Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu yılki bayram lezzetlerine köfteyle başladık, onunla devam edelim. Köfte ağırlıklı biçimde Balkan göçmenleriyle gelen, arzı ve tüketimi patlayan, ticari mutfakta belki en çok kullanılan yemek türü. Özellikle de memleketin Batı bölgesinde ve Balkan göçmenlerinin fazla olduğu yörelerde çok yaygın. En ünlü ve en köklü köfteciler de Batı şehirlerinde bulunuyor.

        Dün de belirttik ki, bunun istisnaları da var. Sivas köftesi bir örneği, daha yaygını ise Akçaabat Köftesi. Trabzon’un bir ilçesinden yola çıkan bu köftenin bu kadar yaygınlaşması şaşırtıcı değil. Hemen bütün Karadeniz illerinde, Karadenizlilerin yoğun olduğu büyük şehirlerde bu köfte yaygınlaşıyor. Büyük köfte restoranları büyük şehirlerde kuruluyor.

        Ama aynı zamanda köftenin doğup geliştiği Akçaabat’ta büyük, hatta çok büyük köfte restoranları bulunuyor. Öyle ki 500 ile 1.500 kişi kapasiteye sahip restaurant sayısı 10’un üzerinde. Bu bir anlamda Akçaabat’ta 10 binlerce insanın yemek yiyebilmesi demek. Bitişikte yer alan listede bazı balıkçılar da var. Onlar da geniş kapasiteli, 500 kişiye servis verebiliyorlar. Bu ilçedeki köftecilerin çoğu aynı zamanda balık da yapıyor. Zaten tabelalarında da köfte balık yazıyor. Balıkçılar da zaman zaman köfte servisi yapmak zorunda kalıyor. Bir yerde restoranlar süpermarket gibi hizmet vermeye yöneltilmiş durumda.

        İlçenin merkez nüfusu 25 bin, köyleriyle birlikte 75 bin. Yemek yiyenlerin bir bölümü ilçeden demeyeceğim, çünkü onlar daha küçük yerlerde yiyor, bunların da bazı adreslerini verdik, daha çok Trabzon’dan, çevre ilçe ve illerden geliyor. Ancak en küçük ilçenin büyük restoranlarının en büyük müşterileri turistler. Hem yerli hem de yabancı turistler. Yerliler uğramadan geçmiyor. Yabancılar ya da turla gelenlerin de ayakları alıştı artık. Akçaabat’ta bir öğün köfte, et ya da balık yemeden dönmüyor. Bu anlamda 1945’li yıllarda üretimine başlanan Akçaabat köftesi ilçeyi tam bir gurme turizmine dönüştürdü. Trabzon’un turistik değerlerinden Sumela’yı ya da Santa’yı görmeye gelenler Akçaabat’ta yemek yemeden gitmiyor. Rize Kaçkarlar’a ve yaylalara gelenler de şöyle bir Akçaabat’ta yemek yiyerek yoluna devam ediyor. Uzungöl turları da ya gidişte ya dönüşte uğramadan edemiyor. Bölgeye gelen herkes bir köfte kokusunu almak için Akçaabat’a uğrar yani. Böyle olunca da bölgedeki köfteci sayısı giderek arttı, köftecilerin kapasitesi giderek büyüdü. Belediye Başkanı Şefik Türkmen’den aldığımız bilgiye göre büyüğü ve küçüğü ile köfteci sayısı 41. Her köftecide 30-40 kişi çalışıyor. Bu da doğrudan 1500 kişilik istihdam demek.

        Akçaabat Belediye Başkanı Şefik Türkmen’le tarihi Orta Mahalle’yi gezdik

        Akçaabat Trabzon’un tarıma en elverişli topraklarına sahip. Üretim yönüyle de en zengin olan ilçe, Trabzon’u meyve sebzeye doyuran ilçesi burası. Tarlasında, bağında ürettiği meyve ve sebzeyi, tereyağını, peynirini, yoğurdunu, hatta sütünü pazara götürüp satan yine yörenin kadınları. Trabzon’un tarihi alışveriş merkezindeki Kadınlar Pazarı’nın tamamı Akçaabatlı kadınlardan oluşur. Pazar her gün açıktır. Hem halkın hem de restoran sahiplerinin ayakları alışıktır. Gelir alışverişini buradan yapar. Yine salı günleri Akçaabat Pazarı kurulur. Burada da pazara kadınlar hâkimdir. Akçaabat kadını 1810’da Rusların baskını sırasında kendini göstermiştir. Bayram namazına denk getirilen baskında ilk karşı koyanlar, erkekler camiden gelene kadar ilk savaşanlar ve şehit düşenler kadınlardır. Sargana Destanı diye bilenen direniş, kadınların büyük desteği ve şehit düşmeleriyle başarılmıştı. Kadın, erken, toprak, üretim ve sonuçta insanın yetişmesi demek. İşin içine insan faktörü de katılınca bir ilçenin Türkiye çapında gurme şehir olarak tanınmasına, yıllarca bu işten para kazanmasına yol açıyor. Bölge turizminden böyle bir desteği alırken, aynı zamanda hizmetiyle desteğini vermiş oluyor.

        Başarı tesadüf değil. Zaten Akçaabat’ın geçmişine baktığımızda Sargana Destanı’nı yaratmanın ve bir gurme merkezi olmanın yanında başka başarıları da var. Akçaabat aynı zamanda bir folklor yatağı, horoncular yatağı da. Hayvancılık yaygın olunca, yaylacılık gelişiyor; yaylacılık da horonu ve folkloru beslemiş oluyor. Karadeniz horonlarının en iyi oynandığı yer Akçaabat denilebilir. 1975 yılında Akçaabat Lisesi Fransa’nın Dijon kentinde düzenlenen uluslararası halk oyunları yarışmasında dünya birincisi oldu. Bu birincilikler daha sonra Japonya’da devam etti. En çok ve en köklü yayla şenliklerinin yapıldığı yer yine Akçaabat. Bugün de horon sektörünün Türkiye çapındaki temel yönlendiricileri Akçaabatlılar oluyor. Horonu, yazmış gibi oynayanlar, şimdi köftenin ve turizme hizmet etmenin kitabını yazıyor.

        Köftesiyle tanınan Akçaabat’ta en az 10’u bin kişi kapasiteli olmak üzere 41 tane köfte restoranı var

        KADINLAR ÜRETİR KADINLAR SATAR

        Akçaabat’ta kadınlar üretir ve ürettiklerini yine kendileri pazarlar. Salı günü Akçaabat Pazarı kurulur. Ayrıca her gün Akçaabatlı kadınlar Trabzon’daki ‘Kadınlar Pazarı’nın temel esnaflarıdır.

        HORONCU HEYKELİ

        Akçaabat aynı zamanda horoncuların yatağı. Restoranın girişinde bile heykeline rastlamak mümkün.

        Diğer Yazılar