Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi levent alpöge, üstün zekalı, harvard üniversiteli türk, cambridge, yüksek lisans, abd, facebook

        ÖZEL RÖPORTAJ - Ümran AVCI/AHT

        Geçen hafta göğsümüzü kabartan Levent Alpöge’ye ulaştığımızda Cambridge’de yapacağı yüksek lisans vize işlemleri için koşturuyordu. Alpöge, heyecanla onu bugüne getiren çalışma sistemini ve Amerika’daki yaşamını anlattı.

        ■ Türkiye başarınla gurur duydu, kendi çocuğunun başarısı gibi sevindi.

        Oh oh çok güzel! Facebook’tan bin tane arkadaşlık teklifi geldi... Cep telefonum da patladı resmen. Herkes “Gururlandık” diye aradı.

        ■ “Son günler biraz çılgındı” diyorsun mailde. Nasıldı?

        İstanbul’dan anneannem geldi. 81 yaşında ve mezuniyet törenime katılmak için tam 10 saat uçtu. O yaşta kolay bir şey değil. Yıllardır gelmiyordu. O biraz çılgınlıktı.

        ‘EMRE GÜL İYİ BİR ÇOCUK’

        ■ Tören nasıldı?

        Çok güzel geçti. 1600 kişiden ilk 80’e girenler en önde oturdular. Orada bir konuşma yapmadım. Çünkü Harvard mezuniyeti biraz değişik yapıyor. Birinci olanı konuşturmuyor, konuşmak için yarışma düzenleyip en iyi konuşmayı seçiyorlar. Ben konuşsam hiç de güzel olmazdı. (Gülüyor.) Mezuniyete çok önemli isimler geldi. Eski ABD Başkanı George H. W. Bush ve Aretna Franklin geldi. Onlarla tanıştık. Abdullah Gül’le de tanıştım. Çünkü arkadaşım Mehmet onun oğlu. Anneannem “Ben Levent’in anneannesiyim” deyip Cumhurbaşkanı’yla tanıştı.

        ■ Neler konuştunuz?

        Çok uzun bir konuşma değildi. Tebrik etti. Ayrıldık.

        ■ Abdullah Gül’ün oğlu Mehmet Emre Gül ile aranız nasıl?

        Harvard’da tanıştık. Çok iyi bir çocuk. Bütün Türkler birbirini biliyor. Ben çok çalıştığım için etkinliklere çok katılamıyordum ama çok iyi bir çocuk. Hep yardım eder, görüşmek ister. En iyi arkadaş değiliz ama çok iyi bir çocuk.

        ■ Gece kendi başına kaldığında neler hissettin?

        4 üzerinden 4’le bitirince birinci olacağımı anladım. Ondan yüksek not yoktu. Fakat kendimi farklı hissetmedim. Bir hafta sonra sevinmeye başladım. Hayatımda hiç değişiklik olmadı. Zaten nereye gideceğim belliydi Cambridge ve Princeton’a.

        ■ Birinciliğin ilanı farklıdır.

        Önce okuldan arayıp birincilikle bitirdiğimi söylediler. Ardından da mektup geldi. Annem sevinçten çıldırdı. Bir süre önce dedemi kaybetmiştik. O nedenle İstanbul’a gitmişti annem. Birincilikle mezun olmam ailem için moral oldu. İyi bir haber tam zamanında geldi yani.

        ■ Okumayı 3 yaşında öğrenmişsin.

        Kim fark etti ilk? Sorayım hemen. (Annesine soruyor.) Annem fark etmiş. Nasıl anladığını o söylesin (Telefonu annesine veriyor.) Simay Alpöge: Bir kitap okuyordum. Çok yorgundum. Devam edemedim. Levent başladı okumaya. Daha önce okudum da oradan aklında kaldı onun için devam ediyor zannettim önce. Baktım ciddi ciddi okuyor, kelime atlamadan. Hiç hayatında görmediği bir kitabı çıkarttım. Onu da başladı okumaya. O zaman fark ettim.

        ■ Ne yaptınız peki?

        Gayet sakin davrandım. Nasıl bir yol izlememiz gerektiğini profesyonellerle konuşmaya başladım. İleri zekâlı öğrenciler için bir okul önerdiler. O okula verdik. Önce IQ testi istediler. Kendileri de görüşme yapıp kabul ettiler. Harvard’ı birincilikle bitirmesi korkunç bir şey. Çok çok sevindik. Birinciliğe gelmeden önce Levent başka ödüller de aldı.

        ■ Matematiğe ilgin nasıl başladı?

        Ablam Elif’le başladı. Küçükken matematiği bana o öğretti. O biyoloji ve fizik bitirdi. Küçükken otomobille uzun yolculuklara çıkardık. Arka koltukta yapacak fazla bir şey yoktu, radyodaki her şey çok kötüydü, matematik problemi çözme oyunu oynardık. Herhalde arabanın arkasında başladı her şey.

        ‘BEN IQ FALAN ANLAMAM’

        ■ Yüksek lQ’lu olmak nasıl?

        (Gülüyor.) Bunların hiçbirini hatırlamıyorum. Öyle söylüyorlar. IQ filan anlamam. Tek bildiğim, erken kalkıp matematik çalışmak.

        ■ Günün nasıl başlıyor?

        Genelde 5’te kalkıp 1 saatten fazla koşuyorum. Maraton antrenmanları yapıyorum, haftada 65 mil koşuyorum. Dönünce çalışmaya başlıyorum. Koşmayı çok seviyorum çünkü koştuktan sonra kafam çok güzel çalışıyor.

        ■ Müzik aleti çalıyor musun?

        Yok. Bir ara küçükken piyano çalıyordum. Sonra bıraktım sinirden. Ama dansımı bir görsen asla inanmazsın Harvard’ı bitirdiğime. Çok çok kötüyüm.

        ‘NE DEMEK DERSİ KIRAR MIYDIN?’

        ■ Hayatın hep dersle mi geçiyor yoksa arada dersi kırar mıydın?

        Nasıl, ne demek dersi kırar mıydın? Haa yok yok. Çok disiplinli olman gerekiyor. Çünkü Harvard çok zor bir yer. Ders kırmaya başlayınca hemen yiyorlar seni.

        ■ Harvard’a başlarken birincilik hedefin var mıydı?

        Lisede hiç öyle yüksek notlarım olmadı. Araştırmalarım iyiydi ama notlarım çok yüksek değildi. Harvard’a girince istediğim dersleri aldım, matematik ve fizik gibi onlardan da çok yüksek notlar aldım. “Böyle giderse 4 üzerinden 4 ile mezun olabilirim” dedim. Öyle yapmaya çalıştım. Ama üniversiteye girerken hiç kafamda yoktu.

        ■ Şimdiki hedefin ne?

        Yazın Avrupa’dayım. Paris’e gideceğim. Ondan sonra bir sene Cambridge’e gidip matematik okuyacağım. Ondan sonra geri gelip doktoramı Princeton’da yapacağım.

        ■ Türkiye’ye geliyor musun?

        Her sene anneannemin Erenköy’deki evine geliyoruz. Boğaziçi Üniversitesi mezunu anne Simay Alpöge, İTÜ’den mezun baba Oğuz Alpöge ve anneannesi ile birlikte görülüyor... Anne-babası 1977’de TEV bursuyla ABD’ye gitmiş. ‘Özel hayatım bana kalsın

        ■ Başarıya giden yol için neler söylersin?

        Disiplin. En büyük şey. Gençler, sevdikleri branşa yönelip hep onunla ilgilensinler. İnsan başarılı olmaya başlayınca sevmeye de başlıyor. Ama her gün disiplinle çalışman gerekiyor.

        ■ Kaç saat çalışıyorsun?

        Hiç saymadım ama yazın araştırma yapıyorum, sabah koşuyorum sonra bütün gün çalışıyorum. Hiç çalışmak gibi gelmiyor ama bütün gün düşünüyorum. Kafamda bir problemi çözmeye çalışıyorum.

        ■ Okulda da popülersindir?

        Harvard’da herkes popüler. İlk senemizde hep aynı yerdeyiz. Herkes birbirini tanıyor.

        ■ Yanında sevgilin olsa sen problem mi çözeceksin?

        Gülüyor. Yok yok, o kadar da değil ama kafamda hep matematik var. Nasıl diyeyim, “Hastalık gibi” demeyeyim de “Sevgili gibi”. Çözmek isteyince insan bırakamıyor.

        ■ Özel hayatın nasıl?

        Sene içinde zaman ayıramıyorum ama sömestrde özel hayatım da güzel. Ama özel hayatımı konuşmayayım, özel kalsın. (Gülüyor.)

        ■ Senin hayran olduğun matematikçiler kimler?

        Birkaç Türk var. Cahit Arf mesela. Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Cem Yalçın Yıldırım. Son günlerde çok ödül aldı. Onun yazdığı makaleler de çok önemli. Binlerce yıllık bir problemin çözümüne yaklaştılar.

        ■ İleride ne yapmak istiyorsun?

        Araştırma yapmak istiyorum. Prof. olarak matematiğe devam etmek istiyorum. Ama Harvard’da matematikçi olmak hayal. Ama şimdiden doktora için başka okullardan teklifler geldi. Matematik her yerde yapılıyor. Türk matematikçiler de çok kuvvetli. Araştırmamı da, matematiği de Türkiye’de yapabilirim. Matematikte sınır yok.

        ■ Türkiye’deki günlük olaylara ilgileniyor musun?

        İlgileniyorum ama politika konuşmak istemiyorum.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ