Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Herkes birbirine “Galatasaray’ı kim yaktı” sorusunu soruyor. Bütün camia, medya suçluyu bulma peşinde. Ve doğal olarak bu sisli ortamda herkes birbirini suçluyor.

        Galatasaray ölçeğinde bunu tartışırsak yine gerçek sorunu göremeyiz. Çünkü Türkiye’nin futboldaki genel problemi kulüpsel değil, sistemsel. Bugün Galatasaray’ın yaşadığını Bursaspor da, Fenerbahçe de, Beşiktaş da, belki önümüzdeki günlerde Trabzonspor da yaşadı veya yaşayacak. Avrupa kupaları ile ilişkisi olmayan diğer Süper Lig takımlarımızı, PTT 1. Lig, Spor Toto 2. Lig ve 3. Lig takımlarımızı ise hiç görmüyoruz. Ama bunların hangisine dokunursanız dokunun aynı problem karşınızda. Bütçe büyüklükleri değişse de sorun aynı ölçekte.

        Türkiye’de sorun kulüplerin gelir elde etmesinde değil. Gelirleri kullanım şeklinde. Son 15 senedir dünyada futbola en çok kaynak yaratan ülkelerin başında geliyoruz. Ama karşılaştığımız sonuçlar ortada. Harcanan rakamların sportif başarıya çevrilememesi de ayrı bir yara. Sürekli harcamaya ve tüketmeye dönük politikaların futbolumuzu getirdiği nokta ortada.

        Şimdi herkes “Neden böyle olduk ve bunu kim yaptı” sorusunu soruyor. Kimsenin kimseye bir şey sormasına gerek yok. Bu noktaya bağıra bağıra geldik. Kulüpler ve kulüpleri yönetenler kendi iç mekanizmalarında hiç kimseye hesap sormadı. Kulüp delegeleri, oy kullananlar da sormadı. Devletimiz, hukuk sistemimiz, futbol federasyonumuz da sormadı. Bildik, gördük ama görmemezlikten geldik. “Nasıl olsa hallederiz” felsefesiyle bunlara göz yumduk. Genel yapı buna müsaade ederken futbolu yönetenler de bu boşlukları kulüplerinin çıkarları adına değil, genellikle kendi popülist çıkarlarına uygun kullandılar. Sonuç hepimizin malumu. Bugün bunu Galatasaray ölçeğinde konuşuyor olsak da Türkiye’de bunun dışında büyük futbol kazaları da tüm açıklığıyla önümüzde durduyor. Altay, Kocaelispor, Sakaryaspor, Malatyaspor, Ankaragücü, Orduspor, Bucaspor, Sarıyer, Zeytinburnu, Bakırköy ve daha birçokları aynı kontrolsüzlük ve hesap vermezlik dolayısıyla bugün acı faturalar ödüyorlar.

        Sonucunda biz bunları kendi içimizde düzeltmediğimiz için önümüze ufak ufak bir takım reçeteler konuyor ve faturalar kesiliyor. Ama şunu herkesin bilmesinde yarar var. Bunlar sadece ufak pansumanlar.

        Türkiye’de futbolun patronu Türkiye Futbol Federasyonu’dur. Öncelikle burayı güçlü hale getireceğiz. Yalnızca profesyonel kulüplerin oy yüzdesiyle seçilen ve sürekli onların tehdidi altında kalan bir federasyon seçim sistemiyle Türkiye’de güçlü kararların alınabilmesi mümkün olmaz, bu yapıyla olmayacak da.

        Bir diğer temel konu da kulüplerin, kulüp yönetimlerinin her dönemiyle ilgili hesap verebilir ve hesap sorulabilir noktaya getirilmesi.

        Bu büyük ve temel değişimi kendi elimizde gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bunun yolu da meclisten ve herkesin katılımıyla çıkarılacak ortak bir futbol kanunundan geçiyor.

        Ya bunu kendi ellerimizle gerçekleştirip temiz bir sayfa açacağız ya da bugün olduğu gibi önümüzdeki konan faturaları parça parça ödeyip karanlıkta yola devam edeceğiz.

        Diğer Yazılar