Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Önceki günkü Merkez Bankası’nın müdahale amaçlı açıklamasının ardından dün bazı kuruluşlarının satışlarıyla doların soluksuz yükselişi kesildi.

        Bunda Birleşik Arap Emirlikleri ile ticari ve finansal anlaşmaların yapılması ve Türkiye’ye yatırım için 10 milyar dolarlık bir fonun ayrıldığının açıklanması da belli bir rol oynamış olabilir.

        -5 Kasım’da başlayan ve 13 iş günü aralıksız süren tırmanışında dolar kuru 13.5276 TL ile 23 Kasım’da rekor kırdı. Güniçi artışı yüzde 18’e kadar yükselmesine karşılık dolar önceki günü yüzde 12.7 artışla bitirdi.

        -Fiyat hareketlerinin bir tavan bir taban yapması önceki günkü büyük oynaklığın bir göstergesi. Ama oynaklıktan ziyade akıllarda gün sonundaki çift haneli değer artışı kaldı. Çünkü bu artış, 2001 krizi sonrası kurun güniçi en yüksek ikinci artışıydı.

        -Doların artışı karşısında TL’nin değeri 7.39 cente indi. Naci Ağbal’ın görevden alınmasıyla kurun hareketlendiği 19 Mart’taki 13.91 centlik düzeye göre TL’nin değer kaybı 8 ayda yüzde 46.8’e vardı.

        BİR GÜNDE DEĞİŞEN NE?

        -Dün ise doların yükselişi durmasına karşılık dalgalanması durulmadı, hatta arttı. Sert yükseliş yerini sert dalgalanmaya bıraktı. Önceki günü 12.8192’den kapatan dolar gün içinde en yüksek 13.1667’ye kadar çıktı, ardından sert hareketle 11.5871’e indi. Sonra da 12 TL civarında salındı. Günü ise TL karşısında yüzde 7 gerilemeyle kapattı.

        -Önceki gün yüzde 12.7 artışı dün yüzde 7 düşüş izledi. Bir günden diğerine değişen ise müdahale oldu.

        -Böylece 5 Kasım’dan sonra geçen 13 iş gününde devam eden tırmanışta soluklanmaya gidilmesi önemliydi. Herkese durup düşünme fırsatı verebilir.

        -Dahası ekonomi çevrelerinde ve finansal piyasalarda ortaya çıkan büyük endişenin artmasını ve özellikle ticaretin kilitlenmesini önledi.

        -Gerçi bir günlük harekete fazla anlam yüklememek gerek ama devamı getirilebilirse veya en azından yatay dalgalı bir seyir gerçekleşirse kur şokunda en kötüyü geride bırakmış olabiliriz.

        MÜDAHALENİN ÖNEMİ

        -Merkez Bankası’nın müdahale niyeti ve buna Cumhurbaşkanı’nın onay vermesi önemliydi. Çünkü faizi düşürme sürecine girdiğimiz eylül ayından bu yana döviz kurunun yükselişinden ilk kez rahatsızlık duyuluyor ve müdahale ediliyor.

        -Demek ki kurun yükseliş hızından veya kurun seviyesinden memnuniyetsizlik var. Beklenenin ötesinde bir artış meydana geldi. Eğer durum bu ise döviz yükseldikçe müdahalelerin devamı gelebilir.

        -Muhtemeldir ki bu müdahalenin aracı şimdilik faiz artırımı şeklinde olmayacak. Daha çok kamu kuruluşları tarafından veya özel sektör tarafından döviz satışları tercih edilecek. Dün kamu bankaları dışındaki kamu kuruluşlarının satış yaptığı belirtildi.

        -Bir de idari önlemler ve bazı kısıtlamalar alınabilir. Geçmişte örneklerini gördük.

        -Bugün de Merkez Bankası ve BDDK başkanları bankaların yöneticileriyle bir araya geliyor. Her kritik aşamada böyle toplantılar yapmak alışkanlık haline geldi. Zaman zaman işi toparlamakta etkili de olabiliyor. Bakalım bu toplantıdan ne çıkacak?

        REKLAM

        SORUN NEREDE?

        -Döviz satışları yoluyla kura müdahalenin belli bir etkisi oluyor. Aynen 2019-2020 yıllarında 140 milyar doların satılmasında olduğu gibi. Sattığınız sürece kurda fazla sorun çıkmıyor ama bunun için yüklüce rezervinizin olması lazım. En azından rezervlerin azalmaması gerekiyor.

        -Bu da ülkeye sermaye akımlarının veya doğrudan yatırımların güçlenmesiyle mümkün olabilir. Aslında son aylarda cari fazla veriyoruz, net hata ve noksan kalemiyle iyi para girişi var, sermaye hareketleri zayıf değil, rezervler de artıyor.

        -Bu durumda sorun nerede denirse, faizin düşürülmesine karşılık şimdiye kadar kamu kesiminin döviz satışı yapmamasında. Enflasyon yüzde 20’de iken, faizler yüzde 15’e indirildi. Negatif faiz 5.

        -Yükselen kurların etkisiyle enflasyon daha yükselecek. Enflasyon için, ben diyeyim yüzde 25, siz deyin yüzde 30 olacak. Faizler daha düşürülmese dahi, önümüzdeki aylarda negatif faiz enflasyon artışıyla 10-15 puana çıkacak.

        -Bu durumda parası TL olanlar, TL ile mevduat yapanlar yandı. Yüzde 10-15 zararı kimse göz göre göre etmek istemez. Duruma çare arar. İlk akla gelen de dövize yönelmektir. Döviz alımları artıp da satışlar azalınca kur yukarı gidiyor.

        FATURAYI KABULLENMEK

        -Ya faizi düşürmeyecektik ya da beraberinde döviz de satacaktık. İkisini de yapmadık. Sonuç kur artışına çıktı ve bu fatura bize yüksek geldi.

        -Döviz satışı yapsaydık onun da faturası rezervleri eritmek olacaktı. Tıpkı 2019-2020’de olduğu gibi.

        -Biz faizi düşürüyoruz ama ortaya çıkardığı maliyeti kabul etmiyoruz. Faturayı tasarruflarını TL ile yapanların ödemesini istiyoruz. Büyük haksızlık değil mi?

        REKLAM

        Diğer Yazılar