Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam Boş ders yazıları, Boş Ders haberturk, Işıl Cinmen'le Boş Ders, Işıl Cinmen Boş Ders

        icinmen@haberturk.com

        HABERTURK.COM

        “Burada terör var, evlilik terörü.

        Baskı, yıldırma, şiddet demekmiş Wikipedia’ya göre terör.

        Bana göre Türkiye’de 25 yaşını geçmek demek.

        Sen açık bir yaraymışsın gibi, tüm sözlü/ nişanlı/ evli arkadaşlarının sana her fırsatta batikon sürüp yarayı kapamaya çalışması demek.

        Gerek teselli, gerek öğüt.

        İyiyim ben allah allaaaah dediğinde, gülümsemeleri demek ‘şefkatle’ ve anlatmaya devam etmeleri demek ‘O’nu görür görmez doğru kişi olduğunu anlayacağını.

        Gördüm kardeşim gördüm, anlamazlıktan geldim, var mı?

        İşime gelmedi, çift oynamak zor geldi, kısır geldi, o bahsettiğiniz hayatın hareket alanı bana biraz dar geldi. Bırakın olmayıversin bazılarının duvağı, teli, yemini.

        Kötü bir şey olduğundan değil.

        Onlarda iyi durmadığından.”

        Gözde Tezer’in yazdıklarını okumayı bitirdiğimde keyifle gülümsüyordum, ki telefon çalmaya başladı: Halam!

        -Merhaba hala...

        -Merhaba canım. Nesrin hanımların kızı Bıcırgül’ün düğünündeydim de aklıma sen geldin.

        -Serbest çağrışım engellenemez tabii.

        -İçimden geldi, inşallah sen de...

        Halama 32 kere, “Bir daha bu konuyu açma, kararıma saygı duy” dedim.

        Ama duyamıyor, duramıyor, kendini tutamıyor.

        Şimdi siz!

        Hala, amca, dayı, anne, baba, arkadaşımın annesi, annemin arkadaşı, yan apartmandan bana tip tip bakan komşu Gülizar teyze, bakkal Refik amca ve diğerleri...

        Yüz yüze konuşmaktan anlamıyorsanız, ilan ediyorum ülkeye:

        Bende evlenme geni yok!

        Yapamam, olmaz, o gelinlik üzerimde hayalinizdeki gibi durmaz.

        Bir daha “hadi darısı başına” diyen olursa, buğdaygillerden darıyla vuracağım kafasına.

        30’um artık.

        Seviyorum onu ama uyumsuz bir çiftiz biz.

        3 beden büyük geliyor.

        Ufalıyorum “30” deyince, yalan söylüyorum gibi hissediyorum.

        Çünkü büyümemek üzere büyüttüm ben kendimi, öyle olgunlaştırdım.

        Bazıları hiç genç olmamış gibidir ya, gençken nasıl bir insan olduğunu hayal edemezsiniz; diğer bazılarının da yaşlanınca nasıl olacağını göremezsiniz, büyümez işte onlar.

        Ve evlilik büyüklerin işidir; o “bazıları”nın değil.

        O bazıları, sizin becerdiklerinizi beceremeyebilir.

        Evi toplu tutmayı, her gün 8’de uyanmayı, parmaklarınızı yiyeceğiniz yemekler yapmayı, gömlekleri jilet gibi ütülemeyi, hesap makinesi gibi hatasız olmayı, alttan almayı, üstten bakmayı, dizini kırıp oturmayı, başkasına göre yaşamayı, iki kişilik olmayı becemez.

        O bazıları içinden geldiği gibi yaşamayı sever. Daha doğrusu ancak böyle yaşayabilir, sadece bunu bilir.

        O, magma tabakasına kadar düşüp, göklere kadar çıkmayı, hüngür foşur ağlayıp, katıla katıla gülmeyi, her 24 saati ilk ve son günüymüş gibi sömürmeyi, sıkılınca uçup başka dala konmayı, kimseye hesap vermemeyi bilir.

        Güneş doğarken sokaklarda yalınayak yürümeyi, sevdiği parça çalınca kimse yokmuş gibi ter ter tepinmeyi, en pahalı kıyafetini bakkala giderken giymeyi, anneannesinin değerli porselen tabaklarının içinde KFC but yemeyi, yatağına çapraz yatmayı ve yalnızca çok sevdiği şeylerin sorumluluğunu almayı sever.

        Dünü düne, yarını yarına bırakır.

        Yalnızca bugünü yanına alır.

        Tamamlanmak için diğer yarısını aramaz.

        Ruh ikizi de yoktur, zira onun ruhu bir tek onundur.

        Kendi başına iyidir. Matkapla duvar delecek gücü de vardır alimallah, rahatsız edeni yerin dibine sokacak cesareti de.

        Onlarca hayali vardır ama hiçbiri yerlerde sürünen uzun beyaz gelinlik rüyasına takılmaz; bir erkekle aynı eve tıkılıp bir yastıkta kocamak, kocarken var olan tüm sosyal ağlardan “kocişimle ben” temalı fotoğraflar yayınlamak değildir biri bile.

        Evlenmez onlar işte.

        Evlenemez.

        Evlenme geni yoktur o kızların içinde.

        Aynı yerde fazla duramaz, yuvanın dişi kuşu olamaz.

        O, “Bıcırgül neden evlendi” diye sormaz.

        Sormaz; ayıptır çünkü.

        Size de ayıp gelsin ona “Neden evlenmiyorsun?” diye sormak.

        Birileri de evlenmeden kalsın fena mı?

        Hadi rahat bırakın evlenmek istemeyen çocukları!

        İçinize yutun üstünüze vazife olmayan soruları.

        Hatta tebrik edin onları!

        Teröre inat özgür ve kendileri gibi kalabildikleri için, tek başlarına da mutlu olabildikleri için...

        Darısı başınıza!

        Boş Ders bitti, ciddi konulara dönüyoruz!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ