Mona Roza ya da Geyve'nin gülleri
"Kızarmış bir ekmek gibi duran saksılardaki sarı güllere" sevdalıydı o. "Umutları mektup mektup çoğaltan" güllere meftundu o
Yurt odasından çıkıp, merdivenlere doğru yürüdü. Beşinci katın yüksekliğinden dışarıdaki bozkırı seyretti. Güneş, karşıdaki Mamak tepelerini, Seyranbağları’nı ve Hacettepe’yi sarı ışıklarla boyuyordu. Samanpazarı’ndan Hergele Meydanı’na doğru, mavi ve “yumuşacık yamuk” dolmuşlar iniyordu.
Bahçeye baktı. Etrafta hiç gül göremediği için üzüldü. Okuduğu fakülte ile yurt binasının bahçesi enikonu çıplaktı. Hemen yandaki Hukuk Fakültesi’nin bahçesi yeşildi ama orada da sadece atkestaneleri, akasyalar, hanımelleri, mor salkımlar ve kadife çiçekleri vardı. Gül yoktu.
HTHayat yazarı Lemi Özgen, şair Sezai Karakoç’un Mona Roza’ya olan aşkını anlattı.
Yazının devamını okumak için tıklayın.