Kimilerine göre masum, kimilerine göre seksi... Türkiye’nin en güzel ve başarılı oyuncularından Yasemin Allen, suskunluğunu HT Magazin’den Ömür Sabuncuoğlu'na bozdu. ‘Çi’ dizisi için Londra’dan İstanbul’a dönen Allen, “İngilizce şarkılar yazmaya başladım. Caz söylemeyi çok seviyorum. İleride bir caz bar açmak istiyorum” diyor.
"CAZ BAR AÇMAK İSTİYORUM"
Uzun süredir İstanbul, Londra ve Los Angeles üçgeninde yaşıyor Yasemin Allen. Şu sıralar yoğun bir tempo içerisinde. Randevumuza da biraz uykusuz geldi ama her zaman olduğu gibi son derece profesyonel bir şekilde fotoğraf çekimimizi tamamladı. Şimdi sizi sohbetimizle baş başa bırakıyorum...
Londra’daydın, Türkiye’ye yeniden hoşgeldin Yasemin.
Hoşbulduk, aslında bir tarafım hep buradaydı. Kendimi tek bir yerde yaşarken düşünemiyorum. Hep bir değişkenlik olacaktır. Oradan oraya gitmeye alıştım artık.
Bir yere bağlanamıyor musun?
Ondan değil, dünya koskocaman ve görülecek çok yer var. İleride vücudum hareket edemeyecek duruma geldiğinde belki otururum ama şimdi değil.
"LONDRA'DA TİYATRO YAPMAK İSTİYORUM"
Londra’ya gitmeye nasıl karar verdin?
Epeydir gidip geliyordum zaten. Orada tiyatro yapmak istiyorum. Oyuncu koçum var. Türkiye’de ve Los Angeles’ta öğrendiklerimi, oradaki derslerde aldığım eğitimle bir araya getirme fırsatım oluyor. Farklı bakış açıları görmek, farklı bir perspektif kazandırdı bana.
Bu kadar ülke değiştirmek sende bir karmaşa yaratmıyor mu?
Avustralya’da liseye gittim. Her yerde yabancı oluyorsun. Bir yerin lokal ağını yakalamak uzun sürüyor. Mesafeli duruşum tamamen kültüre adapte olamayışımdan. İngiltere’ye gittiğimde de yabancıyım. Bir bölünme söz konusu ama hiçbir zaman şikâyetçi değilim. Ne kadar farklı bakış açısı oluyorsa kafanın içi o kadar zengin oluyor.
Annenle baban sen çok küçük yaştayken boşanmış sanırım.
11 yaşındaydım. Ama sarsıcı bir ayrılık olmadı ve bana yansımadı. “Sen yoluna, ben yoluma” dediler, hâlâ da arkadaşlar.
Küçükken ne olmak istiyordun?
Babam golf oynadığı için bir ara golfçü olmak istiyordum. Sonra veteriner, daha sonra dansçı olmak istedim. İlerleyen yıllarda yönetmen ve son olarak da oyuncu olma hayalleri kurdum.
"İNGİLİZCE ŞARKILAR YAZMAYA BAŞLADIM"
Bir mücevher firmasının yüzü oldun. Senden önce Bensu Soral’la görüşülmüş. Bilgin var mı?
Hiç haberim yok. Profesyonellik gereği ajansın bu bilgileri oyuncudan saklaması gerekir. Zaten benim bunu bilmeme gerek yok. Herkesin yolu ve şansı açık olsun, güzel işler yapsınlar.
Yer aldığın projelerde sesinin güzelliğini duyduk. Bir albüm ya da sahne çalışması yapmayı düşünüyor musun?
Caz söylemeyi çok seviyorum. İngilizce şarkılar yazmaya başladım. İleride bir caz bar açmak istiyorum. Bir grubumuz olsun, akşam toplanalım, şarkılar söyleyelim.
Resim çalışmalarına devam ediyor musun?
Çok yer değiştirdiğim için çok resim yapamıyorum. Malzemeleri taşımak zor oluyor. Defterim her zaman yanımda oluyor, ona çiziyorum ama bir proje ya da sergi yapayım gibi bir durum yok.
"HAMARAT OLDUĞUM SÖYLENEMEZ"
Güzel yemek yapar mısın?
Çok güzel yerim. (Gülüyor) Yapması çok uzun, yemesi çok kısa sürüyor. Hamarat olduğum söylenemez. Basit yemekler yaparım çünkü sadece kendim için yapıyorum. Baharatlı, acılı olsun, et ve salata da varsa benim için tamamdır. Çok güzel steak pişiririm. Deniz mahsullü makarna yapmakta da iyiyimdir.
"KADIN OLMAK ZOR"
Türkiye’de kadın olmak zor mu?
Dünyada kadın olmak zor. Artık susulmuyor, sistematik bir şekilde bizim üzerimize gelindiğini dile getirmeye başladık. Kadın patron olduğunda çekilmez oluyor, erkek olduğunda her dedikleri yapılıyor. Biz güçlü pozisyonlarda çekilmez oluyoruz. Artık alışacak insanlar buna, eşitlik zamanı. İnsana insan olarak bakıyorum, herkesin de böyle bakmasını bekliyorum.
"EVLİLİK GEREKLİ Mİ BİLMİYORUM"
Âşık olunca değişir misin?
Suratımda saçmasapan bir gülümsemeyle gezmeye başlıyorum. Mutlu oluyorsun, kalbin atıyor. Birinin varlığını özlüyorsun.
Evlilik fikri nasıl geliyor?
Seremonisi çok güzel, bir de aile bağları çok özel. O senin eşin yani karın-kocan oluyor. Ama gerekli mi? Bilmiyorum. “Niye evlenmeyesin ki?” sorusu ya da “Niye evlenesin ki?” sorusu var. İkisi de olur, hiç fark etmez.
"DÜNYAYA OLAN BORCUMU ÖDEMEM GEREKİYOR"
Peki anne olmak?
Çocuğum 20 yaşına geldiğinde, dünyada hayvan kalmamış olabilir. Denizlerde yüzemiyor, oksijensiz kalmış olabiliriz. Çocuğum bana “Dünyayı kurtarmak için ne yaptın?” dediğinde bir şey yapmış olmam gerekiyor. Önce dünyaya olan borcumu ödemem gerekiyor, çok sömürdük çünkü.
"RUHUM ÇOK YAŞLI"
Kimisi senin için ‘seksi’ kimisi de ‘masum’ diyor. Sence nasılsın?
Açıkçası cinselliğimi üzerimde çok taşımıyorum. Benim yorum yapabileceğim bir konu değil.
Kendini nasıl tanımlarsın?
Hem genç kızım hem kadınım, ruhum çok yaşlı. Kadınlığın bütün evrelerini ruhumda taşıyorum. Bazen uyandığımda 100 yaşımda hissediyorum, bazen 18 yaşımda. Hepsi bir arada yani.
Nasıl kendini çok yaşlı hissediyorsun?
Sanki hayatı çoktan bitirmişim gibi bir his. Birkaç hayat yaşamışım da onun yükü varmış gibi üzerimde. Çok da bu tür şeylere inandığım söylenemez ama.
"SERENAY DÜNYA TATLISI BİRİ"
Türkiye’deki dizi ve sinema sektörünü nasıl değerlendiriyorsun?
İnternet platformlarının gelmesiyle biraz daha esneklik sağlanabilir. Dizi süreleri çok uzun, senaristlerden sürekli seyirciyi tutabilecek şeyler yazabilmelerini bekleyemeyiz. Dramaturjiyi kaldıramayan bir yapı var. Sistemde düzeltilmesi gereken şeyler var. Fakat başarılı bir satış da var. Türk dizileri Güney Amerika’da bile takip ediliyor. Çekim ve oyunculuk kaliteleri çok yüksek.
‘Çi’de birlikte oynadığın Serenay Sarıkaya’yla iyi anlaşamadığınız iddia edildi.
Hiç öyle bir iddia duymadım, dünya tatlısı biri Serenay. Sette çok eğleniyoruz. Gülmekten gözümüzden yaşlar geliyor.
