Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        LIGIN final bölümünde yöneticilerin, teknik adamların ve futbolcuların üzerindeki baskı ciddi şekilde arttı. Bu son derece olağan ve doğal. Fakat bizim ülkemizde olaylar, daha farklı bir şekilde hissediliyor. Birçok şey, siyahla beyaz veya var olmakla yok olmak arasında gidip geliyor. Dolayısıyla bu ortam, görev başındakiler için endişe ve korku yaratıyor. Korku enteresan bir duygu. Çok çabuk ortaya çıkıyor ve hissediliyor. Hissedilmesi bir yana başkalarına da çabuk sirayet ediyor.

        Bugün, şampiyonluğa oynayan bütün takımlarımızın ortaya koyabilecekleri gerçek performanslarının altında kalmalarının gerçek sebebi bu. Yöneticisi teknik adamına, teknik adamı oyuncusuna, o endişe ve korkuyu aksettiriyor. Bu ortamda sahaya ve oyuna negatif etki ediyor.

        Bu endişe her takımda farklı şekilleniyor .

        Beşiktaş, zorlu şartlarının içerisinde sürekli seyahat ediyor. Başındaki teknik adamı ile ciddi bir test sıkıntısı yaşıyor. Ona rağmen bu süreci başarıyla geçmeye çalışıyor. Ama bir yandan da sürekli şehir dışarıda oynamanın, maddi sıkıntılar yaşamanın ve teknik adam korkusunu cebinde taşıyor. Bunları içinde yaşarken bir yandan da şampiyonluk ipini elinden kaçırmak istemiyor.

        G.Saray, bambaşka bir mücadelenin içerisinde... Maddi anlamda nefes almakta zorlanan bu yapı ayakta durmakta zorlanırken kendini ileriye taşıyabilecek yönetimlerin arayışı içerisinde . Bulup bulamayacağı da henüz belirsiz. En önemli avantajları Hamza Hamzaoğlu . Görev süresindeki puan ortalaması çok yüksek. Böyle olmasına rağmen yönetim sıkıntılarını ve taraftarın sürekli bazı oyuncuları hedef alıp protesto etme sürecini yönetmeye çalışıyor.. Takımını var olan bu sıkıntıların olabildiğince dışında tutmak istese de görüyoruz ki işi hiç kolay değil. Bu ortamın oyuncuları baskı altına alması kaçınılmaz..

        Fenerbahçe, bu yarış içerisinde bulunan takımlardan belki de en az probleme sahip gibi görünen bir kulüp olmasına rağmen işin içi o şekilde görünmüyor. Alternatifli bir kadroya sahip takımın ileri yaş ortalaması performanslarını etkiliyor. Ama esas problem, Aziz Başkan tarafında görünüyor.

        Türkiye’de birçok tartışmanın ortasında sayın Aziz Yıldırım var. F.Bahçe’deki teknik direktör tercihleri ve uygulamaları çok konuşuluyor. Şimdi İsmail Hoca’yla bu yola devam ediyor. Yıllardan beri bu işin içerisinde olan bir teknik adam olarak, geldiği nokta hafif alınacak bir yer değil. Fakat Aziz Başkan’ın, “Ben oraya kimi koyarsam koyayım, başarılı olurum” noktasına indirdiği teknik direktörlük makamı, İsmail Kartal’dan çok, Aziz Başkan’ı tartışılır noktaya getirdi. İster istemez teknik direktörünü güçsüzleştirdi.

        Bugün İsmail Kartal, belki bu kadar eleştiriyi hak etmese de karşısına Aziz Yıldırım çarpanı çıktığı için çok daha farklı bir değerlendirmeye tabii tutuluyor. Ve dolayısıyla bu durum takım ve kulüp üzerinde ciddi bir başarısızlık endişesi yaratıyor.

        Ligin son haftalarına gelindiğinde şampiyon olacak takımın ivmesi her zaman yukarıya doğru olur. Hem oyun hem performans anlamında bunu görmemiz gerekir. Fakat doğal olarak bu endişe ortamı tüm takımlarımız yalnızca skora endekslemiş durumda. İyi oyun bir kenara bırakıldı... Yanlış sayılmaz...

        Kazanmak, futbolun ilk kuralı.

        Korkularıyla beraber Herkes bu kuralın peşinde...

        Kazan Var ol kazan şampiyon ol...

        Görünen o ki gerisi teferruat...

        Diğer Yazılar