Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SON yaşanan haciz olayı Beşiktaş’ı derinden sarstı. Türkiye’nin ilk futbol kulübünün daha doğrusu ilk futbol önderinin bu durumla karşı karşıya kalması, camiayı derinden yaraladı.

        Beşiktaş, çok büyük bir kulüp... Bugüne kadar milyarlarca Dolar bu kulüpten gelip geçmiştir. Kimsenin de parası kalmamıştır. Bundan sonra da kalmayacaktır. Beşiktaş kendi markasıyla kendi büyüklüğüyle yarattığı değerlerle her zaman kaynak yaratır. Kendisini de her türlü sıkıntıdan kurtarır. Önemli olan yaşanabilecek sıkıntıları, önceden görebilmek ve bunlara tedbir alabilmektir. Son yaşanan olay ciddi boşluklar içeriyor. Konuştuğumuz şey olayın sonuç bölümü. Buradan bakarsak yine aynı hatayı tekrar etmiş oluruz.

        Bu son durumu yaratan sebepleri doğru görmemiz gerekiyor. Bunlarsa aynen değişmeden devam ediyor. Kulübü ilgilendiren konularla ilgili doğru karar alamamak, alınan kararların neticelerini doğru hesap edememek, güncel ve popülist davranıp işin gerçekliğini fark edememek, hesap sormamak bu günleri getirdi.

        Beşiktaş, Del Bosque’ye bir değil 10 milyon Euro öderken de bunu öngöremedi. Ferrari’ye 2 değil, 8.5 milyon Euro öderken de, 3 gün oynattığı Tabata’ya 8.5 milyon Dolar verirken de, 4 milyon Euro’ya alacağı Zapotocny ve Sivok’a 9.5 milyon Euro bonservis parası öderken de fazla hovardaca davrandı. “Bunları yapanlara hesap soracağım” diye ortada gezerken de bunları öngöremedi.

        Öngöremedi derken aslında biraz hafif geçiyoruz. Ama konu Beşiktaş olduğu için biraz sakin olmaya çalışıyoruz. Bu günler tesadüfen gelmedi. Bağıra bağıra, haykıra haykıra büyük ayak sesleriyle geldi. 10 yıl evvel 30 milyon TL borcu olan kulübü bugün 1 katrilyonun üzerinde borç yüküne taşıyanlar, buna hem göz yumdu hem de iyi kamufle etti. Karşılığında dişe dokunur bir tane sportif başarısı olmayanlar bu sürecin pazarlamasını güzel yaptılar. Sürekli transfer spotları ve yeni oyuncu masallarıyla bugüne kadar geldik. Bu sadece sonuç...

        Futbolun ülkemizde var olan başı boş sisteminin en net neticelerinden bir tanesini Beşiktaş yaşıyor. “Ne yaparsan yap yanına kar kalsın” düzeni aynen devam ediyor. Sistem kimseye hesap sormuyor. Görevi devralan aynı masalla devam ediyor:

        “Geçmişe hesap soracağım, gelecekte kulübün borçlarını azaltacağım” vecizeleri havalarda uçuşuyor.

        Ancak karşımızda duran icra tarafı tam tersi...

        Kendini zenginleştiren, kulübü aynı hızla borçlandıran ve bunu “Kulübüme hizmet ettim” parolasıyla futbol camiasına satan yönetici tiplemesi aynen yoluna devam ediyor.

        Bugüne üzülmemiz ve acı çekmemiz çok doğal görünse de hala esas trajedinin farkında değiliz.

        Sıkışmış, sportif anlamda geriye gitmiş, rakiplerinin rekabet gücünün altında ezilen ve yalnızca borçlarını büyüten bir kulüp olarak yolumuza devam etmeye çalışıyoruz. İşin acı kısmı bu işleri yapanlar, kulübü bugüne getirenler, camiaya bunları yaşatanlar hala kahraman edasıyla ortada gezmeye çalışıyorlar. Daha da vahimi birbirlerine toz kondurmadan kol kola yürüyorlar.

        Haciz kamyonları bu kulüpten içeri defalarca girdi fakat ilk defa kamuoyunun önünde selam verdiler.

        Canımızı yaktı, içimizi acıttı.

        Şunu artık görelim: Bu haciz kamyonları kulübü bu güne getirenlerin evine, iş yerine hesap sormak adına gitmediği sürece bu düzen değişmez. Kulübünü seven benim cefakar taraftarım, o kulübün kapısında ne kadar yatarsa yatsın bunları durduramaz. Ta ki hesap sormak adına kapılarına gidene kadar...

        Diğer Yazılar