Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Selin Çalışkan Habertürk, Engelsiz Pedal Derneği, Engelsiz Pedal nedir?, Engelsiz Pedal Samet Aksuoğlu, Samet Aksuoğlu kimdir?

        Selin ÇALIŞKAN/ HABERTURK.COM

        scaslikan@haberturk.com

        Onlar modern çağın süper kahramanları. Ama kendilerine makam şoförü denmesini tercih ediyorlar. Çeşitli nedenlerle evlerinden çıkamayan engelli çocukları kasalı diye tabir edilen özel bisikletleri ile gezdiriyorlar, onlara hayat enerjisi veriyorlar bir anlamda.

        Yağmurlu bir yaz gününde, Sarıyer’de tanıştıkları bir engelli babasının yardımını karşılıksız bırakmamak için kalkıştıkları bu serüven, şimdi onların hayat felsefesi haline gelmiş. Derneklerinin adı ‘Engelsiz Pedal’. Şimdilik Türkiye Yardımseverler Derneği Kağıthane Şubesi’nin kanatları altında yollarına devam ediyorlar. Aşağıda Engelsiz Pedal’ın öyküsünü, engelli bir çocuğun makam şoförü olmanın ne demek olduğunu, bu yaratıcı fikrin nasıl ortaya çıktığını okuyacaksınız.

        Engelsiz Pedal nasıl ortaya çıktı?

        Samet Aksuoğlu: Her şey 4 yıl önce başladı. Haziran ayında arkadaşlarla birlikte Kilyos sahiline gidiyorduk. Yazlık giysilerimiz vardı. Birden fırtına başladı. Yanımızda bisikletimiz, matımız, uyku tulumumuz vardı. Birden yağmur başlayınca Sarıyer tarafında bir çaycıya sığındık. Hepimiz öğrenci olduğumuz için çayın parası konusunda pazarlığa tutuştuk. Çünkü hepimiz Marmara Üniversitesi’nde öğrenciyiz. Sarıyer’deki fıyatlar da malum. Yağmur başladığı için de durabilecek başka bir alternatifimiz yok. Çaycıyla konuşuyoruz, çayı 50 kuruş indirmeye çalışıyoruz. Yandaki müşteriler bizim bu durumumuzdan rahatsız olmaya başladı. Bu sırada yan masadan bir müşteri:“Gençler ben sizin yaşam enerjinizden çok etkilendim” dedi ve çaylarmızı o ısmarladı, tabure çekip yanımıza oturdu. Biz kendimizi anlattık, kim olduğumuzu, neler yaptığımızı…

        Bize kızı Ceyda’dan söz etti. Ceyda engelli ve hiç dışarı çıkartamıyorlar. Bize Ceyda’yı ziyaret edip edemeyeceğimizi sordu, biz de ederiz dedik ve ayrıldık. Ceyda ile tanışmaya gittiğimizde onun sokaklardaki mimari engeller yüzünden dışarı çıkamadığını gördük. O sırada Türkiye’de Bisiklet Film Festivali vardı ve ben onun kurgusu ile uğraşıyordum. Bundan dolayı bende Hollanda’dan gelen kasalı bisiklet vardı. Bu kasalı bisikleti Ceyda’nın içine oturup dolaşabileceği bir makam aracına döndürme fikri de oradan doğdu.

        Kasalı bisiklet Hollanda’da da bu amaçla mı kullanılıyor?

        S.A Hayır. Orada süt taşımak, yük taşımak, annelerin çocuk taşıması gibi işlerde kullanılıyor. Ama Hollanda’da mimari anlamda bir engel ya da mahalle baskısı olmadığı için özel olarak bu bisikletle engelli çocukları dolaştıralım gibi bir düşünce yok. Eğer Hollanda’da engelli çocuk annesiyseniz bu bisikleti çok ucuza alıp çocuğunuzu gezdirebilirsiniz. Bunun yanında orada engelliler için parklar, bahçeler, yürüme yolları yani yaşanabilir bir kamusal alan yaratılmış. Engelli annesinin “ Ben bu çocuğu nasıl dışarı çıkarıcağım?” gibi bir sorusu çok gerilerde kalmış. Onlar başka şeylerle uğraşıyorlar.

        Peki Ceyda’yı bisiklet ile gezdirmeye karar verdiniz. Ceyda’nın ailesi bunun nasıl karşıladı?

        S.A Bizim, Ceyda’yı dolaştırmaya başlamadan önce Uğur Ağabey'i ikna etmemiz gerekti. “Uğur Ağebey senin evinden çıkarmaya kıyamadığın, kıymetli kızını bu sakallı tuhaf görünüşlü adamlar alıp bisikletleriyle dolaştıracak” dediğimizde kabul etmedi tabii ki. Hatta o gün bize güvenmediği için arabayla bizi takip ettiğini yeni öğrendik. İkna etmek içinde “Sen bankanın genel müdürünün bakam şöförüsün, biz de Ceyda’nın makam şöförü olmak istiyoruz” dedik. Makam şöförü adı da buradan geldi.

        O gün Ceyda’daki değişimi nasıl gözlemlediniz, neler değişmişti?

        S.A: Hiç dışarı çıkmayan kız bizimle sohbet etmeye başladı, okuduğumuz bölümlerle ilgili sorular soruyordu.

        TEK BAŞINA GEZME, GEL BİR ÇOCUĞA MAKAM ŞOFÖRÜ OL

        Dernekleşmeye nasıl karar verdiniz?

        S.A Ceyda’yı gezdirdikten sonra gezinin fotoğraflarını facebook’a yükledik. Adına da garip şeyler koyduk. Yaptığımız şeyin henüz bir adı yok, biz ne olabilir diye düşünüyoruz. Dernekleşme fikri henüz yok ama biz ufak ufak üzerinde düşünmeye başladık, “Başka çocuklara da ulaşsak mı yoksa sadece Ceyda’yı mı gezdirsek ?”diye. Ceyda’nın annesi engelli çocuklar ile ilgili çalışma yürüten derneklerde aktif görev alan bir kadın. Onun gibi engelli çocukları olan kadınlar bu vasıta ile bizim fotoğraflarımızı görüyorlar. Ceyda’nın annesine “Bizim çocuklarımızı da gezdirirler mi?” diye soruyorlar. Ben bir süre sonra okula gidemez hale geliyorum ki zaten okula gitmemek için bahane arayan birisiyim. Biz böylece 7-8 çocuğı dolaştırmaya başladık. Bunlar bir kere ile sınırlı kalan gezmeler değildi, kerelerce gezdik çocuklarla.

        Derneğin çıkış amacı nedir?

        S.A Biz belli bir yaşanmışlığı olan insanlar ile engelleri yüzünden evden çıkamayan arkadaşlarının yollarını bisiklet vasıtası ile birleştirip daha sonra aralarında bir dostluk süreci başlamasını istiyoruz. Çocuklarla ilişkimizi “ sen gezdin tamam görüşürüz” gibi olmuyor. Her makam şöförünün elinde dolaştırdığı çocuk için defteri var. Bu defterlere çocukla ilgili notlar alıyor ve hep aynı çocukla devam ediyor. Bisiklet artık ulaşım aracı değil burada bir iletişim aracına dönüşüyor.

        Nasıl?

        S.A Devamlı işinde gücünde olan bir avukatın, çocuklarla vakit geçirebileceği bir ortamı olmayabilir. Ama bu adam şimdi moda olan bisikleti zayıflamak için, sahilde gezmek için kullanabiliyor. Biz bu adama “Tek başına dolaşma, bak evinden çıkamayan bir çocuk var. Gel, ona makam şoförü ol” diyoruz.

        Bunu dediğinizde insanların size bakışı nasıl oluyor?

        S.A İlk zamanlar çok şaşırdılar. Ama artık çok saygın bir iş olarak bakıyorlar. Dernek olarakta görmüyorlar bizi. Derneğin bir kurumsallığı ve yapılabilir gücü olur. Bizde bu böyle olmuyor. Nereye gitsek insanlar bize destek olmak istiyor.

        Siz yaptığınız işe nasıl bakıyorsunuz?

        S.A Biz yaptığımız işi çok seviyoruz. Kamusal bir hizmet olarak görüyoruz. Biz hepimiz tasarım, görsel tasarım gibi alanlarda okuduğumuz için bu işi de aslında sanat olarak görüyoruz. Bu olaya böyle bakmak bizi mutlu ediyor.

        Kaç tane makam şöförü var?

        S.A Bu aslında çok değişen bir sayı. Bir anda 250 de olabiliyor. Ama kesin olarak güvendiğimiz ve varlığından söz ettiğimiz 55 tane makam şöförü var.

        Bu gezmeler sırasında yaşadığınız ilginç örnekler var mı?

        S.A Olmaz mı? Tabii ki var. Hatta bu örnekler bize dernek olma fikrini benimsetti. Örneğin; Zihinsel engelli bir çocuk Caddebostan’da bisiklet ile dolaşırken, bisikletin kasasından bir anda atladı. Ailesi de çocuğu Ümraniye’den getirmişti ve çok da iletişim kurabileceğim bir noktada değil ailesi. Çocuğu gezdirmek için çok uzun sürede ikna ettik ailesini. Biz çocuğu zar zor kasaya geri bindirdik ve sus ailene söyleme dedik. ( gülüyor) Dolayısıyla bu işin bir kuralı olması gerekiyordu. Özellikle zihinsel engelli bir çocuğa nasıl yaklaşmamız gerektiği konusunda bir psikologun gelip bize anlatması gerekiyordu. Ya da bu tip çocuklar için bisikletin özel bir kemer sistemi olması gerekiyordu. Yani birçok soru işaretini ilk gezmelerde bizim aklımıza takılmıştı. Eğer bu işi devam ettireceksek aşılması gereken sorunları nasıl aşmak gerektiğini düşünmeye başladı. Tabii bu sırada gezmeler devam etti. 3 yıl boyun ca çocukları gezdirdik 3’üncü senenin sonunda, bu senin başına denk geliyor, dernek kurduk.

        Dernekleştikten sonra bu soru işaretlerine cevap bulabildiniz mi?

        S.A Hayır, henüz bir kısmı devam ediyor. Ama en azından sorunları tanımladık ve bu da çok güzel. İhtiyaçlarımız için bazı fonlara başvurduk. Mesele sadace makam şöförü olmak ya da onu eğitmek ile bitmiyor. Biz makam şöforlerine 2 aylık bir eğtim verdik. Bu eğitimlerin 2 ay olmasının sebebi de ara ara buluşmak zorunda oluşumuz.

        Bu eğitimler nelerdi?

        S.A İlk yardım eğitimi verildi. Psikolog, engelli çocuklarla nasıl iletişim kurmamız gerektiğini anlattı, Zihinsel engelli öğretmeni geldi, yaşadığı deneyimleri anlattı. Bunların yanında yaptığımız gezileri daha verimli kılmak adına da eğitimler aldık. Örneğin; kuş gözlemciliği, yoga, değerli taşları bulma, plates… Biz dedik ki “Makam şöförü bisiklete bilen ve bir çocuğu gezdiren biri değildir”. Makam şöförü çok zor elde edilen bir sıfattır ve bir savaş sırasında askere verilen bir madalya gibidir. Tüm bu eğitimler gereksiz gibi görünebilir ama önemli yer teşkil ediyorlar. Hiç evinden dışarı çıkmayan çocuklardan söz ediyoruz. Gezinin sonunda kas yorgunluğu yaşamaması için plates gerekli mesela.

        Peki Makam şöförü olmak isteyen ya da maddi destekte bulunmak isteyen kişiler nasıl ulaşabilir?

        S.A İnsanlar bize gelip "Siz güzel bir iş yapıyorsunuz biz de ucundan tutalım” derse, biz onlardan maddi bir beklentiden ziyade manevi destek istiyoruz.

        Bir de kasalı bisiklet ile engelli bir çocuğu dolaştırmak esasında Nobel ödüllük bir olay değil. Hali hazırda Avrupa’da bu yapılıyor zaten. Sadece bizim ülkemizde bilinen bir şey değil. Üstüne üstlük gerekli! Çünkü mimari engeller çok zorlayıcı olabiliyor. Engelli çocuklarının dışarıda gezmesi için de bu mimari engellerin ortadan kalkmasını beklemeye gerek yok. Bisiklet her yere girip çıkabilen ve de naifliğinden dolayı kabul görmüş bir alet.

        "Engelli arkadaşlarıma 'Dışarı çıkabiliriz'i gösterdik"

        Engelsiz Pedal Derneği üyesi Samet Aksuoğlu ile yaptığımız sohbet sırasında bize Emre de eşlik ediyor. Emre 23 yaşında bir engelli genç. O, Engelsiz Pedal'in ilk yol arkadaşlarından biri. Engelsiz Pedal'dan söz ederken gözlerinin içi gülüyor çünkü bu sayede 23 yaşında ilk kez bisiklete binme şansını yakalamış.

        Emre, kendini bildi bileli sosyal sorumluluk projelerinde yer almış. Aynı zamanda amatör bir tiyatrocu. Seyirci olarak gittiği bir oyunun ikinci perdesinde sahneye çıkmış. O zamandan beri de çeşitli tiyatro oyunlarında yer alıyor.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ