Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar 100. yılda kayıp hazine bulunur mu?

        HT PAZAR / NİZAM EREN

        nizameren@nizameren.com

        Türk sineması 2014'te 100. yılını kutlayacak. Ama bir ayıp hâlâ sürüyor. Yılmaz Güney'in oynadığı, yönettiği, yapımcılığını üstlendiği 111 filmin 83'ü ortalıkta yok. Üstelik bir kısmı Boğaz'ın derinliklerinde bile olabilir!

        12 Eylül askeri rejimi kimini vatandaşlıktan çıkardı, kiminin yapıtlarını topladı, yasakladı, kimini astı! Okuyacağınız araştırma da 77 yaşındaki saygın bir sinemacı ile sohbet sırasında ortaya çıktı. Adana Altın Koza Film Festivali'nde adına müze-sergi açılacak kadar saygın bir isim; oyuncu ve yapımcı İrfan Atasoy.

        O aynı zamanda bir 12 Eylülzede. Çünkü Yılmaz Güney'in oynadığı bazı filmlerin yapımcısı. El konan filmlerini 32 yıldır alamıyor. Sahip olduğu ve büyük emeklerle, büyük paralarla çekilen filmlerinin akıbetini hâlâ devletten öğrenemiyor.

        NEDEN YILMAZ GÜNEY?

        1983 Haziran'ı... Beyoğlu Emniyet Amirliği, sivil polisler eşliğinde önceden tespit ettikleri ve Yılmaz Güney filmlerinin bulunduğunu saptadıkları her yapımcının yazıhanesine baskın yapar. Emir, Sıkıyönetim Komutanlığı'ndandır. Raflardan kutular indirilir, depolara inilir ve bulunan her materyale (negatifler, pozitifler, fragman, afiş, foto, film vs.), tutanakla ya da herhangi bir evrak tutulmaksızın el konur. Negatiflere el koymak demek o filmi bir daha basamamak, çoğaltamamak demektir. Şu an sinemamız, tarihin derinliklerine gömülen bu kayıp hazinesini arıyor.

        Peki neden Yılmaz Güney filmleri? Aslında el konan birçok film olmasına karşın o ana kadar hiçbir sinema adamı Cumhuriyet savcısını vurmaktan yargılanmamıştı. Bu, devlet otoritesini sarsan bir olaydı ve daha kötüsü Güney devletin elinden kaçmıştı. Hem de darbe sonrası ve yönetim askerlerin elinde iken.

        İş arkadaşı ve Umut Film'in sahibi Abdurrahman Keskiner'e göre bunun Yılmaz Güney'in Kürt oluşu ile ilgisi yoktu. Zaten o zamanlar "Kürtçülük" de yoktu, Güney'e Kürtlerin sahip çıkması da. Keskiner "Bu, Yılmaz Güney'i bitirme, unutturma operasyonuydu" diyor. "O zaman Erman Han'daydım. Sivil polisler ne var ne yok indiriyor. Emniyet'ten telefon geldi ve filmleri teslim etmem istendi. Bende olmadığını söyledim. Hiç çekmedim ki! Sonra Dadaş Film'e gitmişler ve Kadir Kesemen bazı filmlerini teslim etmiş. Sonra bir ihbarla tekrar gelip fragmanlara da el koymuşlar. Asıl aradıkları 8-9 film. Kızılırmak Karakoyun, Hudutların Kanunu, Bana Kurşun İşlemez, Eşkıya Celladı, Eşrefpaşalı, Kovboy Ali, 7 Dağın Aslanı, Aslanların Dönüşü... Bu filmler Dadaş Film'den teslim alındı. Ancak bazılarının negatifi Sinema TV Enstitüsü'nde olabilir. Şeref Gür'ün de Kurbanlık Katil filmini teslim ettiğini biliyorum, negatifini hem de".

        YAKILDI MI, SAKLANDI MI?

        Keskiner, "Filmlerin yakıldığına inanıyorum. Bu kararı veren Milli Güvenlik Kurulu'dur" diyor. Talihin yaver gittiği anlar ya da şanslı filmler de vardı. Örneğin İlkiz Film'in yapımcısı olduğu Silah ve Namus ile Sahtekâr adlı filmler, depoda aranmasına rağmen ele geçmemişti. O dönemde hakları elinde bulunduran İrfan Film, sonraki aylarda (belki de yapımların artık vizyon bulma şansı olmaması nedeniyle) filmlerin haklarını İlkiz Film'e devretmişti.

        İrfan Film'den teslim alınan siyah-beyaz filmler şunlardı: Bin Defa Ölürüm, Çirkin Kral Affetmez, Çifte Tabancalı Kabadayı, Çifte Yürekli, İnce Cumali, Kan Su Gibi Akacak, Korkusuzlar, Kanımın Son Damlasına Kadar, Piyade Osman, 7 Belalılar... Tutanak ile alınan renkli filmler ise Canlı Hedef ve Yarın Son Gündür idi. Bu filmlerden bugüne kadar haber alınamadı.

        Erman Film adına konuşan Şeref Gür ise filmlerin yakılmadığına ve bir yerlerde saklı olduğuna, günün birinde ortaya çıkacağına inanan 12 Eylülzedelerden. Erman Film'e ait Ala Geyik ve Şeref Film'den Kurbanlık Katil, kendi elleriyle negatif pozitif ne varsa teslim ettiği ve bir daha da bulamadığı filmleri. Şeref Gür, o dönemde Yılmaz Güney filmlerinin toplatılma nedenini şöyle açıklıyor: "Solcu oluşu, komünist oluşu..." Gür, bir de itirafta bulunuyor: "Yeteri kadar mücadele edip peşine düşmedik, mahkemeler açıp devleti zor duruma düşürmekten kaçtık. Malımıza sahip çıkamadık."

        Erman Film'den Hürrem Erman'ın oğullarının (Fuat ve Nail) yine de bir umudu var. "Elimizde eser işletme belgesi var. Bir gün filmler ortaya çıkarsa, sahip olduğumuzu gösteren belge" diyorlar.

        2014, sinemamızın 100. yılı olarak kutlanacak. Şu anda, Güney Vakfı'na Kültür Bakanlığı tarafından restore ettirilip verilen 28 Yılmaz Güney filmi dışında diğer 83 film ya kayıp ya da kimde olduğu bilinmiyor. Acaba devlet kayıp hazinenin peşine düşer de herkesi şaşırtır mı?

        Kültür Bakanlığı'ndan yanıt

        2007'de dönemin DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Yılmaz Güney'e ait yasaklanan 105 filmin akıbetinin ne olduğunu Kültür Bakanlığı yetkililerine sordu. Bakanlık, 13 Aralık tarihinde yazılı yanıtladı bu soruyu: "İçişleri Bakanlığı'ndan devralınan arşivimizdeki film kopyaları, depolama ve saklama şartlarının yetersizliğinden dolayı yıpranmış durumdadır." Aslında sorunun cevabı verilmemişti. İçişleri Bakanlığı'ndan teslim alınan 28 film şunlardı: Arkadaş, Aslanların Dönüşü, Acı, Bana Kurşun İşlemez, Bin Defa Ölürüm, Çifte Yürekli, Canlı Hedef, Baba, Çirkin ve Cesur, Çirkin Kral, Düzen, Eşkıya Celladı, Eşrefpaşalı, Endişe, Hudutların Kanunu, İzin, Korkusuzlar, Kozanoğlu, Kızılırmak ve Karakoyun, Kovboy Ali, Piyade Osman, Silah ve Kanun, Sürü, Şeytan Kayaları, Toros Kartalı, Umutsuzlar, Yedi Dağın Aslanı, Yedi Belalı Adam.

        Yazılı yanıtta, "negatiflerin yapımcı şirketlere teslim edildiğini ama birer kopyasının bakanlıkta olduğu, ancak baskıların kısa ömürlü olmasından dolayı yıprandığı" söyleniyor. Oysa ne negatifler yapımcılarda ne de pozitifler basılmış. Kopyaların İçişleri Bakanlığı'ndan Kültür Bakanlığı'na geçtiği 1986'da bile yapımcılar filmlerin peşinde koşmuş ama bir haber alamamışlar.

        '111 Yılmaz Güney filmi var'

        2011'de devlet, geçmişinden özür dilercesine bir adım attı. Yakılmamış, yıpranmamış ve hâlâ elde olan 11 Yılmaz Güney filminin restorasyonunu yapıp DVD'sini çıkardı. Bu DVD'ler "Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve TBMM'nin yabancı konuklarına hediye edilecek"ti. Dönemin Kültür Bakanı Ertuğrul Günay şöyle diyordu: "Bu çalışma bir nevi devletle Yılmaz Güney'i barıştırma adımıdır ve prestij niteliğinde bir eserdir." Güzel ama Fatoş Güney'in tüm ısrarlarına karşın devlet televizyonu TRT Yılmaz Güney filmlerini yayınlamıyor... Ve hâlâ 12 Eylül darbesinin el koyduğu filmlere ne olduğu söylenmiyor.

        Devlet bundan sorumlu, peki ama 100 yıllık sinema tarihine sahip sektörde suçlu ya da sorumlu sadece devlet mi? Ender arşivcilerden yazar Agâh Özgüç şöyle diyor: "Yılmaz Güney filmlerinin toplatılması siyasaldı tabii. Ancak içlerinde o kadar suya sabuna dokunmayan avantürler vardı ki, bari bunları almasalardı, diyor insan. Laf aramızda, o zaman kendi yaptığı filmler de çöp filmlerdi. Yazdığı, yönettiği, oynadığı toplam 111 Yılmaz Güney filmi kayıtlı bende."

        Bir kısmı denizin dibinde mi?

        Aslında en büyük suç yapımcılarda. Lütfi Akad'ın çok önemli filmi Kurbanlık Katil ortalıkta yok, izi de. Şeref Gür, filmin 16 mm'liğini Fatoş Güney'e düğün armağanı olarak verir ama o da ortada yok. Ferit Ceylan'ın çektiği Kanlı Ceylan da akıbeti belli olmayan filmlerden. Yol, Sürü, Umut gibi filmlerin yurtdışına kaçırılması şansları oldu. Daha acıtıcı hikâyeler de var. Mesela Ferdinand Manukyan, sahibi olduğu Yıldız Film Stüdyosu'nun bulunduğu bina yıkılacakken pek çok yapımcıya haber gönderir, gazeteye ilan verir "Gelin filmlerinizi alın" diye. Kimseden ses çıkmaz ve filmleri kapının önüne yığar. Kamyona yüklenen filmler şu an Sarayburnu açıklarında denizin dibinde olabilir. Yangın çıktıkça ve depoları su bastıkça başka filmler de meçhul olur çünkü tek bir depo kaydı yoktur. Özen Film'in işlettiği Çakırcalı Mehmet Efe, Barbaros Hayrettin Paşa hep yangında yitip giden filmler.

        Agâh Özgüç şöyle devam ediyor: "Mimar Sinan Üniversitesi'nde bu filmlerin kopyası var mı diye sorduğumuzda bilgi alamıyoruz. 6-7 bin filmleri olduğunu söylüyorlar ancak hangileri olduğunu söylemiyorlar. Kayıp filmlerimizin çoğu yabancı sinemateklerde olabilir. Devletin işi bunu araştırmak. Kültürel miras bu. Almanya öncelikli başvurulacak ülkelerden biri. Bereketli Topraklar Üzerinde bu ülkede bulunup restore edildi mesela."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ