Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÜLKEMIZIN futbol sistemi içerisindeki sakatlıkları bambaşka boyutlarıyla hemen hemen her hafta konuşuyoruz. Yapıdan ve sistemden herkes şikayetçi. Kulüplerle konuşuyorsunuz, kendi durumlarını anlatıyorlar. Yöneticilerle konuşuyorsunuz, başka bir hikaye ortaya çıkıyor. Teknik adamların yaşadıkları ise bambaşka... İşin sahibi olan oyuncular, bir türlü sıkıntılarını kamuoyuyla doğru paylaşamıyorlar. Kimse onları dinlemiyor. Spor medyası olayları hem çarpıcı bir şekilde vermeye çalışıyor hem de insanları bilgilendirmek için çaba sarf ediyor.

        Fakat sonuçta tüm bu seslerin ortaya çıkardığı ortak ses; kakafoni. Herkes bir şeyler söylüyor, herkes her şeyden şikayetçi ama kimse kimseyi duymuyor. Çözüm üretme konusunda hiç kimse etkin ve yetkin değil. Konular, sürekli konuşulup tartışma ortamı yaratmanın ötesine geçemiyor. Geçemeyince de belirli bir süre sonra da sürekli tekrar edilen ama çözüme ulaşmayınca gönüllerde yorgunluk oluşturan bir hale geliyor. Finalinde de sürekli bir serzeniş ortamı içerisinde yol bulmaya çalışıyoruz.

        Futbolun içerisinde paydaşı olan sporcusundan, medyasına kadar hiç kimse bu durumdan memnun değil!

        Erkan Zengin örneği

        Spor medyamızın devre arasındaki en büyük malzemelerinden biri Erkan Zengin transferi oldu. Konunun ortaya çıkış ve neticelendiği zamana kadar olan sürecine baktığımızda futbolun bütün aktörleri işbaşında. Kulüp, yöneticiler, teknik adamlar, futbolcu, menajerler ve spor medyası.

        Yukarıda bahsettiğimiz çarpıklıkların ve şikayet sebebi olan her şeyin bu olay içerisinde defalarca yaşandığına bir kez daha şahit olduk. Kulüplerin mali vecibelerini yerine getirememelerinden ötürü oyuncuyla yaşadığı problemin hikayesi işin başlangıç noktası oldu. Parasını alamayan oyuncunun teknik adamıyla yaşadığı tartışmanın; takım, futbolcu ve teknik adam arasındaki yansımasını gördük. Kulüp-oyuncu ilişkilerinin yaşandığı sağlıklı olmayan bu zemin, bir kez daha kamuoyunun önüne kondu. Medyanın olayı gündeme taşıyış şekli oyuncu, menajer, kulüp, teknik adam ilişkilerini bir kez daha gözler önüne serdi. Oyuncunun, olayı yansıtış şeklinin bir desteğe ihtiyaç duyduğunu süreç içerisinde bir kez daha gözlemledik. Kulüplerin kazancını artırmak adına söz ve prensipleri bir kenara bırakmasını tekrar yaşadık. Bu ortam içerisinde karar verme konusunda kafası çorba olan ve ciddi bir baskı yaşayan oyuncunun mecburi şartlara razı olmasına hep beraber tanıklık ettik.

        Sonuç olarak; herkesin her defasında kendi açısından ortaya koymaya çalıştığı yapı ve sistem problemlerinin bire bir yaşandığı bir transfer hikayesi oldu. Kurallar belirleyici olmayınca bu işleri yönetenler, kendi doğrularını yaratma yönünde adım atmaya çalışıyor. Biz de bu fotoğrafları defalarca ve defalarca aynı şekilde izlemeye devam ediyoruz.

        İnsan ve disiplin farkı

        Konu aslında Erkan Zengin transferi konusu değil. Ülkemizin futbol yapısının ve aktörlerinin genel durumu. Yapımız bu, sistemimiz bu ve en önemlisi insanımız ve insan kaynağımız bu. Yıllardır nüfus yoğunlu ve ülke büyüklüğü nedeniyle birçok kriterde Almanya’yı örnek gösteriyoruz. Sistem, yapı, organizasyon bunların hepsine eyvallah... Ama her seferinde bakmamız gereken bir yeri unutuyoruz; insan karakteri, yapısı ve iş disiplini. 1954 Dünya Kupası’nı kazanan AImanya, 2014 Dünya Kupası’nı kazanan yine Almanya. 1954’ten sonra futbolunu yapılandırmaya çalışan ve projelendiren Türkiye, 2014 yılında hala proje safhasında olan ülke yine Türkiye.

        Biri sistemi kurup uygulayarak sonuç alıyor. Diğeri de hala sistemi yazıp okuyup, konuşmaya devam ediyor. FARK BU!

        Diğer Yazılar