Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye 2011 yılında Avrupa'nın en yüksek, dünyanın da Çin'den sonra ikinci en yüksek büyüyen ülkesi. 9 aylık sonuçlara göre milli gelir yüzde 9.6 arttı. Yılın tümünde bu rakamın yüzde 8 dolayında gerçekleşmesi bekleniyor. Büyümeye paralel istihdam edilenlerin sayısı da arttı. Son bir yılda 1.7 milyon kişi iş buldu. Bu kadar insan gelire kavuştu ve tüketici olarak, tasarruf sahibi olarak toplumda yerini aldı.

        BORSADA TERSİNE GİDİŞ: Büyümenin ilk yansıyacağı alanlardan biri şirketler ve paralelinde borsada fiyatlar. Ancak orada tam tersi bir gelişmeyle karşı karşıyayız. Türkiye borsası ekonomisi rekor büyümeyi yakalamış bir ülke piyasasına hiç benzemiyor. Hiç benzeseydi borsanın genelini yansıtan İMKB 100 Endeksi yüzde 28.3 oranında düşer miydi? Kaldı ki, bunu enflasyondan arındırdığımızda karşımıza en az 10 puan daha kayıp çıkıyor. Dolar bazına getirirsek yüzde 36.77'lik bir düşüşle karşılaşıyoruz. Bu fiyat hareketleri sanki durgunlukta veya resesyonda bir ekonominin borsası görüntüsünü veriyor.

        KÜRESEL SATIŞ: Nedenlerine bakınca ilk başta küresel yatırımcıların gelişmekte olan piyasalardan çıkış eğiliminde olmasının etkisini görüyoruz. Yani kaybeden sadece Türkiye borsası değil, genelde bütün gelişmekte olan ülke borsaları da kayıpta. Yukarıda bu ülkelerle Türkiye'nin bir karşılaştırması veriliyor. Gelişen piyasaların ortalama kaybı yüzde 20.6'yı bulmuş. Yaklaşık yüzde 37'lik kaybın 20'sini bu küresel eğilime saymak gerekiyor.

        PARA POLİTİKASI: Geriye kalan 16 puanlık negatif farkı da Türkiye'ye özgü nedenlere yormak lazım. Çünkü büyüme yönünden bir sıkıntı yok. Bu ortamda şirketlerin de büyümesi ve kâr etmesi gerekiyor. Ama bizim borsa banka ağırlıklı bir piyasa. Bankaların ise kârı önceki yıla göre yüzde 15-20 düştü. Bunun da özel bir nedeni, izlenmekte olan para politikalarından kaynaklanıyor. Yukarıda kullandığımız rakamlar 2011 yılına ait. 2010 sonunu değil de, Türkiye nin yeni para politikasına geçmesinden itibaren, 9 Kasım 2010 dan bu yana alırsak tablo daha çarpıcı hale geliyor. Türkiye ile diğer gelişmekte olan ülkelerin makası negatif yönde daha büyüyor. İMKB, 9 Kasım 2010'dan 5.07 sent iken 2011 'i 2.70 sentten bitirdi ve yüzde 46.75 değer yitirdi. Aynı tarihler arasında Gelişen Piyasalar Endeksi ise yüzde 20.83 değer yitirmiş. Yani İMKB, gelişen piyasalar karşısında asıl değer kaybını

        2010 yılı sonuna doğru vermiş.

        TÜRKİYE FARKI: Bunun yanında 2011' de de yabancıların ilk sattığı piyasalardan biri Türkiye olmuş. Ağustosta satışlar İMKB de 28 Temmuz da, gelişen piyasalarda 1 Ağustos'ta başlamış. Ekim ayındaki satışlar da İMKB'de 20 Ekim'de diğer borsalarda 28 Ekim de başlamış.

        Sonuçta gelişen piyasaların iki katına yakın yıllık bir kaybı oluşmuş. Reuters'in izlediği 58 borsa arasında da 2011 yılında getiri bakımından 47'nci sırada yer aldı. Ya da sondan 12 nci sırada. Ekonomisi tepeye çıkmışken borsası diplere inen istisnai bir ülkeyiz.

        SONUÇ: "Her gerçek bir yanlıştan doğar." Alain

        Diğer Yazılar