Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hafta sonu Dağlık Karabağ nedeniyle Ermenistan-Azerbaycan’ın yeniden çatışmaya başlaması Türkiye’nin de riskini artırdı. Kardeş Azerbaycan’ın yanında olduğunu açıklayan Türkiye için, çatışmanın bir bölgesel savaşa dönmesi, Rusya’nın müdahil olması, Batı’nın destek vermemesi, çatışmanın başladığı yerin Türkiye’den de geçen enerji boru hatlarının kavşak noktasında bulunması riski artıran nedenler.

        -Ermenistan’ın amacına ulaşması veya Rusya’nın sahaya inmesi durumunda enerji hatlarının güvenliği gündeme gelebilir. Ermenistan tarafından çatışmaların çekildiği Dağlık Karabağ’ın kuzeyindeki Tovruz bölgesi üç ana enerji boru hattının geçiş noktasında bulunması nedeniyle stratejik önemde.

        -Bölgedeki çatışmaların Avrupa ülkelerini ilgilendiren boyutu da burada.

        Bu açıdan Batı’nın ve Rusya’nın olaya müdahalesi ve müdahale şekli oyun değiştirici olabilir.

        53 MİLYAR DOLARA İNDİ

        -Çatışmanın başlamasının ardından ilk işlem gününde TL dolar karşısında yüzde 2.2’ye varan bir değer kaybı yaşadı. Akşam saatlerine doğru bunun bir miktarını geri aldı. Doların değer kaybettiği bir günde TL’de meydana gelen böylesi bir kayıp, risk artışına bağlanabilir. Borsa ve tahvilde satışların olması ise risk algısını yabancıların da taşıdığına işaret ediyor.

        REKLAM

        -Öncelikle belirtelim ki, jeopolitik risk artışı dönemine en düşük sıcak para stoku ile giriyoruz. Yılbaşında 74 milyar dolar olan sıcak para stoku 18 Eylül itibariyle 53.2 milyar dolara indi. Stok 9.5 ayda 21 milyar dolar eridi.

        -Tablodan da izlenebileceği gibi, buna yakın tutar en son küresel krizin dip noktası olan 2008 sonunda görüldü. Ondan önceki rakam için 2004 yılına kadar gideriz. Zaten sermaye hareketlerinin hızlanması 2003 yılında başladı.

        BORSADA NEDEN ARA VERMEK DURUMUNDALAR?

        -Sıcak para stoku içinde en büyük kısım 21 milyar dolarla hisse senetlerinden oluşuyor. Bu grup ağırlıklı olarak 1989’daki sermaye hareketlerinin serbestleştirilmesi ardından 1990’lı yıllarda Türkiye geldi. Yılbaşından bu yana 6 milyar dolara varan bir çıkış da yaşandı. İlk kez böylesi büyük tutarlı ve uzun zamana yayılan bir çıkış gerçekleşti.

        -Yabancıların piyasa payları da 12 puan azalmayla yüzde 49’a indi. Belki biraz daha gerileyebilir. Çıkışların devam edebilmesi için, likidite de gerekli, satışı anlamlı kılacak bir fiyat da.

        -Yabancılar çıkışta kararlı olsalar bile, bir süre sonra satışlara ara vermek durumunda kalacaklar. Çünkü fiyatlar tarihi en düşük düzeylerinde. Borsa endeksi döviz bazında 1.5 doların altında.

        OYNAKLIKTA YABANCI ETKİSİ AZALABİLİR

        -Tahvilde ise satacak kağıtlarının tamamı 5 milyar dolar. İtfaları bekleyerek bunu yapabilirler. Yılın 9.5 aylık döneminde yabancıların tahvil portföyü 10 milyar dolar eridi. 5 milyar dolar da birkaç ayda erir gider.

        -Geriye kalan 26 milyar dolarlık en büyük kısım ise yabancıların mevduatından oluşuyor. Bunun da yarıdan fazlası döviz mevduatı.

        REKLAM

        -Sıcak para stokunun tarihi düşük düzeyine inmesi, bu dönemde finansal piyasalarda oynaklığı azaltıcı etki yapabilir.

        YERLİLERİN HAKİMİYETİ

        -Olmakta olan oynaklıkları ise daha çok yerli yatırımcılara bağlamak gerekiyor artık. Çünkü piyasalardaki payları arttı ve çoğunluğa geçtiler. Hakim duruma geldiler. Bu nedenle oynaklık için artık yabancıya değil, daha çok yerliye bakma zamanı geldi.

        -Çünkü risk algısı sadece yabancı yatırımcılarda değil, yerlilerde de var. Sadece yabancılarda olsaydı, daha güçlü satışları borsada görür, ona paralel bir TL oynaklığı yaşardık.

        Diğer Yazılar