Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ekonomik gerekçeleri azaldı ama ABD ile yeni bir gerginlikten ve seçim sonrası yeni bir şok dalgasından korkan gerçek kişiler dövizde yığınak yapıyor

        Eylül ve ekim ayında tepe noktasına çıkan kredi ve mevduat faizleri en düşük düzeylerine indi. Hatta konut kredi faizi yüzde bankaların ortalaması olarak yüzde 18.55’e kadar gerileyerek hem yüzde 20’nin hem de mevcut enflasyon düzeyinin altına inen ilk kredi faizi oldu. Ağustos ayındaki kur şoku ile birlikte konut kredi faizi 26 Ekim 2018’de yüzde 29.28 düzeyine kadar yükselmişti.

        - Mart itibariyle ticari kredi faizleri 22.04’e indi. Oranlar 21 Eylül 2018’de yüzde 38.37 düzeyindeydi. Böylece 5.5 ayda ticari kredi faizlerindeki indirim 16.33 puanı buldu ve faizlerdeki düşüş oranı yüzde 42.5 düzeyine vardı. Ağustos öncesine yakalamaya az kaldı.

        - Tüketici kredi faizi yüzde 22.74’e indi. Bu oran da 26 Ekim’de yüzde 32.90 ile tavan yapmıştı.

        - Mevduat faizlerinin ağırlıklı ortalamasının toplamı da 21 Eylül 2018’de yüzde 24.99’a kadar çıkmışken 8 Mart’ta yüzde 19.43’e geriledi. Mevduat türleri arasında en yaygını olan 3 aylık faiz ise 21 Eylül’de yüzde 27.20’den 8 Mart’ta 20.48’e indi. Hem mevduat tarafında hem de kredilerde artık yüzde 20’nin altına sarkmalar başladı. Mevduat ve kredi tarafındaki eğilim böyle.

        YABANCI ÇEKİLDİ, HAZİNE FAİZİ DÜŞÜŞÜ DURDU

        - Buna karşılık Hazine faizleri tarafında düşüşe direnç var. Bu nedenle geçen hafta faizler yükseldi. 2 Yıllık Hazine faizi yüzde 18.73’e, 10 yıllık da yüzde 16.15’e yükseldi. 2 Yıllıklar 31 Ağustos’ta yüzde 30.71’ye çıkmasının ardından 11 Ekim’de yüzde 27.00’yi gördü ve 31 Ocak 2019’de yüzde 17.99’a kadar indi.

        - 10 yıllık faizler de yüzde 13 Ağustos’ta yüzde 22.69’dan 31 Ocak’ta yüzde 14.30’a kadar inmişti. Birinde bir diğerinde iki puanlık geri dönüş söz konusu.

        - Bunun ana nedeni ise yabancı yatırımcıların tahvil piyasasından giderek çekilmeleri. Yabancıların tahvil pazarındaki payları bu nedenle şubat sonunda yüzde 13.7’ye kadar indi. Yabancıların payı geçen yılın şubat ayında yüzde 19.5 ve Nisan 2013’te yüzde 25.7 ile en yüksek düzeydeydi. Çeşitli araştırmalar devlet iç borçlanma senetleri piyasasında yabancı yatırımcıların varlığının faiz oranlarını düşürdüğü ve vadeleri uzattığını belirlemiş durumda.

        BİREYLERİN DÖVİZE KOŞMASI

        - Düşen mevduat ve kredi faizleri karşısında yurtiçi yerleşiklerin dövize kaymaları ve döviz hesaplarını artırmaları da devam ediyor. 8 Mart ile biten haftada bankalar ve katılım bankalarındaki yurtiçi yerleşiklere ait döviz mevduatının toplamı 171.8 milyar dolarla rekor kırdı.

        - Bu hesaplardaki artış da tam 6 aydır sürüyor. 7 Eylül’de 150.9 milyar dolara kadar inen döviz hesapları 20.9 milyar dolar ve yüzde 13.9 arttı.

        - Artışın çok büyük bölümü gerçek kişilerden kaynaklandı. Son 6 ayda gerçek kişiler döviz hesaplarını 17.551 milyon dolar ve yüzde 20.3 artırdılar. Artışın 3.352 milyon dolarlık kısmı tüzel kişilere ait ve buradaki artış yüzde 5.2’de kaldı.

        ASIL ŞİRKETLERİN DÖVİZ ALMASI GEREKİR

        - Normalde artışın tüzel kişilerden kaynaklanması beklenirdi. Çünkü büyük kısmı şirketler kesimi olan tüzel kişilerin yüklü döviz borcu ödemeleri geliyor. Nisanda 6.8, mayısta 9.2 ve haziranda 6.3 milyar dolarla yılın ikinci çeyrek ödeme toplamı 22.3 milyar dolara varıyor.

        - Ancak bu borç altından kalkılamayacak yükseklikte değil. Şirketler kesiminin döviz hesaplarını artırması ve kısa vadeli döviz pozisyon fazlası vermesi ödemelere hazırlık yapıldığına işaret ediyor.

        BİREYLERİN DÖVİZ BORCU YOK

        - Buna karşılık gerçek kişilerin döviz borcu yok. Çünkü bireysel bazda yurtiçi bankalardan döviz borçlanması yasak. Yurtdışından tüketici kredisi kullanılamıyor. Döviz yükümlülükleri olmamasına karşılık deviz varlıklarını asıl artıran da gerçek kişiler. Niye?

        - Bunda geçen yıl seçim öncesi başlayan dövizdeki artışının seçim sonrası ağustos ayında kur şokuna dönüşmesinin etkisi büyük.

        - Yerel de olsa bir seçime gidiyor olmamız belli bir siyasi belirsizlik içeriyor. Asıl korku ve beklenti de, seçim sonrasında kurun yeniden artabileceği yönünde. Dövizde yığınak yapılmasının tek gerekçesi bu olabilir.

        GEREKÇELER AZALDI

        - Fakat ne olacak da döviz kurunun yeniden artışa geçeceğine yönelik ileri sürülebilecek ekonomik gerekçeler azaldı. Büyüme hız kestiği gibi resesyona da girdi. Yüksek cari açık azaldı. Önümüzdeki aylarda yıllık cari açığın 10 milyar doların bile altına inmesi mümkün.

        - Dövizde şirketlerin açık pozisyonları 222 milyar dolardan 198 milyar dolara geriledi. Kısa vadede ise pozisyon fazlasına sahipler.

        - Seçim öncesi sandıktaki başarı için dövizi sıkı kontrolün seçim sonrası sürdürülmeyeceği gibi bir duruma ise pek ihtimal vermem. Çünkü kur sıçramasının ekonomiyi nasıl tahrip ettiğini ve ekonomi yönetimine nasıl zorluklar çıkardığını son dönemde yaşadık. Sorunun çıkmasını önlemek varken, neden ortaya çıkması beklensin ve sorunun çözümü yoluna gidilsin ki. Bunun ekonomiye ve ekonomi yönetimine bedeli daha yüksek.

        SEÇİM ÖNCESİ ALINIYORSA SONRASI SATILIR

        - Seçim öncesinde döviz alımları ne ölçüde seçim sonrası kurun yükseleceği beklentisine dayanıyorsa, seçim sonrasında o ölçüde satışlar beklenebilir. Çünkü beklentileri doğru çıkar ve kur yükselirse zaten karlarını realize etmek için satacaklar. O satışlar da bizzat kuru geriletir.

        - Ama ekonomi yönetimi tarafından dövizin sıkı markajı seçim sonrasında da sürerse, bu durumda piyasa spekülatörleri önce kuru yükseltmeyi deneyecekler. Başarırlarsa ne ala, satışlarını karlı bir şekilde yapacaklar. Başaramazlarsa da, umutlarını kesip, satışa dönecekler. Yani seçim sonrası her iki durumda da satış ve kurda az veya çok bir oynaklık söz konusu olabilir.

        S – 400 GERGİNLİĞİ BELİRLEYİCİ

        - Kurun geçen yılki gibi şok artışına neden olabilecek gerekçelerin çok azalmasına karışılık bir tanesi pusuda bekliyor. Seçim sonrası yeniden kur şokuna veya benzerine yol açabilecek bir tek gelişme, ABD ile S-400’lerden başlayan yeni ve geçen yılkine benzer bir gerginliğin yaşanması halinde pekala mümkün olabilir.

        - Fakat burada da henüz bir yıl önce yaşanmış olaylar ve kazanılmış tecrubenin devreye girmesi beklenir. Bu da geçen yılla bu yılın bire bir kopyasının yaşanmasına engel olabilir.

        Diğer Yazılar