleştiriyorlar. Haftanın 6 günü 08.00 – 16.30 arasında çalışıp pazarları, içlerinden birinin deyimiyle "Kebap" yapıyorlar. Anne babalara mı? Elbette çocuklarının durumu en çok onları mutlu ediyor. Çünkü çocukları çalışkan, üretken ve mutlu...

        Parasıyla araba alan da var...

        Peki ya kazandıkları paralar? Çoğu ailesine veriyor veya kendilerini mutlu edecek küçük harcamalar yapıyorlar. İnsan "Acaba neye para harcıyorlar" diye merak etmeden yapamıyor. Biri "Elbise alıyorum" diyor, diğeri gözlerinin içi gülerek kontör alıp arkadaşları ve ailesiyle telefonlaştığını söylüyor. Bir de pilav takıntılı Gürkan var. En keyif aldığı şey dedesiyle tramvaya binmek. Şimdi sıkı durun, çünkü şaşıracaksınız. Efehan aylıklarını biriktirip araba almış. Anahtarını yanından ayırmıyor. Kullanıyor mu? "Tabii ki hayır" diyor ama arabası var mı var. Müdürüne söylediği "Sen evlisin araban yok, oysa ben evli bile değilim ama arabam var" cümlesi, sahip olduğu arabadan ne kadar gurur duyduğunun bir göstergesi... Belki başka özlemlerinin de altını çiziyor bu ifadeyle.

        'Ben İsmail YK'

        Bir de Alpar var aralarında. Komik, şirin, samimi... Grubun maskotu gibi. Adını sorunca, "İsmail" diyor. Meğer İsmail YK hayranıymış. Arkadaşlarından itiraz gelince gerçek ismini öğreniyoruz. "Bana Alpoş de" derken bir yandan da danslar edip çevresine iltifatlar yağdırıyor. Alpar bana, bu yaza damgasını vurur gibi geliyor.

        'Çevrem geniş seni dövdürürüm'

        Her şey çok olumlu gitse de bazen aksamalar olmuyor değil. Örneğin geçen yıl öğrencilerden biri yöneticisinden, "Çalışmazsan işten ayrılmak zorunda kalırsın" cümlesini duyunca cevabı yapıştırmış: "Çevrem geniştir, eğer yaparsan seni dövdürürüm." Neyse ki korkulan olmamış ve öğrenci kendini toparlama yolunu tercih edince olay rafa kalkmış.

        Söz sırası ailelerde

        'BAKKALA BİLE GİDEMEZDİ'

        Gürkan'ın anne ve babası İkbal ve Mustafa Selçuk'un sözleri çok çarpıcı: "Engelli bir çocuğa sahip olmanın en büyük zorluğu kabullenememe, başkalarına anlatamama. Gürkan'ın çalışmasıyla ilgili teklif okulundan geldiğinde önce tereddüt yaşadık ve böyle bir şeyin gerçekleşebileceğine biz bile inanamadık. Bu süreçte bakkala bile gidemeyen oğlumuz açıldı, özgürleşti ve kendine güveni geldi. Çalışmaya başladığı ilk günlerde uzaktan izliyor ve sık sık şefleriyle konuşuyorduk. Artık gerek kalmadı. Bir yılını doldurup izin hakkı bile kazandı. Hem Gürkan hem de biz çok mutluyuz.

        'TOPLU TAŞIM ARAÇLARINDAN ÜCRET ALINMASIN'

        Barmenlik yapan Efe'nin babası Ali Tekin İnan, çocukların hayata adaptasyonlarının çok önemli olduğunu söylüyor. Antalya'da özel eğitim konusunda şanslı olduklarına değinen İnan, bu sayede oğlunun çok büyük ilerleme gösterdiğine dikkat çekiyor. İnan'ın iki de ricası var. Diyor ki "Toplu taşım otobüslerinin ücretli hale gelmesi yanlış. Bu uygulama düzeltilsin. Bir de devlet bile bu çocuklardan vergi almazken özel bankaların yapılan işlemlerden masraf almasının önüne geçilsin..."

        ENGELLERİ AŞALIM PROJESİ

        6 yıl önce "Engelleri Aşalım" adıyla Niyazi Arşı isminde bir öğretmen tarafından başlatılan proje, büyüyerek devam etmiş. Antalya Valiliği, Konyaaltı Kaymakamlığı, İl ve İlçe Milli Eğitim müdürlükleri projeye destek vermiş. Seçilen öğrencilerden Mehmet Zeki Balcı, Turizm Eğitim Merkezi'nde 180 saatlik kat ve servis eğitimi almış. İşe yerleştirme aşamasındaysa Antalya İşkur'un büyük desteği olmuş. İşyeri Koordinatör Öğretmeni Osman Akar, 6 yılın sonunda kamuoyu oluşturmayı başardıklarını ve bu proje sayesinde, eğitimli personel bulmanın bile zor olduğu bir toplumda engelli personel sunup kabul ettirir hale gelmenin kendilerini gururlandırdığını söylüyor. Proje sayesinde 80 öğrenci 50 kadar otelde, 20 öğrenci de özel kafede çalışıyor. Tabii şimdilik...

        'EN ÖNEMLİ HARÇ SEVGİ'

        Dr. Murat Bilgili

        (Gloria Hotels & Resorts Kalite ve Yönetim Sistemleri Direktörü)

        "Down sendromlu çocuklar için en önemli noktalardan biri de onları toplumda aktif rol alabilecekleri gelişim sürecine hazırlamak. Bu şekilde görsel ve duyusal alanları harekete geçecek, aynı zamanda düşünme, hatırlama, çözme gibi bilişsel yönden gelişmeleri sağlanacaktır. Toplum içinde aktif rol aldıkça bunların yanı sıra; sosyal, duygusal, dil ve konuşma becerilerinde de ilerlemeler olacaktır. Tüm bunlar çocuğun beyin fonksiyonlarını korumak, harekete geçirmek ve geliştirmek için çok önemlidir. Bu onlarda başarabilecekleri duygusunu oluştururken özgüvenlerini besleyecektir. Bunların sağlandığı ortamda en önemli harç sevgidir. Dolayısıyla toplum olarak böyle bir dünyayı Down sendromlu çocuklara sunduğumuzda onları yaşama kazandırmış olacağız. Otellerimizdeki bu çocuklarla görüşmelerimde karşımda işlerini yapan, çalışırken sıcak, duygusal paylaşımlara giren özgüvenli bireyler görüyorum. Bunun en büyük mimarlarından biri de şüphesiz onların mesai arkadaşları. Anlayışlı, destekleyen, cesaretlendirici tavırlarıyla hepsi sanki çocuk psikiyatrisi alanında eğitim almış gibi."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ