Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Futbolda maçı önceden düşünmek kurgulamak farklı bir şey, uygulama tarafı daha farklı bir şey. Çok defansif oyuncuyla oynamak nasıl iyi defans yapmak anlamına gelmiyorsa, çok forvet oyuncusuyla oynamak da çok ofansif oynayıp gol atmak anlamına gelmiyor. Futbolun kendi içerisinde bir dengesi var. Bu da takımların uygulayabilme kabiliyetinden geçiyor. Lizbon maçı çok stratejik bir maçtı. Kazanmak çok önemliydi. Ama kaybetmemek de bir o kadar önemliydi.

        Necip-Atiba tercihiyle başlanılan bir orta alan kurgusu yalnızca düşünce safhasında etkili kaldı. Saha tarafına baktığımazda maçın içerisinde olmayan, rakibe etki edemeyen, dönen topları kazanamayan, kazandığı topları da planlanan ölçüde kullanamayan, bir fotoğraf ortaya çıktı. Özellikle ilk yarıda, bir de forvet oyuncularının işin savunma tarafında etkisiz kalmalarını ekleyince, rakibine teslim olan bir Beşiktaş görüntüsü ortaya çıktı. Beşiktaş’ın en büyük şansı bu yarının yalnızca bir farkla bitmesi oldu. Teofilo-Tolga karşılaşmalarında Tolga’nın başarısı ilk yarıyı bu skorda tuttu.

        İkinci yarı Oğuzhan ilavesi, diğer oyuncuların biraz uykudan uyanmasıyla Beşiktaş vites yükseltti. Yükseltince de o en iyi yapabildiği iş olan çabuk çıkış ve kontratak silahlarını da kullanmaya başladı. Gökhan Töre-Oğuzhan ikilisi bu yarının Beşiktaş adına kazanılmasında büyük rol oynadılar. Quaresma’nın sahada bu kadar uzun süre kalmasının tek sebebinin, Portekizli bir oyuncu olarak yetiştiği takıma karşı mahcup olmaması için Şenol Hoca’nın kendisine bir jesti olduğunu düşünüyorum. Daha etkili olması gerekiyor. Yıldız oyunculardan beklenen; bu tür maçlarda ortaya çıkmaları. Beşiktaş taraftarı ve camiası Quaresma’yı çok seviyor, onun da bu sevgiye daha etkili saha performanslarıyla karşılık vermesi gerekiyor.

        Şenol Hoca beraberlik golünden sonra Cenk’i alıp çift santrfora dönerek, ciddi bir kazanma iradesi ortaya koydu. Bunu da alkışlamak gerekiyor. Çünkü Beşiktaş bu maçı galibiyetle bitirebilse, grupta ilk iki adına büyük bir süreci geride bırakmış olacaktı. Bunu bildiği için de oyunun son bölümlerinde risk almaktan çekinmedi.

        Oynun İlk yarısında ciddi sıkıntılar yaşayan Siyah-Beyazlılar’ın ikinci yarıda bunu eşitlemesi ve kaybetmeden bu maçı geçebilmesi de az bir şey sayılmaz. Grubun içerisinde yine dengeyi ve inisiyatifi elinden bırakmadı. O yüzden ikinci yarıdaki Beşiktaş’ı alkışlıyoruz.

        OZZİE OYUNU DEĞİŞTİRDİ

        Oğuzhan’ın ilavesiyle değişen oyun düzeni ve Gökhan Töre’nin biraz daha kıpırdanması, Beşiktaş’ı ikinci yarıda gerçek kimliğine taşıdı.

        SPORTİNG’E SEYİRCİ KALDIK!

        İlk 45 dakikalık bölümde oyun inisiyatifini tamamen rakibe bırakarak oynamak ve buna sahanın içerisinde reaksiyon gösterememek dün akşamın eksi tarafıydı.

        Diğer Yazılar