Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem İnanç Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı yazdı, Belaya sevinmek münafıklıktır

        Özgürlüğüne sahip çıkamayan, bağımsız bir şahsiyete sahip olamayan, içinde bulunduğu grubun işleyiş tarzına kendi iradesini kaptıran, beynini kiraya veren insanların psikolojisi, insanlığın siyasi ve sosyal dengelerini bozmaktadır. Bunlar ahirette müminlerin ışığından isteyecek, müminler onlara vermeyecektir. Bunun üzerine münafıklar şöyle diyecek ve şöyle cevap alacaklardır:

        “Münafıklar müminlere, ‘Biz sizinleberaber değil miydik?’ diye seslenirler.Müminler derler ki: ‘Evet, ama siz kendibaşınızı belaya soktunuz, gözlediniz, şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı.Şeytan, Allah ile sizi aldattı. NihayetAllah‘ın emri geldi çattı.” (Hadid, 14)

        1“Münafıklar müminlere, ‘Biz sizinle beraber değil miydik?’ diye seslenirler.” Münafıklar bu dünyada müminlerle beraber olduklarını hatırlayacak, müminlere de hatırlatacaklardır. Müminler ile aralarına kapısı olan bir sur girince ve müminler onlara ışıklarından vermeyince, dünyadaki beraberliklerini anmaktan başka çareleri kalmayacaktır. Dünyada aynı toplumda yaşıyorlardı ama aralarında görülmeyen duvarlar örmüşlerdi. Görüşleri, anlayışları ve inanışları arasına aşılması imkânsız duvarlar örmüşlerdi. Artık bu duvar Allah tarafından konduğu için, kaldırılması imkânsızdır. Onlar bu dünyada müminleri küçümsedikleri için onların yanına oturmak istemiyorlardı. İstememek şöyle dursun adeta onlardan tiksiniyorlardı. Münafıklar kendi kendilerini fitneye ve belaya sokmuşlardı. Kuran’a ve Hz. Muhammed’e gerçekten inanmamak ve yanlışa, günaha devam etmek onlar için bir fitne olmuş tur. Günümüzde kendini Müslüman deyip gönlünde inkârı saklayan nice insanlar vardır. İkili oynayarak kendi kendilerini belaya sokmaktadırlar.

        Münafıklar, müminlerin başına bir bela gelmesini isterler ve bu beklenti içinde olurlar. Müminlerle beraber yaşarlar, ama onlara bela gelmesini beklerler. Bela gelince de sevinirler, başarı gelirse üzülürler. Biz bundan şu sonucu çıkarıyoruz: İçinde bulunduğu arkadaşlarına bir iyilik dokunduğunda, bir başarı gösterdiğinde üzülen, başarısızlığında sevinen kimsede münafıklık vardır.

        2Kuran’ın Allah’tan gelip gelmediği, Hz. Muhammed’in peygamber olup olmadığı, öldükten sonra dirilip dirilmeyeceğimiz konularında şüpheniz vardı. Hatta Müslümanlara şüpheci bir tavırla yaklaşıyordunuz. İslam konusunda şüphe içindeydiniz. Demek ki aşırı şüphecilik, münafıkların özelliklerinden birini teşkil etmektedir. Günümüzde bu şekilde şüpheyi hayatının parçası haline getiren pek çok insan vardır. Müslümanlarla beraber olur, ama hep başka grupların özlemini çeker ve arkadaşlarına şüpheci bir gönülle yaklaşır. İçinde bulunduğu davayı bütün benliğiyle benimsemez, tereddütler içinde yaşar, şüpheyi gıda edinir. Onun için Kuran, insanları şüphecilikten kurtarmanın yollarını öğretmek için gelmiştir.

        3Allah’ın emri gelinceye, yani ölünceye kadar günahlarınızın bağışlanacağı, tövbe edip döneceğinize dair düşünceleriniz, zanlarınız sürüp gitti. Ama tövbe edemeden, gerekli olan değişimi yapamadan ölüm geldi çattı. Hayaller peşinde koşup dururken ölüm sizi yakaladı.

        Bundan şunu anlıyoruz: Bazı insanlar “İbadetlerimi yaşlandığımda yaparım, günahlardan da o zaman sakınırım” deyip günaha ve ibadet yapmamaya devam ederler. İşte onların bu durumu kuruntudur, hayaldir. Ölümün ne zaman geleceğini bilmediği halde böyle kuruntulara kapılmanın yanlışlığı, münafıklar örnek verilerek anlatılmaktadır.

        Kuran kuruntunun, hayalin peşinde koşmanın yanlışlığını, her şeyi zamanında yapmanın önemini vurgulamakta ve bu konuda müminlere bir bilinç kazandırmayı amaç edinmektedir. Kuruntuların peşine takılıp koca manevi bir hayatı harcamanın yanlışlığını öğretmektedir.

        4Bütün bu olumsuzluklar şeytanın aldatmasına zemin hazırlar, onun aldatmasını kolaylaştırır, insana yanaşmasına fırsat verir. Bu aldatmasını şeytan Allah’ı anarak yapar. Onun içindir ki, Fâtır 5’te şöyle buyurulmaktadır:

        “Ey insanlar! Allah’ın vaadi gerçektir;sakın dünya hayatı sizi aldatmasın veşeytan da Allah ile sizi kandırmasın.”

        Demek ki kuruntunun aldatması, dünyanın aldatması olmaktadır. Kendi kendini belaya düşürme, beklentiler, şüpheler, kuruntular ve şeytanın Allah ile aldatması ölüm anına kadar sürüp gitmiştir.

        Netice olarak diyebiliriz ki, yorumunu yapmakta olduğumuz Hadid 14’te yüce Allah beş olumsuz şeyi ele almakta ve müminlerin bu şeylere takılmamasını istemektedir. Münafıkların analizini yaparak müminleri eğitmektedir. Bu beş olumsuz davranış ve inanış şekli, insanı cehenneme götürmekte, yardımı da önlemektedir. Dünya ve şeytanın aldatıcı yönlerine dikkat çekerek aldanmanın nereden geleceğinin bilincini vermektedir. Arkadaşlarının başarısızlığını beklemek, gerçekler konusunda şüpheye kapılmak, insan olmanın onurunu alıp götürmektedir. Şüphenin sadece yanlış bilgi, sorgulama ve batıl konusunda olması gerektiğini de bilmek lazımdır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ