Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar ‘Hepimiz biraz kontrol hastasıyız’ , Alihan Mestci yazıları, Alihan Mestci yazdı, Alihan Mestci HT Pazar

        Alihan MESTCİ/ametci@haberturk.com

        İngiliz tasarım dergisi Icon’un editör yardımcısı Will Wiles bir mimarlık ve tasarım gazetecisi... Geçen yıl çıkan ilk romanı “Sakın Yere Bir Şey Dökme” ile en parlak başlangıç romanlarına verilen ‘Waterstones 11’ ve 35 yaş altı en iyi yazarların seçildiği ‘Betty Trask’ ödüllerini aldı. Türkçe’si geçen ay Koton Kitap’tan çıkan roman, yazlık, eğlenceli bir felaket hikâyesi... İsimsiz bir kahramanın isimsiz bir Doğu Avrupa şehrinde, üniversiteden eski arkadaşı Oskar’ın evine göz kulak olma macerası... Oskar, Doğu Avrupa’da yaşayan bir müzisyen. Karısından ayrılmaya Los Angeles’a gidince evdeki 2 kedisini, mobilyalarını ve özellikle yerdeki ahşap döşemelerini isimsiz kahramanımıza emanet eder. Oskar bir düzen delisidir, evin her köşesine uyarı notları bırakmıştır: “Yerdeki ahşap kaplamalara sakın bir şey dökülmesin; dökülürse hemen müdahale et ve beni muhakkak ara!” Kitap, okuru eğlendirmekle kalmıyor, sorularla yüzyüze bırakıyor: Siz de bir düzen hastası mısınız yoksa kimi yeri dağınık ama yaşayan bir evde mi hayatınızı sürdürmeyi tercih edersiniz? Yazar Will Wiles’la ilginç ilk romanını konuştuk.

        Bloglar çağında kitap yazdınız; hatta ikinci romanınızı da tamamladınız.

        Ne kadar tüketilmiş olursa olsun –kâğıt üstünde, Kindle’da, telefondan– insanların daima zamana yayarak keyfini çıkaracağı uzun hikâyelere açlık duyacağını düşünüyorum. Kısa ve hızlı web yazıları başka ihtiyaçları gideriyor.

        Romanın ilk sayfalarında, bir uçak yolculuğunu anlatırken “En güzel zamanlarda yaşıyoruz” diyorsunuz. Öyle mi düşünüyorsunuz?

        Ben değil, kahramanım öyle diyor ve daha hikâyenin başında bu şekilde saflığını gösteriyor. Fakat bir yönden bu doğru. Uçmayı başarmamız, dünyanın her yerine seyahat edebiliyor olmamız, değeri yeterince fark edilmemiş modern bir mucize. Ve böyle kıymetini bilmediğimiz, birkaç nesil önce olsa ciddi anlamda gıpta edilecek daha bir sürü mucize var: Antibiyotikler, küresel iletişim, iç mekânlarda tuvalet, merkezi ısıtma...

        Kahramanımız, Oskar’ın düzen hastalığıyla boğuluyor bir bakıma. Bugünün insanının buhranı bu mudur?

        Romanım çatışan arzular üzerine... Kusursuz bir eve, ideal bir yaşam alanına sahip olma isteğimiz birçok açıdan kaygıdan uzak bir yaşam sürme arzumuzla çelişiyor. Birçok insanda görüldüğü gibi isimsiz kahramanımız da çok daha iyi bir ortama ideal bir eve sahip olsa daha iyi bir insan olacağına inanıyor. Sonunda işler bütünüyle tersine dönüyor. Ev mahvoluyor ve bu durum kahramanımızı çok daha kötü bir insan haline getiriyor.

        Ahşap yer kaplamalarını seçmenizin özel bir sebebi var mı?

        Çünkü son 10-20 yılda önemli bir statü sembolü haline geldi. Pahalı ve makbul. Fakat bir o kadar da gerekli ve her yeri kaplıyor. Anlatıcı görmezden gelemiyor.

        Kusursuz evin iç sıkıntısı

        Neden böyle bir konu seçtiniz? Okurlarınıza ne anlatmak istiyorsunuz?

        Mesleğim gereği çok fazla dekorasyon dergisi okuyorum ve bu dergilerin daima ev konusunda pozitif bir yaklaşımı var. Ben kusursuz eve ters taraftan bakmak, altta yatan iç sıkıntısına, çelişki ve aldatmacaya değinmek istedim. Düzenli olmak kontrol duygusuyla bağlantılı... Oskar’ın evinde düzen istemesi, onun sadece kendi yaşam alanında değil, etrafındaki insanlar üzerinde de kontrol sahibi olmak istediğini gösteriyor. Ve sürekli onun bıraktığı notları bulan kahramanımız bir bakıma Oskar’ın oyuncağı haline geliyor, evcil hayvana benziyor adeta. Oysa bazı yönlerden Oskar’ın kedileri çok daha özgür.

        Sizce saplantılı derecede düzenli olmak neyden kaynaklanıyor?

        İnsanın kendi hayatının kontrolünü elinde tutmak istemesi gayet doğal bir şey. Sorun, Oskar’ın yaptığı gibi, o kontrol, etrafınızdakilerin yaşamlarını etkilemeye başladığı noktada ortaya çıkıyor. Oskar dünyayla başedemeyen biri, hikâyedeki kusursuz huzur ve düzen adasını yaratmasının nedeni de bu.

        Peki siz kitapta tarif ettiğiniz “düzene teslim olan insanları” eleştiriyor musunuz?

        Hepimizin içinde farklı derecelerde biraz Oskar, biraz kontrol hastalığı olduğunu düşünüyorum. Bunu anlayışla karşılıyorum. Ancak Oskar açıkça bu kusursuzluk arzusunu uç noktalara taşımanın tehlikesini gösteriyor. Buna eleştiri değil de uyarı desek daha iyi olur.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ