Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Bu filmde her şey ‘Olur Olur’, Olur Olur filmi, Olur Olur Alper Kul, Olur Olur Aylin Kontente, Olur Olur Ayça Varlıer, Heja Bozyel haberleri

        Heja BOZYEL/heja@htgazete.com.tr

        Olur Olur” filminin çekimleri tamamlandı. Alper Kul ve Ali Kobanbay tarafından senaryosu kaleme alınan filmde, Aytekin Ataş’a ait müzikler ön planda. Şinasi Yurtsever, Onur Buldu, Taner Ergör’ün yanı sıra Ciguli, Ümit Besen, Keremcem ve Aydın da filmin oyuncu kadrosunda yer alıyor. Kerem Çakıroğlu’nun yönettiği filmle ilgili viral videolar internette dönmeye başladı bile. Vizyona girmesini dört gözle beklediğimiz bol müzikli bu aksiyon komedi filmini, gerçek hayatta da arkadaş oyuncuları Alper Kul, eşi Aylin Kontente ve Ayça Varlıer’den dinledik.

        Alper Kul: Her kesime hitap edecek film var

        Böyle kalmayı nasıl başarıyorsunuz? Sizinle ilgili söylenen en güzel şeylerden biri, içtenliğinizi hiç kaybetmiyor olmanız...

        Bu aileden gelen eğitimle alakalı galiba. Herkes gibiyim, aileden gördüğüm terbiyeyi devam ettirmeye çalışıyorum. Böyle bir evlat da yetiştirmeye çalışacağım.

        ■ Çocuğunuzun ileride oyuncu olmasını ya da eğlence sektöründe olmasını ister misiniz?

        Çok kabul gören, saygı duyulan bir iş değil. Ne kadar öyle görülmese de Türkiye’de oyunculuk zor bir meslek. Belli bir rutini yok. Gecesigündüzü, belli bir şehri, sürekliliği yok. O yüzden zor ve biraz yıpratıcı. Ama çocuğum hangi mesleği isterse tabii ki destek olurum. Özünde mutlu olsun yeter ki.

        ■ Olur Olur’un hikâyesi nasıl ortaya çıktı?

        Ali Kobanbay benim en yakın arkadaşım. Onunla sürekli hikâyeler yazıyoruz zaten. Bu hikâyelerin bazılarını toplayıp bir film yapalım fikri oluştu. Başladık, bitirdik. Bitirdiğimizi sandığımızın üstünden 52 revizyon daha yaptık. Müzikli bir film. Aytekin Ataş yaptı müzikleri.

        ■ Sizin oynadığınız karakteri anlatabilir misiniz?

        Benim karakterim Ali, hayatta çok başarılı olamamış, saf bir oğlan. İlkokul zamanlarından kalma bir platonik aşkı var. Yıllarca onun peşinden koşup durmuş. Besteleri var. Âşık olduğu kız İngilizce müzik dinliyor diye özünden çok farklı şarkılar yapıyor. Şinasi Yurtsever ve Onur Bulduk’un oynadığı karakterler hayat koçu. Bilimsel olduklarını iddia ettikleri ama hiç bilimsel olmayan teknikler uyguluyorlar. İnsanları kobay gibi kullanıyorlar. Ali’yi de bir kobay faresi gibi alıp, karışımlar içirip egzersizler yaptırıyorlar ve her şey değişiyor. Ama nihayetinde mutluluğa kavuşuyoruz. Filmin sonunda karakterimiz kendisi olunca engeller önünden kalkıyor.

        Filmde Keremcem, Ciguli gibi isimler de varmış...

        Aydın, Ciguli, Ümit Besen, Keremcem var. bize şarkılarıyla destek oldular. Ciguli’yle Güldür Güldür zamanı tanışmıştık. Çok beğendiğim, sevdiğim bir sanatçı. Keremcem arkadaşım zaten. Ümit Bey zaten filmde olmalıydı. Aydın konuk oyuncu olarak yardımcı olmak için geldi.

        İşin hem arka tarafında hem de kamera önünde olmak sizi güvende mi hissettiriyor?

        Yoruyor. Oyuncu kadromuz gerçekten çok kuvvetli. Türkiye’nin beğendiği komedi oyuncuları ile çalışıyoruz. Zaten hemen hemen hepsi benim yakın arkadaşım. Film de ortak bir çalışma gibi çıktı. Kolay çalıştık. Başka bir metinde bu kadar iyi bir kaliteyi bir araya getiremezdik. Yazarken hem her karakteri hem de her işi yapacak kişiyi düşünerek yazdık. Yazarken resmi hayal edebiliyorsun. Böyle bir avantajımız oldu.

        Türk seyircisi komedide daha seçici olmaya başladı mı sizce?

        Yoksa hâlâ bel altı espriler mi tercihe diliyor? İzleyici portföyü o kadar geniş ki... 75 milyonluk bir ülkeyiz... Her kesime hitap edilecek film üretiliyor artık.

        “Film mutlu sonla bitiyor” dediniz, siz mutlu sonlara inanıyor musunuz?

        Yüzde yüz inanıyorum.

        Aylin Kontente: İyi ki 38 yıl seni beklemişim

        ■ Eşinizle aynı sette olmak nasıl?

        Güzel. Alper’le huzurlu bir ilişkimiz var. Tartışmalarımız, fikir ayrılıklarımız hararetli geçmez. Oturur konuşuruz. Dolayısıyla saatlerce aynı sette, aynı işte olmak problem yaratmıyor. En azından sette onu görebildim. Filme bir desteğim de olsun istemiştim. Baştan beri “Didem karakterinde oynasan ne güzel olur” diyordu ben de “Tamam” dedim. Oyuncu için iç gıcıklayıcı küçük bir rol. Amacım orada olmak, ona destek olmaktı.

        ■ Bu sektördeki ilişkiler güzel yürümüyor. Siz nasıl koruyorsunuz ilişkinizi? (Tahtaya vuruyorum)

        Aynı sektörde olmak daha zor oluyor doğru ama farklı sektörde olsanız da sizi anlamayan, iş saatleri size uymayan biriyle olmanın da ayrı zorlukları var. Bu ilişkinin başarı kısmı ilişkiyle alakalı değil. Onun Alper benim de Aylin olmamla alakalı bir durum. Biz birbirimize çok hoşgörülüyüz. Bir ilişkinin bence en önemli sırrı kendi alanlarını korumak. Kendimi en huzurlu hissettiğim, doğal olabildiğim ilişki bu oldu. Alper de “İyi ki 38 yıl seni beklemişim” diyor. Böyle bir şeyi bir adamdan duymak çok güzel. Kimse kimsenin alanına çok fazla müdahale edip sınırlamalar koymuyor bizde. Sır bu galiba. Bir de Alper hep olduğu gibiydi. İlk tanıştığımızdan günden bugüne dek aynı doğallıkta kaldı. Bu huzur çocuğa da yansıyor. Herkese böylesi nasip olsun. Bir de böyle biriyle karşılaştığın zaman o farkındalıkta olmak, bunu anlayabilmek de önemli. Bazen karşılaşırsın, doğru zaman olmaz. Tekamül işte!

        Anne olmak sizi nasıl değiştirdi?

        Yeni yeni kendime geliyorum. Ancak hormonlar yerine oturdu. Oğlan 10 aylık oldu. Eskiden de çocuk severdim ama her çocuğu seven biri değildim. Her gün yeni bir şeye şaşırıyorum, yeni bir şey keşfediyorum. En önemlisi sabır. Anne sabrı diye bir şey varmış gerçekten. Şu dünyadaki en güzel şey.

        Ayça Varlıer: Arkadaşlarımla iş yaptığım için şanslıyım

        ■ Filme nasıl dahil oldunuz?

        Alper arkadaşım. Telefon açtığında zaten bir film senaryosu yazdığını biliyordum. Taner Ergör benim çok yakın arkadaşım, yıllardır onunla evrene mesajlar yollarız birlikte bir komedi filminde, bir sit-com’da oynamak için. En yakınımızdaki arkadaşımız bunu teklif etti. Alper’in aklına giren de karısı Aylin olmuş. Böyle dahil oldum.

        ■ Karakterinizden bahseder misiniz?

        Başı sonu çok belli olmayan bir tipleme aslında. Alper’in oynadığı Ali’nin yıllardır âşık olduğu, ulaşamadığı kadın, Azra. Taner de Ferhat karakterini oynuyor. O da Ali’nin hep olmak istediği ama olamadığı, gıcık olduğu bir adam. Bir şekilde karşılaşıyoruz ve hikâye öyle başlıyor. Ben ve Taner biraz kötücül bir ikiliyiz. Ali’nin zavallılığından besleniyoruz. Ama tabii tamamen komedi hepsi.

        Platonik aşka ya da ilk görüşte aşka inanıyor musunuz?

        Hepimiz platonik aşk yaşadık. “İlk görüşte aşk olmaz” diyordum ama oluyormuş. Eros beni vurdu.

        ■ Aşkın sonsuz olabileceğine inanıyor musunuz?

        Aşk ilk günkü gibi kalmayabilir ama bireyler de ilk günkü gibi yaşamıyor. Ben ve âşık olduğum insan birlikte kendimizi geliştirerek, aynı sayfada ilerlersek neden sonsuz olmasın? Zaman ilerliyor, bizim de ilerlememiz lazım. Aşk boyut değiştirir ama sonsuz olur.

        ■ Bir ilişkiyi devam ettirmek için en kadar ödün verebilirsiniz?

        Ödün vermek değil de “Emek harcamak” diyelim. Ödün verdiğim ilişkilerde sonu biliyorum. Emek daha doğru.

        ■ Bu kadar yakın arkadaşlarınızla çalışınca kamera arkasındakiler zorlandı mı?

        Onlar için çok daha keyifli. Bir kere Alper ve Ali’nin yazdığı senaryoda çok ince çok komik espriler var. Bence türünün ilk örneği olacak. Bir kere içinde müzik var. Alper’in besteleri var. Alper çok çalıştı. Aylar öncesinden Aytekin’le stüdyoya girdiler, ciddi anlamda profesyonelce çalıştılar. Bunu bir filme entegre etmek de kolay olmasa gerek. Bir tek “Neredesin Firuze” filminde böyle bir örnek vardı ve o da çok güzeldi. Şimdi benzetmek gibi olmasın ama onun gibi 7’den 70’e herkese hitap edecek bir komedi filmi olduğunu görebiliyorum. Çok şanslıyım ki arkadaşlarımla birlikte iş yapıyorum.

        ■ Siz filmde şarkı söylediniz mi?

        Çok az, 15 saniyelik bir bölüm var.

        ■ Müzikle ilgili yeni bir çalışmanız var mı?

        Yaptığım albüm beni bir 2 sene daha götürür. Ana akıma uygun bir pop albümü yapmadığım için bu albüme daha 3-4 klip çekilir. Twitter’a baktığım zaman “Kumdan Kale” şarkısı için çok güzel yorumlar geliyor her gün. O yüzden de bu albümü daha çok insanla paylaşmayı istiyorum. Kitleyi genişletmek için ne gerekiyorsa yapacağım. Daha bu albümü tanımadık ki! Hayalim bundan 5 sene sonra sadece kendi bestelerimi yapmak, konserler vermek. Büyük kitlelere ulaşmak.

        ■ 5 sene sonra müzisyen olarak mı hatırlanmak istiyorsunuz oyuncu olarak mı?

        İkisi de. Ben birinden biri değilim ki. İkisiyim. İkisinin de eğitimini aldım. 10 senedir müzik yapıyorum aslında. Türkiye’ye geldiğim ilk günden beri ikisini de bırakmadım. Albüm sayesinde insanlar müzik yaptığımı öğrendi.

        ■ Neden Türkiye’ye döndünüz?Hem oyuncu hem de müzisyen olarak yaptığınız işe daha çok değer verilecek bir ülkede yaşamak varken...

        11 Eylül olayından sonra çalışma vizem verilmedi, dönmek zorunda kaldım. Ya illegal yollarla kalacaktım ya dönecektim. İyi ki de dönmüşüm. Her şeyi kapatıp gitmeyi düşündüğüm oldu tabii ki. Orada da menajerim vardı ve iş arıyordum.

        ■ Şimdi mutlu musunuz?

        Mutluyum ama olmak istediğim yerde olmadığımı biliyorum. Çok güzel işler yaptığımı düşünüyorum. Hep istediğim projeler içinde oldum. Bundan sonra da hayallerim var.

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ