Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu sezon başlangıcının bu kadar dinamik olmasının iki ana sebebi var;

        Birincisi, yeni yabancı kuralı dolayısıyla transfer konusunda takımların daha geniş bir alan bulması,

        İkincisi ise Fenerbahçe’nin yaşlanan ve değişim gerektiren kadrosunda büyük bir revizyona gitme isteği.

        Bu durum ister istemez diğer takımları da bu işin içerisine çekti...Özellikle Galatasaray ve Beşiktaş, kendi şartlarını bu değişime uydurma konusunda oldukça zorlamak durumunda kaldı.

        Bu futbol izleyicisi için güzel bir durum.

        Yeni yıldızların gelmesi, rekabetteki tansiyonun artması, geçen sezona oranla futbolun daha çok konuşulur hale gelmesi, şimdiden birçok kulübün bilet satışlarındaki yükselişi; ortamı iyiden iyiye ısıttı.

        Bu güzel gelişmelerin yanında şunu da artık kabul edelim;

        Yabancı kuralını değiştirme isteklerinden birisi, Türk oyuncuların yüksek bedellerini düşürme düşüncesiydi. Bunun kocaman bir balon olduğunu yapılan transferlerden sonra daha rahat görebiliyoruz. Bizim iyi oyuncularımızın kalitesindeki yabancı futbolculara ödenen bedeller hepsinin üzerinde. Transferlerin, takımların ve ligimizin kalitesini arttıracağı fikrine “Evet” derken mali yönden fiyatları düşüreceği mantığına da “Hayır” diyorum. Altyapı tarafına yapacağı negatif etkiye ise şimdilik hiç girmiyorum.

        Dönelim takımlarımıza;

        - Beşiktaş sıkıntılı sezonlar geçiriyor. Geçen yılın final bölümünde yaşanan faciadan sonra başarı baskısı tavan yapmış durumda. Son gelen oyuncular camianın moral ve motivasyonunu biraz yükseltti. Elbette beklenti şampiyonluk. Özellikle; Quaresma ile Gomez transferlerinin yanı sıra Sosa ve Töre’yi de işin içine katınca çok etkili, verimli olabilecek bir forvet hattı hayali bile taraftarı heyecanlandırmaya yetiyor. Öyle de olacağını düşünenlerdenim... Takımın defans ve orta alan kurgusu dengeli hale gelebilirse önemli işlere imza atabilecek bir takım olabileceğini şimdiden söyleyebilirim. Ancak bunu söylerken şunu da ilave ediyorum; “Futbolda en önemli şey günü ve gündemi doğru idare edebilmektir.” Beşiktaş geçen sezonu, kadrosu yetersiz olduğu için değil bunları yapamadığı için kaybetti. Bu sezon da aynı zorluklar önünde duruyor. Rakiplerinden çok kendi zorluklarını aşabilmesi daha önemli görünüyor...

        - Fenerbahçe, belki kendi tarihinin en büyük değişim ve yatırımlarından birine imza attı. Bu büyük hedefleri beraberinde getirirken elbette doğal olarak baskı ve riskleri de işin içine kattı. Ticarette kar ve zarar birbirine ne kadar ortaksa futbolda da iddiayı ortaya koymakla beraberinde ortaya çıkan baskı ve riskler de birbirine o kadar ortaktır. O yüzden ilk haftalar Fenerbahçe için diğer takımlara oranla çok daha önemli. Bu kadar tecrübeli oyuncunun takıma adapte olması ve sahiplenmesi uzun dönem için riskli gibi görünmüyor. Belirli bir periyottan sonra katkıları artacaktır. Ancak Fenerbahçe ve Pereria için ligin başlangıcı ve ilk yarının ortalarına kadar olan zaman çok daha kritik olacak.

        - İki kupalı şampiyon olmak hem güzel hem de sıkıntılıdır... Başlayan sezonla beraber hem aynı pozisyonu korumak hem de üstüne başka başarılar ekleme mücadelesi vermek kolay olmayacak. Galatasaray, kendi içerisinde farklı bir savaş veriyor. Bir yandan mali kriterler, bir yandan ortaya çıkan transfer baskısı, diğer yandan futbolun yönetimiyle ilgili kulübün içindeki çalkantılar... Bunların hepsi yaşanan başarıların önüne geçmiş durumda. Sezonu en iyi yerde bitiren takım olmasına rağmen bugünkü görüntüde bunu söylemek kolay görünmüyor. Bunda Galatasaray’ın kendi şartları kadar ülkemizin futbola bakış açısının da önemi var. Başarıyı yaratan her şeyi yok sayarken, komşunun tavuğunu kaz görme huyumuzdan da vazgeçemiyoruz.

        Diğer Yazılar