Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Yeni çocuğun sanal Survivor’ı , Kürşat Oğuz, Sanal Survivor, Kürşat Oğuz Haberleri

        Kürşat OĞUZ/koguz@haberturk.com

        8 yaşındaki oğlunuz size gelip, “Bana 20 lira lazım” deyince haliyle meraklanırsınız. Sebebini “Kitap alıcam” diye açıklayınca rahatlar hatta gururlanırsınız. Kitabın adını duyunca soru işaretleri yanıp sönmeye başlar: Minecraft Oyuncunun El Kitabı. Ali, dünyada tescilli ama Türkiye’de henüz adı konmamış bir çılgınlığın küçük aktörlerinden biri; “Minecraft” adlı bilgisayar oyununun fanlarından. Almak istediği kitap Doğan Egmont tarafından çevrildi ve sıkı durun; neredeyse Türkiye’nin en çok satan çocuk kitabı. 80 bin basıldı ve 7 ayda tükendi. Minecraft oynayanlar tecrübelerini anlatıyor ve oyun hakkında tüyolar veriliyor sadece.

        İlk zamanlar endişeye kapılan Ali’nin annesi, “Şimdi biliyorum ki iki çocuğun bir araya geldiği her yerde, her doğum günü partisinde, her plaj ve serviste bu oyun oynanıyor. Oynamasalar da bahsediyorlar, kitabını okuyorlar” diyor. Üstelik arkadaşlarıyla aralarında çoktan sizin anlayamayacağınız yeni bir dil oluşturmuşlar: Minecraft’ca. 6 yaşındaki oğlu Çınar da bu oyunun fanı olan Teknoloji Editörü Erdal Kaplanseren furyayı şöyle anlatıyor: “Son dönemin çılgınlığı. Konsol, bilgisayar ve mobil cihazlarda epeyce mesai harcanıyor.”

        LEGO GİBİ BİLGİSAYAR OYUNU

        5 yaşında program yapmaya başlayan, ilk yazılımını 8’inde hazırlayan 35 yaşındaki İsveçli oyun tasarımcısı Markus Persson tarafından 2009 Mayıs’ında, sadece bir haftada geliştirilen Minecraft, son 24 saate 16.447, şu ana kadarsa 100 milyondan fazla kopya ile en çok kullanılan bilgisayar oyunları listesinin başında. Hiç reklamı yapılmadı. Sadece oyuncu forumlarında konuşularak yayılan oyun, küplerle çeşitli tasarımlar yapma imkânı tanıyor. Günümüzün teknoloji yoğun oyunlarıyla kıyaslandığında son derece iptidai bir görüntüsü var. Zaten çocuklar tarafından bu kadar sevilmesinin temel sebeplerinden biri bu: Basitlik. Üst üste eklenerek koca bir dünya yaratabileceğiniz Legolar’ın bilgisayar oyunu versiyonu sanki Minecraft. Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç da, “Oyunu asıl ilginç kılan şey, Lego gibi, dünyanın her parçasının (her bir blok) serbestçe kullanılabiliyor olması” diyor.

        İkinci anahtar kelime bu: Özgürlük. Minecraft, oluşturulabilecek şeylerin sınırının olmadığı bir dünyanın kapılarını açıyor çocuklara. Oyuna yön verebilmek, kendi kararlarınla sonsuz fikirler üretebilmek, istersen vahşi bir köpeğe kemik verip onunla arkadaş olmak gerçekten farklı bir deneyim. Minecraft’ın bir çılgınlığa dönüştüğünü söyleyen Türkiye Dijital Oyunlar Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Füsun Nebil de, bunu “Çocukların kendi hayallerine uygun dünyalar kurmaları”na bağlıyor: “Minecraft’ın en önemli özelliği, başkasının değil çocuğun kurguladığı bir oyun olması. Çocuk bir dünya kuruyor, mücadele ediyor ve bunu gerçekleştirmekten mutlu olduğu için de oyun çılgınlık durumunda...”

        Bu özgürlük, doğal olarak Yaratıcılık’ı da geliştiriyor. Minecraft’ta yapabileceğiniz şeylerin tek sınırı hayal gücünüz. İsterseniz kaleler, köprüler inşa edebilir ya da hedeflerinizi büyük tutup kendinize Uzakdoğu tapınakları ya da Eyfel Kulesi yapabilirsiniz. Volkanlar ya da metro sistemi Minecraft’ın sunduğu sınırsız olanaklardan birkaçı. Kaplanseren’e göre çocukların bu oyuna ilgisinin nedeni, pek çok konuda yaratıcılığı tetiklemesi. Uzman Pedagog Adem Güneş de “Minecraft çocuklarda kreatif düşünmeyi artıran üç boyutlu dijital bir yapboz oyunundan farklı bir şey değil” diyor.

        Gerçek, dördüncü anahtar kelime. Minecraft pek çok açıdan gerçek hayata benziyor. Ucu açık, yaşadıkça göreceğiniz bir dünya bu. Oyunda yapmanız gereken belli görevler, belli haritalar ve önceden belirli kurallar yok. Bu kuralsızlık da çocukları çekiyor kendine. Görevlerin olmayışı oyunu elbette kolay hale getirmiyor. Yapmak istediğiniz şeyler için gerekli malzemeleri bulmanız, bu süreçte karşınıza çıkacak yaratıkları ölmeden atlatmanız, hedefinizi gerçekleştirmek için gereken sabrı göstermeniz gerekiyor.

        Burada en önemli noktaya geliyoruz. Minecraft aslında, modern dünyanın vahşi rekabet cangılında bize baştan beri öğretilen şeyi anlatıyor: Hayatta kalacaksın! Özetle, bir tür Survivor bu. E. Zinnur Kılıç şöyle diyor: “Oyun, bir hayatta kalma oyunu gibi oynanabiliyor. Bu açıdan Survivor’a benziyor çünkü oyuncu kendi dünyasını kurmaya tek başına ve araç gereçsiz başlıyor. Sanal dünyada hayatta kalma mücadelesi veriyor. Kendisi araç gereç geliştiriyor ve kendi istediği biçimde dünyayı kuruyor.” Minecraft’ta açlıktan ölmemek için tarım yaparak karpuz üretiyor, olta ile balık tutuyor ya da hayvanları yakalayıp et pişirebiliyorsunuz. Ayrıca hayatta kalmak için zombiler, iskeletler, örümcekler gibi pek çok yaratıktan kaçınmanız da gerekiyor. Tavuk, inek, domuz gibi hayvanlar, siz saldırmadan saldırmayan kurtlar da var oyunda. Yine de Kılıç, Minecraft’ın Survivor’a benzediği için popüler olduğunu düşünmüyor: “Bu oyunda tepeden inme bir amaç, puan ve ödül sistemi yok. Her oyuncu amacını kendi oluşturabiliyor. Bu açıdan bakıldığında birçok oyuna göre yaratıcılığa daha çok yer veriyor. Üretim ve keşif, çocuğun kendi ödülü haline geliyor.”

        RİSKLER: BAĞIMLILIK VE YABANCILAR

        Minecraft’ın sadece 5 yılda 100 milyon kullanıcıyı geçmesinin arkasında başka sebepler de var. Oyunun pek çok farklı platformdan erişilebilir olması kullanıcı profilini genişletiyor. PC versiyonunun yanı sıra Playstation, Xbox 360, iOS ve Android sürümlü Pocket Edition’ı sayesinde çok sayıda insana ulaşıyor Minecraft. Basit grafikleri ve yapısı nedeniyle pahalı ve kuvvetli bilgisayarlara ihtiyaç duymuyor. İnternet üzerinden çoklu oynanabilen Minecraft, interaktif bir haritada diğer oyuncularla ortak çalışma ya da isteğe bağlı olarak rekabete girme imkânı da veriyor. Örneğin, kendi ‘Açlık Oyunları’ arenanızı hazırlamanız ve diğer oyuncularla kıyasıya yarışmanız da mümkün.

        Minecraft’ın online oyun olması riskler de taşıyor tabii. Çocukların çok oyunculu ve interaktif ortamda bulunması, sürekli yabancılarla iletişimde olmaları anlamına geliyor. Oyun özellikle çocuk odaklı olmadığı için, Minecraft ile alakalı videolar ve forumlarda bulunacak içeriklerin bazıları da yaşa uygun olmayabilir. Adem Güneş, çözüm olarak şunu öneriyor: “Ebeveynlerle birlikte oynanmasında fayda var. Çocuk tek başına ise offline olarak oynamalı.”

        Aslında “şiddet içermediği için” ebeveynlerin daha çok göz yumduğu bir oyun Minecraft. Oyunda her ne kadar zombiler bulunsa da bu karakterler oyuncunun hayatta kalma becerisini artırmak ve problem çözme yeteneğini geliştirmek için tasarlanmış. Kılıç, “Oyundaki figürler (canavarlar, hayvanlar vs.) korkunç değil, normal bloklardan çok farklı değiller. Pasif, oyuncu tarafından kullanılmayı bekleyen varlıklar gibi görünüyor. Diğer oyunlarda görülebilen korku, şiddet, cinsellik ve benzeri temaların olmaması da oyunu nispeten güvenli kılıyor” diye vurguluyor. Ancak her şey bu kadar güllük gülistanlık değil. Pek çok diğer oyunda olduğu gibi, “bağımlılık” diye bir mesele var. Hatta Kılıç, Minecraft’ın bağımlılık riskinin daha yüksek olabileceği görüşünde: “Zira her platformda (iPad vs.) mevcut ve oyunda birbirinin üstüne gelişen yeni nesneler oluşturmak kolay. Her aşamanın bir sonrakini mümkün kıldığı bir oyun olması, oyuncuyu daha fazla içine çekiyor.”

        Minecraft söz konusu olduğunda durumu daha ciddi görenler de var. Güneş’e göre diğer oyunlarda şiddet içeriğinin çok belirgin olmasına rağmen Minecraft’ın sade ve düzeyli bir oyun olması bir yanılgı yaratıyor: “İçerik olarak zararsız olan bu oyunun en büyük zararı, çok çabuk bağımlılık kazandırması. Oyun 13 yaş sonrası için uygun olduğu halde, daha küçük yaştaki çocukların da oynayabileceği bir basitlikte olması ebeveynleri yanıltıyor. Birçok çocuk Minecraft yüzünden okul ve eğitiminden uzak kalıyor.” Güneş, son dönemde sanal bağımlılık nedeniyle pedagojik danışmanlığa gelenlerin çoğunluğunun Minecraft oyun bağımlısı olan çocuklar olduğunu vurguluyor.

        ‘Zekâya büyük katkısı var’

        Bu eleştirilere karşın Minecraft, çıkış yaptığı 2009’dan bu yana hızlı büyümesiyle herkesi etkiledi. 2010’da “En İyi Bağımsız Proje” ödülü, 2011’de “Oyun Geliştiricileri Konferansı”nda beş ayrı ödül almaya hak kazandı. 2012’de “Golden Joystick Ödülleri”nde “En İyi İndirilebilir Oyun” seçildi. “Ödüllerden bana ne” diyenlere, Minecraft’ın akademik dünyadan aldığı övgüleri hatırlatıyor Güneş: Dünyanın en saygın üniversitesi MIT profesörü Eric Klopfer, Minecraft ile ilgili yaptığı çalışmalarda bu oyunun diğer bilgisayar oyunlarından farklı olduğunu, “Çocukların uzamsal zekâsına katkıda bulunduğunu” açıkladı. Bunun yanı sıra Stockholm’de ortaokul çocuklarına (13 yaş sonrası) bu oyunu öğrenmeleri tavsiye ediliyor. Minecraft sayesinde çocuklarda çevre bilinci, şehir planlaması, kendi tercihlerini yapabilme becerisinin geliştiği vurgulanıyor. Ayrıca birçok ülkede eğitimde kullanılıyor, dil öğrenmek için tavsiye ediliyor Minecraft.

        Diyelim hiçbir faydası yok ama sizin çocuğunuz da bu oyunu elinden düşürmeyenlerden; ne yapardınız? Elinden alıp kızar mıydınız? Evetse, bir de tersini düşünelim. Biri sizin elinizden cep telefonunuzu, iPad’inizi alıp, Twitter ve Facebook’unuzu kapatsa nasıl hissederdiniz? Çocukları oynadıkları bilgisayar oyunları üzerinden anlamaya çalışan Sanat Terapisti Mada Ustaömeroğlu, “Çocuk hayatında modelleme yapar, sizi örnek alır. Siz sabahtan akşama Facebook ve Twitter’la uğraşıp sonra ona ‘Niye arkadaşın yok’ derseniz olmaz” diyor. Ona göre hiçbir çocuk durup dururken bir oyunu oynamaz; oynadığı oyunda mutlaka bir ihtiyacını gideriyordur, bir duygusunu ifade ediyordur: “Bizim zamanımız bu kadar acımasız değildi, şimdi çocuklar daha güçlü olmak zorunda. Onun için minik çocuklar oyunlarda savaşçı oluyor. Evde hayvanı yoksa Minecraft’ta kedisi oluyor. Hamurla oynamıyor, doğada koşmuyorsa Minecraft’ın sınırsız alanında dolaşıyor, ‘özgürce!’ Çocuğunuz o oyunla size bir şey anlatmak istiyor. Bu çocukların en büyük sıkıntısı bu: Hayatta kalmaya çalışıyorlar...”

        Bu yüzden arada ellerinden tutun bari.

        (SEDA YILMAZ’ın katkılarıyla.)

        NEDEN MINECRAFT?

        Ali ( 8 yaşında): İlk günden beri çok eğleniyorum. Oyunda bir adan var; dağlar, ağaçlar, madenler, şelaleler, bulutlar, güneş, ay ve yıldızlar var. Bir de gece çıkan canavarlar: Zombi, iskelet, örümcek ve patlayan adam. Enginar ve karpuz tohumları topluyorum. Tarlaya ekiyorum, suluyorum, büyüyorlar. Gece de büyümelerini istersen etraflarına meşaleler dikiyorsun. Ev yapmak gerekiyor. Malzemeleri doğadan buluyorsun. Zümrüt bulursam köylülerle değiş tokuş edip ihtiyacım olan şeyleri alıyorum. Atı samanla ya da kediyi balıkla kandırıp eve götürebiliyorum. İnternete bağlanabilirsem kuzenime haber veriyorum birlikte oynuyoruz, ayrı yerlerde de olsak görüşmüş gibi oluyoruz.

        Kerem (10 yaşında): Günde 3-4 saat oynadığım oluyor. En çok arkadaşlarımla yardımlaşarak hayatta kalmaya çalışma ve birlikte yeni şeyler yaratma kısmını seviyorum. Bir şey deneyip ölünce farklı açılardan düşünmeyi, hammaddelerden karmaşık aletler üretmeyi öğreniyorum.

        Suzan (14 yaşında): En çok hoşuna giden doğada hayatta kalmak için uğraşmak. Oyunda istediğimiz her şeyi denemekte ve yapmakta özgürüz.

        UZMAN PEDAGOG ADEM GÜNEŞ VAKALARI ANLATIYOR

        ‘Mimar olsun diye sürekli Minecraft oynatmışlar’

        “7 yaşındaki bir erkek çocuğu, Minecraft oyunundan kalkamadığı için altını ıslatma alışkanlığı kazanmıştı. Çocuğu oyundan uzaklaştırınca sorun çözüldü. Yine 8 yaşında bir kız çocuğu uyku bozukluğu nedeniyle geldi. Anne-babanın kızlarının mimar olmasını istedikleri için sınırsız bir Minecraft oyunu oynattıklarını gördük. Minecraft’ın mimar olmak isteyen çocuklara alternatif düşünme yöntemi kazandırdığını öğrenmişlerdi. Çocuk oyundan uzaklaşınca 6 haftada uykuları düzeldi. Dürtü Kontrol Bozukluğu nedeniyle görüştüğümüz 14 yaşındaki bir başka çocuk da Minecraft oyununun tesirini gerçek yaşamda üzerinden atamadığı için, elleri ayakları kıpır kıpır, hiperaktif bir çocuk edasıyla okulda sorun yaşamaya başlamıştı. Sınıfta oturamayan, her an yürüme ihtiyacı duyan, eve gitmek için acele eden bu çocuk da kendi oluşturduğu Minecraft sanal dünyasına bir an evvel girebilmek ve orada istediği gibi bir yaşamda kendini var etmek için gerçek yaşamdan kaçmaya çalışıyordu. Anne babası ile iletişimi zayıf çocukların çabuk bağımlılık kazandığı bu oyun, ölçülü kullanılırsa gelişime katkı sağlar. Aksi takdirde, atılan taş ürkütülen kurbağalara değmez.”

        Zorlayıcı, yaratıcı, macera...

        Çok çeşitli madenleri, iklimleri ve boyutları olan oyunun tam sürümünde şu deneyimler var:

        Survival (Hayatta Kalma) Modu: Oyuncu elindeki malzemelerle eşyalar geliştirebilir, hayatta kalma mücadelesi vererek yaratıklarla savaşabilir.

        Hardcore (Zorlayıcı) Mod: Hayatta Kalma ile aynı kurallar geçerli fakat öldüğünüz takdirde o ana kadar yaptığınız tüm dünya yok olur ve baştan başlarsınız.

        Creative (Yaratıcı) Mod: Oyundaki her malzemeyi kullandığınız, hayatta kalma modu gibi açlık ve can gibi sınırlamaları olmayan, istenilen her şeyi inşa etmeye yarayan mod.

        Adventure (Macera) Modu: Can ve açlık sınırları olan bu oyunda belli bloklar sadece belli malzemelerle kazınabilir, amacı macera yaşanmasıdır.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ