Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KULÜPLER Birliği, yeni bir oluşumun çalışmalarını yapıyor. Buradaki amaç, kulüplerin kendi yarattıkları gelirlerin üretimi, yönetimi ve dağıtımı konusunda söz sahibi olmak. Söz sahibinden de öte ‘tek yetkili’ olmak. Marka değerine sahip olan, icraati yaratan taraf olarak bu düşünce yanlış değil.

        Bu konuya referans olarak da İngiltere’deki sistem gösteriliyor. Bu da doğru... İngiltere’deki yapıda, kulüplerin kendi gelirini yönetme hakları var.

        Ama iş İngiltere olunca olayın başka taraflarına da bakmadan geçemiyoruz.

        İngiltere’de hiçbir kulüp dernek statüsüyle yönetilmiyor! İngiltere’de şike yapan takıma, ırkçılık yapan oyuncuya ve futbolda şiddete müsamaha gösterilmiyor. İngiltere’de elde edilen gelirlerin harcanma şekli tamamıyla kontrol altında. Hiçbir kulüp gelirinden fazla harcama yapamıyor. Transferde ancak gelirinin belli bir bölümünü harcayabiliyor. Vergisini ödemeyen, devlet kapısında yatan hiçbir kulüp de yok! Bu konularda yanlış yapan kulüp, direkt küme düşürülüyor. Kulüp yönetiminde bulunan ve imzası bulunan herkes, büyük sorumluluklar taşıyor. Yöneticilere ‘ömür boyu men’den hapis cezalarına kadar birçok yaptırım uygulanıyor. Futbolcular ve futbol adamları sistemde hem hak hem de söz sahibi. İngiltere Futbolcu Derneği, yayın gelirlerinden yıllık yüzde 3 pay alıyor. 2016’dan itibaren yıllık 81 milyon Pound gelir elde edecekler. İngiltere’de tüm profesyonel kulüplerin federasyon seçimindeki delege oranı yüzde 20’yi geçmiyor! Bizde ise tamanen profesyonel kulüplerin tehdidinde yaşayan bir federasyon yapısı var. Oysa İngiltere’de taban birlikleri dediğimiz teknik adamlar, futbolcular, amatör kulüpler, futbolun ve federasyonun yönetiminde çok etkin.

        Şimdi dönüp ‘Futbolumuzdaki tek sorun gelirlerin paylaşımı mı?’ diye sormak gerekiyor! Yıllardır futbol için büyük kaynaklar yarattık. Her zaman en zor şey olan kaynak yaratma aşamasını, geliştirerek devam ettik. Şimdi de sektöre giren paranın daha da artaracağını ümit ediyoruz. Futbolumuz açısından güzel. Fakat bizim temel problemimiz kaynak yaratmakla alakalı değil. Kaynakların ‘kontrolsüz’ kullanımıyla alakalı. Her gelir artışında, gelirden çok daha fazla borç artışı söz konusu!

        İngiltere’yi örnek almaya kalkarsak yanlış bir iş yapmış olmayız. Ama ‘nalıncı keseri’ gibi kendine yontarak bu işi düzeltemeyiz. Problemin en büyük kaynağı olan yönetim tarafını, kontrolsüz harcama tarafını, hesap vermezlik tarafını, düzeltmeyi konuşursak, bunların hepsi ancak yerine oturur. Diğer türlü, aynı filmin tekrarını, aynı masallarla dinlemeye devam ederiz. Türk futbolu da 3-5 popülist futbol rantçısının oyuncağı olarak can çekişerek yaşamını sürdürmek zorunda kalır.

        Diğer Yazılar