Bozok Gören: 'Hayallerimi burada yaşıyorum'
Nazenin TOKUŞOĞLU / HT CUMARTESİ
Tanışmamız geçen sene birlikte katıldığımız Survivor yarışmasına dayanır. Karşı takımda olmasına rağmen şu an hayatta en sevdiğim dostlarımdan biri oldu Bozok Gören. Agresif değildir, üstüne üstlük gayet de komiktir Bozok. Yarışmadan sonra üzerine yapışan “Kodum mu oturturum” imajına rağmen evde yemekleri o yapar; hatta yemek yapmak en sevdiği şey. Geçen kış Alaçatı’da ben ve birkaç arkadaşı kobay olarak kullanarak geliştirdiği özel hamburgeri bu yaz Alaçatı’nın vazgeçilmezlerinden biri oldu. Türkiye’nin en merak edilen, her yaz ünlü akınına uğrayan tatil beldesine gittim. Köyün yerlisi Bozok’la yeni trendleri, yeni moda spor kite’ı ve hayatını konuştuk...
Biraz geçmişe gidelim... Aranılan bir mankenken çektin ABD’ye gittin...
2000’de ABD’ye taşındım. Hayatta en çok yapmak istediğim şey orada bir barımın olmasıydı. Manhattan’daki Sweet and Wishes adlı mekânda barmen olarak iş buldum, sonra menajer oldum. Hem işi öğrendim hem para kazandım. Sonuda “Porch” diye çok şirin bir bar yaptım. Senelerce işler çok iyi gitti.
Bir Türk’ün bar sahibi olması kolay mıydı?
Aslında zor. Ben Green Card’ımı yaklaşık üç yıl sonra alabildim. Ama Melvina adında siyah Amerikalı bir sevgilim vardı. Zaten beraber yaşıyorduk. 6 aylık kalma sürem dolmadan onunla evlendik. Mekânı da Melvina üzerinden açtım. Sonra yürümedi, boşandık ama işleri epey büyüttük. 9. senenin sonunda mülk sahibiyle problem olunca Porch macerası bitti. Oranın bana kattığı en güzel şeyse Amy oldu. Eşim mekâna çok sık geliyordu ve öylelikle tanıştık. Amy, Türkiye’yi çok merak ediyordu. Benim de işim gücüm yoktu. Atladık geldik. O sırada Alaçatı’da bir mekândan teklif geldi.
Daha önce gelmiş miydin?
Hiç! Ve bir anda burada yaşamaya karar verdik. Şöyle ilginç bir hikâye var; ABD’deyken yıllardır gelmediğim için ülkemi çok özlüyordum. Amy işteydi, ben de evde “Fatmagül’ün Suçu Ne”yi seyrediyordum. Bu taraflarda çekiliyormuş. “Ne güzel yerler” dedim içimden. İş teklifi de buradan geldi, inanılmaz bir şeydi.
‘ESKİ BOZOK KESİN DİSKALİFİYE OLURDU’
Sonra da Survivor macerası oldu... Adın da “agresif adam”a çıktı...
Bense kendime şaşırıyordum “Nasıl bu kadar sakinim” diye. Duygu’ya davranışım beni kavgacı yapıyorsa, diyecek bir şey yok. Eski halimi görsen kesin diskalifiye olurdum. Ama yarışmaya zaten sadece Survivor’ı yaşamak için gitmiştim; ne Acun’dan bir şey istedim, ne başka birinden. Bir tek bisikletle dünyayı dolaşmak gibi bir televizyon projem vardı. “Kim ne yapsın senin haftalarca bisiklete binmeni” dediler; “İyi” dedim vazgeçtim. Ayda 10 bin dolar verseler gitmem buradan. Çünkü hayallerimi artık burada yaşıyorum.
Hayaller?
Küçüklükten beri et pişirmeye merakım vardı. Annemi izlerdim saatlerce. O da anlatırdı her şeyi. Şu ana kadar kötü yemek yaptığımı söyleyen çıkmadı. Alaçatı’nın demirbaşlarından 15 Eylül Kıraathanesi’nin sahibi Buğra Özçetin’le oturup konuştuk. Bahar aylarında caz festivali yapan gerçek bir Alaçatı sever Buğra. 15 Eylül konseptiyle isim hakkı bana ait olan Barn Burger’i birleştirmeye karar verdik. Aynısını Çeşme Marina’da da yapıyoruz. İki yer daha açmayı planlıyoruz kısmetse...
Baban önemli bir avukat değil mi?
Evet... Benim de hep avukat olmamı istedi ama okumakla yakın bir bağlantım olmadı.
Pişman mısın?
Hayatta yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim...
‘Hacı Memiş inanılmaz popüler’
En sevdiğin plajlar?
Çeşme değil Alaçatı tarafındaki plajları seviyorum, soğuk ve temiz. En sevdiğim yeni açılan Propaganda. Köpeğimizle girebiliyoruz. Maalesef hayvanlardan rahatsız olduğu için insanlar problem oluyor. Bir de Ovacık tarafında Before Sunset var doğal, güzel yer. Hakan Dalokay’ın açtığı Fly Inn de güzel oldu. Bunlar tabii benim gibi soğuk deniz sevenler için. En sıcak deniz Ilıca Halk Plajı ama inanılmaz kalabalık.
En sevdiğin bar ve restoranlar?
Hacı Memiş bölgesi inanılmaz popüler son iki yıldır. Oradaki Alarga buluşma noktası gibi oldu. Dutlu Kahve çok tuttu. Meydana yakın ara sokakta The Place diye harika bir restoran var. Eve bile götürüyoruz mezelerini. Hemen yanında Salça Bar var. Adını, sahibi Cenk Dengilimoğlu’nun lakabından alıyor. Tam bir Alaçatı barı. Cenk geçen sene İstanbul’a taşındı, 1 yıl dayanabildi ve geri geldi.
Ferrari’sini satan bilge modelleri çok var değil mi burada?
Tolga Egemen Garanti Bankası’nda yöneticiyken bıraktı geldi… Evet hâlâ burada yaşıyor. Ali Deveci de, hatta bağ aldı. Burada kalıplaşmış birkaç yer var. Biz, Mahmut Etkin’in sahibi olduğu Sailors, Köşe Kahve gibi 3-4 mekân, buranın bekçisiyiz. Kış ortasında bile gelsen bir şeyler yiyip içebilirsin.
‘Amerika’ya Çağla yüzünden gitmedim’
O kadar yakışıklı adamsın. Nasıl ansızın bıraktın defileleri, hareketli hayatı?
Karakterim böyle. Çok hırslı bir adam değilim; hele ki para hırsım hiç yok. 28’dim ABD’ye gittiğimde. Kafamda mankenlik olayını bitirmiştim. Bütün kontaklarımı da değiştirdim ki iş gelmesin.
O zaman çekip gidişini Çağla Şıkel’den ayrılıp bunalıma girişine bağladılar.
Bağlarlar, burası Türkiye. İlişkim bitmiş, üstünden zaman geçmiş, Çağla’yla ne alakası var Amerika’ya gitmemin? Tetiklemiş olabilir tabii ama ben o zaman da söylemiştim “Çağla ben Amerika’da yaşamak istiyorum” diye. İki sene daha sürseydi ilişkim, iki sene sonra giderdim.
Ya da birlikte giderdiniz...
Ya da onunla evlenmiş olsaydım, belki gitmeyecektim. Nereden bileyim hayatın ne getireceğini...
Onların da bir mekânı var, selamlaşıyor musunuz, küs müsünüz?
Niye küs olayım... Maalesef gazeteciler sürekli abuk sabuk şeyler yazdığı için iki çift laf edemedik. Gerçi edecek çok lafımız da yok ama selamlaşıyoruz. Sonuçta 3 sene geçirdim onunla.
‘Hawaii’ye taşınmak istiyorum’
Amerikalı kadınlarla Türk kadınını karşılaştırabilir misin?
Bence kadınların hepsi aynı. Amerikalı olmuş, siyah olmuş, Asyalı olmuş fark etmez. Bu sadece renk farkı, birisi birisinden biraz daha kıskanç sadece. Ama hayat tecrübemiz bir yana, aynı işlerden geldiğimiz için Amy’yle aştık kavgaları gürültüleri. Şimdi karım 7 aylık hamile. Kızımız olacak. 2-3 yıl sonra da Hawaii’ye taşınmak istiyorum. Sezonda burada, kışları karım ve kızımla birlikte orada olmak gibi bir planım var.
Çocuk sorumluluğunun farkında olarak mı gideceksin?
Barn Burger inşallah marka olacak. Hawaii’de de tutacağına eminim. Alaçatı’da burger işi bayağı arttı ama hiçbiri benimki kadar güzel değil; “İnanmıyorsanız gelin yiyin” diyorum.
‘Sezonluk köpek alıp giderken atıyorlar’
İnanılmaz sayıda otel açılmış...
180 butik otel olmuş ama 4-5 odalık oteller de var. İnanılmaz bir rakam değil, talep var...
Ev kiralamak kolay mı?
Ağustos ayında değil, yıllık kiralaman lazım, o da en geç martta... Sonra fiyatlar uçuyor.
Alaçatı güzel köpek cenneti. Çok mu seviyorsunuz hayvanları?
Herkesin sevmediği kesin! Yazlığa gelenler “sezonluk” köpek alıp Alaçatı çıkışında atıyorlar arabadan. Sonra biz uğraşıyoruz. Eziliyorlar, kırık çıkıkları oluyor. Barınakta 900 köpek var. Yardım edebildiğimiz kadar ediyoruz. Dışarıdan mama gönderen arkadaşlarımız var. Eşim Amy’yle 35 köpek sahiplendirdik. Ev bulmaya çalıştığımız köpekler var... Petshop’a gidip para vermeyi anlamıyorum. Bana gelsinler istedikleri cins köpeği bedava bulayım. Bear, bizim köpeğimiz de sokağa terk edilmişti. Şimdi evimizin demirbaşı...
‘Ders almadan kite yapılmaz’
Senin Alaçatı’nı anlat bize...
İnanılmaz güzel bir havası var. Biz yazı sevmeyiz burada. İş açısından tabii ki güzel ama bizim mekân kışın da iş yapıyor. Her sabah bisiklete bineriz, güzel bir grubumuz var. Kite yeni hobim. Sörften daha fazla sardı beni.
Nerede yapıyorsun?
Sezon sonrası Ilıca ya da Pırlanta Plajı’nda yapıyorum ama sezonda sörf bölgesinin arka tarafında özel bir yer var.
Zor mu?
Ders almadan kesinlikle yapılamaz, gerçekten extrem bir spor. Sakatlanma ihtimali çok yüksek.
Pahalı mı?
Aslında sörfe göre daha kompakt bir spor. Arabanın arkasına atabilirsin malzemeyi. Yani malzeme aldıktan sonra pahalı değil ama eğer yapmayı kafana koyduysan.
