Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar O zürafayı İzmir’e Zarife’ye gönderin

        Ayşe Özek KARASU / akarasu@cyh.com.tr

        Danimarkalı bahçe müdürlerinin, veterinerlerin söylediklerine katiyen inanmayın. Zürafa katli için uydurdukları gerekçeler güya rasyonel, fakat külliyen palavra. National Geographic’te bir yazı okudum, ‘hayatım değişmedi’ ama aydınlandım. Anlatayım...

        Geçen yıl mayıs başı, Başkan Aziz Kocaoğlu ile birlikte İzmir Doğal Yaşam Parkı’na gittik. Gazeteden küçük bir grubu şehre davet etmişti. New York Filarmoni konseri, Körfez’deki temizleme çalışmaları, Agora açık hava müzesinde gezinti derken, kentin doğal hayatına da uğradık. Malûm, orası tel örgülü, kafesli bir “hayvanat bahçesi” değil. Afrika savanından maymun adasına, bariyersiz yaşamın sürdüğü doğal bir ortam. 425 dönüm arazide 120 türden 1500 kadar hayvan, su ve hendeklerle ayrılmış doğalarında özgürce yaşıyor.

        Zürafa Efe de “yaşıyor”du. İzmir’in sevgili zürafası için Başkan Kocaoğlu “Pek tadı yok” dediydi o gün. Nitekim bir ay kadar sonra Efe göçtü gitti bu dünyadan. 24 yaşındaydı ki, vahşi doğada ortalama zürafa ömrünün 25 yıl olduğu düşünülürse, sevgi dolu ortamda güzel ve uzun bir yaşam sürmüştü Efe.

        Doğal Yaşam Parkı bitişiğinde toprağa verildi. Ünlü fil Pak Bahadır gibi, Efe’ye de anıt mezar yapılır mı diye sordum Belediyenin Basın Müdürü Reşat Yörük’e. “Efe’nin park içindeki iskelet müzesinde sergilenmesi gündemde ama henüz net değil. Bunun için zaten 3 yıl toprak altında kalması gerekiyor. Efe çocukların sevgilisiydi, iskeletinin sergilenmesi ne derece doğru olur bilemiyoruz” dedi. Evet, çocuklar kemikleri görmeli mi, görmemeli mi? Ben de bilemedim.

        ÇOCUKLAR GÖRSÜN!

        Kopenhag Hayvanat Bahçesi yönetimi ise her şeyi daha iyi biliyor olsa gerek ki, 18 aylık zürafa Marius önce başına silah sıkılarak öldürüldü, sonra çocukların önünde kesildi, parçaları da etobur kafeslerine konulup yem edildi. Bahçe yetkililerine göre o kanlı kıyım, çocuklar için yararlı bir anatomi dersiydi. Dehşete düştük, inanamadık.

        National Geographic’teki yazıya göre hayvanat bahçeleri, hayvanlar için güvenli liman filan değil. Öyle çocuklar için eğitici bir yer de değil. İddia edilenin aksine, nesli tükenmekte olan hayvanların korunup, varlıklarını sürdürebildikleri bir yer hiç değil. Avrupa hayvanat bahçelerindeki türlerin sadece yüzde 13’ü nesli tükenme tehlikesinde.

        Kopenhag’daki bahçe yetkililerine göre yavru Marius’un türü (Giraffa camelopardalis reticulata) tehlikede değildi. Bahçede kapasite fazlası zürafa vardı. Özellikle de Marius’a benzer genler taşıyan erkek zürafalar bakımından. Kısacası zürafa üretme programına uymuyordu. Hesaplara göre ölüsü, dirisinden daha değerliydi. Böylece çok sevdiği çavdar ekmeği yem olarak kullanılıp diğer zürafaların yanından uzaklaştırıldı. Bakıcısının elinden ekmek yemek üzere eğildiğinde, veteriner başından vuruverdi. Marius’un aslanlara yem edilmesi konusunda denildi ki; “Afrika savanlarında da yaşasa akıbeti bu olurdu...”

        Ama Marius savanda yaşamıyordu. Peki mademki, türü tehlikede değildi, neden hayvanat bahçesindeydi? Anne ve babasının çiftleşmesine neden izin verilmişti? 2012’de doğumu Facebook’tan allanıp pullanarak duyurulmuştu. Çünkü iri iri gözleriyle bebek filler, bebek pandalar gibi o da çok şekerdi. Millet yavru zürafayı görmek için hayvanat bahçesine akın etmiş, kasaları doldurmuştu. Aynı Berlin’in kutup ayısı Knut gibi. Sevimli günlerinde milyonları çekti, sonra battal boy oldu, öldü ve unutuldu Knut.

        Evet, bahçe yöneticileri hayvansever olabilir ama esas amaç kârdır. Hayvanat bahçelerinin yeri dar, bütçesi sınırlı olduğu için, özellikle uzun ömürlü hayvanlara fazla tahammülü yoktur. Sevilesi yavru kisvesini kaybettikleri gün artık onlara ihtiyaç kalmaz. Güvendiği bakıcıların elinde hayatı son bulan Marius’un felâketi de budur.

        Şimdi yine Danimarka’da başka bir Marius daha aynı yolun yolcusu gibi. Bu Marius 7 yaşında, yuvası ise Jyllands Park. Marius melez bir erkek, safkan erkek zürafa Elmer ile kafesdaş. Niyet, bu kafese bir dişi getirmek. Ama o dişi gelirse Marius öbür dünyayı boylayacak, çünkü kafesin gözdesi safkan Elmer.

        Şimdi diyorum ki, İzmir’de bizim Efe’den yadigâr bir Zarife Zürafa var. Efe’ye can yoldaşı olsun diye Güney Afrika’dan getirilen dişi zürafa. Henüz genç yaşta olduğu için Efe’ye kavuşamamıştı. Öldüreceklerine gönderseler Marius’u İzmir’e, ne iyi olurdu.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ