Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Hipster’ın stil rehberi, Selin Özavcı, geçen hafta başladığı ‘hipster’ rehberinde, stil kısmına giriş yapıyor

        Selin ÖZAVCI / HT PAZAR

        Hipster: “Giyim stilinin ana hatlarını 60’lı yılların elbiseleri, daracık jean pantolonlar, ikonik ve mesaj içeren tişörtler, çılgın aksesuvarlar, ekoseli gömlekler, renkli bereler, kalın kemik çerçeveli gözlükler, bez çantalar oluşturur...”

        Popüler online sözlük Urban Dictionary’den aldığımız bu tanım; geçen hafta başladığımız ‘hipster’ rehberinde, stil kısmına giriş yapmamıza imkân veriyor...

        TAMAMEN STİL MESELESI...

        Giyim konusunda ‘zevkler-renkler’ tartışmasını bir kenara bırakıp hipster stilini keşfedeceğimiz bir andayız. Zira hipster olmanın en birinci şartı ‘dress code’a yani giyim kuşam kurallarına harfiyen uymak. Kadıköy, Galata ve Çukurcuma’daki ikinci el kıyafet mağazaları, bu semtlerde alıp başını giden dükkân kiralarına rağmen hâlâ ayakta kalabiliyorsa, başarının büyük kısmı ikinci el giysilere olan bağlarıyla ünlü hipster’lara mal edilebilir. Moda dünyasının dönüp dolaşıp ısıtıp ısıtıp sunduğu retro temalarla 80’ler ve 90’ların ikon stilleri, hipster’lık müessesesi ile uzun süre daha gider gibi... Anne hatta “anneanne” gardıroplarını talan etmek, ikinci el butiklerin altını üstüne getirmek, bir hipster hafta sonu aktivitesi olarak düşünülmeli. Hani üzerinden çok zaman geçmiş olsa da, eski fotoğraflarda görünce morardığımız, neredeyse göğüs kafesine kadar yükselen pantolonlar, püsküllü tişörtler (evet, üzerinde mümkünse Mickey Mouse olanlar daha makbul), 90’ları depresyonda geçirmemize neden olan grunge akımının (son düğmesine kadar boğazda iliklenmesi şart) ekoseli oduncu gömleklerinin yanı sıra hayata dair mesajlar içeren tişörtler, bacaklar değil de kollar girecekmiş kadar dar jean pantolonlar ve yaz aylarında hafiflikleriyle tercih sebebi olan ama ne yazık ki hipster’lara kaptırdığımız bez çantalar, (bundan böyle onların ismi ‘tote bag’) olabildiğince ‘enteresan’ aksesuvarlar... Son olarak, yine bir çocukluk anısı olarak kalmasını dilediğimiz; modeli-stili nedir hiç bilmeden kullandığımız o klasik Casio kol saati... Bütün bunlar ve varyasyonları gardıropta yoksa hipster’lığı bir kere daha düşünün!

        GÖZLÜKTEN ÇORABINA KADAR HIPSTER

        Lise 2. sınıfa kadar gözlük kullanan biri olarak camları güneş ışığında morlaşan, metal çerçeveli gözlüklerimden çok çektim. Kalın, kemik olarak adlandırılan gözlükleri ilk dedemde görmüştüm. Sonra optiklerde, metal çerçevelerin yerini bu kemik modeller alınca pek sevindiğimi tahmin edersiniz... Hikâyeme devam edebilmek isterdim ama hâlâ kontak lensten arta kalan zamanlarda kullandığım kemik çerçeveli gözlüğümü de hipster’lara kaptıranlardanım. Bir pantolon bir tişörtle sokağa çıkmanın utanç verici sayıldığı günümüz stil kuralları zaten yıpratıcı, bari kemik çerçeveli gözlükler bizim gibi gözü bozuklara kalsaydı. Stili pantolon ve tişörtten ibaret insanlar için çorap çekmecesinden bir çift seçmek bile endişe hali yaratıyor artık...

        TREND KARMAŞASI

        Çalışırken sosyalleşmek, insan görmek için dizüstü bilgisayarını alıp bir mekâna gitmek, ev-ofis sisteminde çalışanlar için günlük rutinin bir parçası. Serbest çalışanların elinde kahvesi, önünde bilgisayarı çalışması tam da çapulculuktan çıkıp bir tür çalışma sistemi olarak kabul edilmişken, retroya gönülden bağlı hipster’ların ettiği... Yazıyla işi olan ve yaşı tutan herkes, bir dönem daktilo kullandı, ama Instagram filtreleri olmadan günü geçmeyen hipster arkadaşım, kafeye giderken yanında daktilo taşıma trendine gel, sen uyma... Bir not: “Hipster’lık da ne; 3-5 kişinin takip ettiği bir akım” diye yargıda bulunmadan önce Underwood markasının ürettiği harici klavye, ‘iPad – daktilo’ya bir kere daha göz atın lütfen!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ