Türk futbolu ve reform
FUTBOLUN içerisinde yer alan herkesin ortak olarak söylediği bir şey var: Türkiye’de futbol dibe vurdu. Kötüye gidiyor... Buradan başarı çıkarmak mümkün değil, vs...
Önümüzde bunun böyle olduğunu gösteren birçok veri ve istatistik var. En son çalışmayı da TFF seminerinde Fatih Hoca açıkladı. Bunların bazılarını satır başlarıyla yazalım:
Ekonomik anlamda Avrupa’nın 7’nci büyük futbol ekonomisi olmamıza rağmen;
-Sürdürülebilir ciddi bir sportif başarımız yok.
-Altyapıya ayrılan kaynak, gelişmiş ülkelerde gelirlerin %10’u iken bizde %1. Bu ülkelerden İngiltere’de beden eğitimi 108 saat, Almanya 78 saat, bizde 24 saat.
-Maça gelen seyirci ortalamalarında, hadi büyük Avrupa ülkelerini geçtik; İskoçya, Belçika ve İsviçre’nin de gerisindeyiz.
-Akademi kriterlerini tutturan kulüp sayımız yok seviyesinde.
-PTT 1. Lig’de UEFA Lisansı alan bir tane kulüp yok. Yani Türkiye Kupası’nı bugün PTT 1. Lig’den bir tane kulüp kazansa, seneye Avrupa kupalarına katılma şansı yok.
-Birçok kulübümüzün tesisi yok. Futbol yapımızda tersine işleyen birçok şey de söz konusu.
-Almanya’da toplam 36 tane profesyonel kulüp varken, bizde bu rakam 127.
-Almanya’da aktif sporcu sayısı 7 milyona yakın. Bizde bu rakamın %4’ü kadar, yani 300 bin.
-Avrupa’da altlarda daha çok oyuncu işin içinde iken ve yukarıya doğru huni daralırken, bizde işler tam tersi.
-Altyapılarda Avrupa’da futbola başlama yaşı 5-6 seviyelerine inmişken, bizde 10 yaş ve üstü. İşin idari tarafı, başka bir sıkıntı.
-Avrupa’da federasyon seçimlerinde oy ortalamasının profesyonel kulüpler tarafından %90’a ulaştığı tek ülke biziz. Avrupa’da bu oran en fazla %50 seviyesinde.
Bunlar belli başlı tespitler. Yıllardan beri birçok kişi bu tespitleri farklı şekillerde ortaya koydu. Fakat bugüne kadar hiç kimse bu işlerin altından kalkabilecek icraatları hayata geçiremedi.
ANA BAŞLIKLAR:
-Federasyon seçim kanunu değişmeli.
-Futbol gelişimi altyapılarda doğru ve yaygın, her tarafa ulaşabilecek şekilde organize edilebilmeli.
-Mali kriterler, sonuna kadar ve çok ciddi bir şekilde uygulanmalı.
Bu yapılan tespitlere ilave olarak şunları da ekleyelim:
Kulüpler kanunu yeniden düzenlenmeli. Kulüpler şeffaf, hesap verebilir, denetlenebilir hale getirilmeli. Kulüpleri zarara uğratanlar, kendi dönemleriyle ilgili şahsi anlamda sorumlu olmalı. Kendi dönemlerinin bütçelerini aşanlar da aynı şekilde bireysel olarak sorumlu olmalı. Dernek statüsünde değil, ciddi bir şirket gibi hesap verebilmeli.
-Bir diğer ana başlık da sporda şiddet ve taraftar konusu. Bu konu da mutlaka sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulmalı..
KİM YAPACAK?
Tüm bunlardan sonra, “Bunu kim yapacak?” sorusu en önemli noktayı oluşturuyor. Futbolu bugüne getiren paydaşların bunu çözebilmesi mümkün değil. Bir tarafta kulüpler, bir tarafta federasyon, diğer tarafta spor adamları ve medya... Bunların hiçbirinin bu işi yapabilecek ne gücü ne de isteği var. Tespitler ortada ama herkes kendi kervanını yürütmek istiyor.
Herkesin İSTESE DE İSTEMESE DE kabul etmesi gereken tek çözüm yeri: SİYASİ İRADE.
-Federasyonla ilgili, yeni seçim kanununu değiştirebilecek tek yer,
-Kulüpler kanununu değiştirebilecek tek merkez,
-Taraftarla ilgili konuları belli bir noktaya oturtabilecek tek güç,
-Sporun yaygınlaştırılabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı’nı, Spor Bakanlığı’nı, Maliye Bakanlığı’nı ve İmar Bakanlığı’nı devreye sokabilecek tek yer, yine SİYASET VE DEVLETtir.
O yüzden, tespitleri yıllardan beri yapanlar olarak, şu gerçeği açık ve net görelim... Tüm partiler, siyasi irade ve devletin gücü olmadan bu işlerin altından kalkmak mümkün olmaz... Esas nokta siyaseti işin icra tarafına sokmadan, düzenleyici ve kural koyucu olarak etkin şekilde işbirliği yapabilmektir.
Yapabilirsek bunun adı REFORM olur. Yapamazsak TÜRK FUTBOLU.
