Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hangi şehrin neyi meşhur denildiğinde hemen akla Ankara döneri, Adana kebabı, Malatya kayısısı, Aydın inciri, Giresun fındığı, Rize çayı, Taşköprü sarmısağı, İzmir tulumu, Kayseri mantısı, Afyon sucuğu, Tokat kebabı, Çorum leblebisi, Erzurum cağ kebabı, Bursa kebabı, Sürmene bıçağı ve Sürmene pidesi, Kars kaşarı gibi ürünler gelir.

        -Hemen her ilin yetiştirdiği, ürettiği, meşhur yaptığı ürünler var. Bu ürünlerin 447’si coğrafi işaretini aldı. Bu ürünlerin yaklaşık yarısını Ankara’da ikincisi düzenlenen Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi’nde görme fırsatını buldum. Akhisar peynir baklavası ise ilk kez karşılaştığım bir üründü.

        KEÇİLERİ KAÇIRDIK

        -Kongre merkezinde standlarda sergilenen ürünler arasında Ankara kedisi vardı, ancak Ankara keçisine rastlayamadık, Van kedisine de. Ankara keçisini önce İngiltere’ye hediye yolladık, bir baktık ki Güney Afrika’dan biz de tiftiğini ithal etmeye başlamışız.

        LALEYİ KAPTIRDIK

        -Lalenin yolculuğu da İstanbul’dan başladı ama bugün Hollanda’nın simgesi haline geldi.

        KAHVENİN HATIRI DA KALMADI

        -Ya da Türk kahvesi gibi bir ürünümüz varken ülke yabancı kahve zincirlerinin en çok yayıldığı bir pazar haline geldi.

        FINDIKTA CEFA BİZE, SEFA BAŞKASINA

        -Fındığın anavatanı ve halen yüzde 70 üreticisi Türkiye. Elde ettiği ihracat geliri yıllık1.5-2 milyar dolar. Ama fındığın da kullanıldığı bir çikolata şirketinin cirosu bizim ihracatın 10 katını buluyor. Şimdiye kadar fındıktan bir çikolata markası yaratamadık. Hala fındığın cefasını çekiyoruz, sefasını başkaları sürüyor.

        AVRUPA’DA YAYA KALDIK

        -Aydın inciri, Malatya kayısısı ve Antep baklavası AB’den de coğrafi işaret alan sadece üç ürünümüz. Yunanistan’ın ise 107 ürünü bulunuyor. Bizden AB’ye 15 adet daha başvuru yapıldı. Fındıkta da bunlar arasında.

        -Yerel üretimde büyük bir zenginliğe sahip olduğumuz kesin. Coğrafi işaret alabilecek ürün sayısı 2.500 olarak tahmin ediliyor. Avrupa’nın toplamı da ancak bu kadar.

        KAYISIDA BAŞIMIZA GELEN NEYDİ?

        -Bizim eksik olduğumuz alan bu ürünlerin coğrafi işaretini aldıktan sonra coğrafi işaretine sadık kalarak üretimi sürdürmekte, sürecin denetimini yapmakta.

        -Hatta en önemli eksikliğimiz coğrafi işaretli ürünleri pazarlayamamak ve onun katma değerinden yararlanamamak. Örnek Malatya kayısısı. Konunun uzman kuruluşu Yücita’nın başkanı Prof. Yavuz Tekelioğlu “AB’den coğrafi işaret alan ürünlerin fiyatı artar. Ancak Malatya kayısısında dünyada bir ilk yaşandı. İşareti aldıktan sonra kayısının fiyatı yüzde 35 düştü” dedi.

        EMİNE ERDOĞAN’IN MESAJI

        -Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Ankara Ticaret Odasının (ATO) ev sahipliğinde bu yıl ikincisi düzenlenen "Uluslararası Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi"nin açılışını yapan Emine Erdoğan "Ülkemizin her köşesinden fışkıran zenginliği tescillemek, takdire şayandır" dedi.

        -Resmi kalite işareti olan coğrafi işaretin, ürünün pazarlama gücüne güç kattığını kaydeden Emine Erdoğan’ın konuşmasından seçtiğmiiz önemli bölümler şöyle:

        "-Coğrafi işaret almaya aday ürün potansiyelimizi iyi kullanabilirsek, ekonomik anlamda da yeni kulvarlarda koşacağız. Dünyada yaklaşık 10 bin ürünün, 200 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğüne sahip olduğu biliniyor. Alınacak tescillerin dünya pazarlarına açılması noktasında önemli bir ekonomik değer ortaya koyacağı aşikar.

        -Öte yandan, coğrafi işaret, kırsal kesimde büyük istihdamlar sağlayarak, bölgeyi ve halkını kalkındırma imkanıdır.

        -Bildiğiniz gibi anavatanı Türkiye olan bazı ürünlerimiz maalesef başka ülkelerce sahiplenildi. Lalenin Hollanda’ya yolculuğu aslında hüzünlü bir göç hikayesidir.

        -Yoğurdumuzun, dönerimizin başka isimlerle anılması da bir nevi kültürel işgaldir. O nedenle bu zirvenin kazanımlarının çok önemli olduğunu düşünüyorum.

        -Gençlerimiz vizyonlarını ve enerjilerini bu işe katarlarsa, dünya markalarının kısa sürede ortaya çıkması hiç de zor değil.

        -Eğer ülkemizin her bir bölgesini, yöresini fasikül fasikül okuyabilirsek, henüz keşfedilmemiş ve tüm dünyada çığır açmaya gebe nice hazine bulacağız.

        -Dünyanın global markalara doyduğu bu dönemeçte fark oluşturabilmek, ancak yerel olanı dünya sahnesine taşımakla başarılabilir."

        SADECE BELGEYLE OLMAZ

        -Coğrafi işaret konusunu çok iyi anlatan bu sözlerden sonra Emine Erdoğan’ın bu zirveyi sahiplenmeye devam etmesinde büyük yarar olduğunu belirtmek gerek.

        -“Anadolu’nun dünyaya açılan kapısı” temasıyla düzenlenen zirvede 200 coğrafi işaret sergilendi. 13 ana konferansta coğrafi işaret konusu tartışıldı. Zirveye 15 binini aşkın kişi katıldı.

        -Zirve düzenleme komitesi başkanı Ülkü Karakuş ise “coğrafi işaretlerin verilmesinde hızlı, işaret alındıktan sonra uygulamada yavaş ve gevşek davranıldığının” ortaya çıktığını söyledi.

        TÜRK LOKUMU TANINDI DA NE OLDU?

        -Burada Türk lokumunun hikayesini anmak ve dünyaca tanındı da ne oldu diye de sormak gerekiyor. Türk lokumunu üreten şirket 242 yıldır faaliyette ve Türkiye’nin en yaşlı şirketi. Dünyada marka ama ürünün arkasında duran var mı ve ne kadar işe yarıyor, net yanıtı yok.

        MAKARNA İTALYA’DAN , KAŞAR KARS’TAN MI?

        -Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran da şunları kaydetti: “Ülkemizde yerel ve yöresel değerlerimizi ekonomiye kazandırma, üretimi artırarak katma değer sağlamak da milli ekonominin gelişmesine hizmet etmektir. İtalya’nın makarnasını nasıl dünya tanıyorsa bir gün Kars’ın kaşarını, Pervari’nin balını, Afyon’un kaymağını da tanıyacak” dedi.

        Diğer Yazılar