Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İki maç sonunda hiç de ummadığımız bir yerdeyiz. Beklentilerimizin çok gerisinde kaldık. Oynadığımız Hırvatistan ve İspanya, güçlü takımlar. Dünya futbol gündeminde önemli yerlerde bulunuyorlar. İspanya zaten tartışmasız dünyanın en iyi ekiplerinden bir tanesi. Hırvatistan, milli takımlar düzeyinde olmasa da bireysel oyuncu yetenekleri açısından çok büyük yetenekleri ortaya çıkarttı. Doğal olarak milli takıma da bu oyuncuların etkisi büyük oldu. Biz böyle etkili iki rakiple oynadık. Aldığımız skorlar elbette hiçbirimizi memnun etmedi. Fakat bizim tartıştığımız nokta skorlardan ziyade Milli Takımımız’ın ve oyuncularımızın bu maçlarda ortaya koydukları performans...

        Bireysel olarak tek tek baktığımızda kaliteli ve iyi oyuncularımız var. Doğal olarak bunların Milli Takım’a yansımalarının başarılı olmasını bekliyoruz. Fakat iki maçı hayal kırıklığı ile kapattık. Bizleri şaşırtan, skorlardan ziyade ortaya konulan performanslar oldu.

        Bu turnuvanın her maçı büyük mücadelelere sahne oluyor. Hangi klasmandan gelirse gelsin bütün takımların oyuncuları, büyük bir coşku ve özveriyle mücadele ediyorlar. Aslında en büyük hayal kırıklığımız bizim açımızdan bu yönde oldu. Çabuk kırılan mücadele azmini yüzde yüz sahaya yansıtmayan bir takım görüntüsü sergiliyoruz.

        İşin açıkçası bunu anlamakta da zorlanıyoruz. 8 yıl sonra ilk defa böyle bir şansı yakalayan Milli Takım durumundaki oyuncuların ve teknik ekibin, bu fırsatı çok daha iyi kullanmasını bekliyoruz. Olması gereken bu.

        Kadro tescili, oyuncu seçimi gibi konular elbette tartışılabilir. Bu tercihlerin sonuçlara negatif etkisi de olabilir. Ama yüzde yüz mücadele etmeyen, coşkusu olmayan, burada olmanın farkındalığını sergilemeyen bir oyun yapısını da kabul etmek mümkün değil. Zaten tartışma ve eleştiriler de bu yönde yoğunlaşıyor.

        Şimdi önümüzde yeni bir fırsat var. Futbolun her zaman yeni bir şans yarattığı güzel ortamlardan bir tanesi... Çek Cumhuriyeti’ne karşı en azından şans yaratabileceğimiz fırsat önümüzde duruyor. Geride kalan iki maç elbette Milli Takımımız üzerinde hasar yaratsa da bu seviyedeki oyuncuların, bunun üstesinden gelebilmesi lazım.

        Çekler’le grubumuzda oynadık. Yakından tanıyoruz. Bu grupta oynadıkları iki maçı da takip ettik. Şunu iyi biliyoruz. Belirli bir ekolü olan, sistem disiplinine sahip, mücadeleci bir takım. Bunu İspanya karşısında da, Hırvatlar karşısında da ortaya koydular. Son maçtaki 2-0’dan maçı çevirebilme iradelerini de hep beraber izledik. Kalite olarak bizden çok daha kaliteli bir ekip değil. Ama iki maçtaki farkları; ortaya koydukları mücadele azmi oldu. Bizim açımızdan da izleyeceğimiz yol çok açık bir şekilde görünüyor; iradesi sağlam, kırılmayan, mücadele azmi yüksek bir oyunu ortaya koymak bu maçın olmazsa olmazı... Bunu yapabilirsek işin en önemli tarafını da çözmüş oluruz.

        Hırvatistan maçındaki 11’imizden 1 değişiklikle İspanya karşısına çıktık. Bu kadro seçimi iki maçta da tempo anlamında rakiplerine karşılık veremedi. Gördüğümüz kadarıyla Fatih Hoca, kadroda birtakım değişiklikler düşünüyor ki, olması da gerekir. Orta alanda biraz daha mücadele gücü daha yüksek, kanatlarda da daha çabuk oyunculara ihtiyacımız var. Milli Takımımız’ın oyuncu kadrosu içerisinde bunlar mevcut. İsim olarak farklı tercihler de kullanılabilir. Ama hangi değişiklik olursa olsun Milli Takımımız’ın daha dinamik bir oyun yapısına kavuşmaya ihtiyacı var. Özellikle stoper bölgesi çok tartışıldı. Bu bölgenin kendi oyuncularıyla oynarken, orta alanda da Mehmet Topal tercihi Milli Takımız’ın şu an için vazgeçilmezi gibi görünüyor. İki kanatta Arda ve Çalhanoğlu gibi iki tane çok güçlü ayağımız var. Bunlar oyunu yönlendirebilen, topu iyi kullanan oyuncular. Fakat ikisi de çok boş koşulu oynayan rakip arkasına koşuyla topla buluşan oyuncular değil. Önce topu ayağına alıp sonra oyunu yönlendirmeye düşünen oyuncular. Bu oyun yapısı doğal olarak takımımızın hızını kesiyor. Kanatların birinde Volkan, Emre Mor ve Olcay tipi daha çok boş koşuyla oynayan rakip arkasına giden süratli oyuncuya Milli Takım’ın ihtiyacı var.

        Kadro içerisinde yapılabilecekler aşağı yukarı belli. Ama kimle oynarsak oynayalım öncelikle görmek istediğimiz; yüzde yüz tempoyla oynayan, coşkusu olan, kaybetmeyi kabullenmeyen, 90 dakikanın tamamını yüksek motivasyonla oynayan bir oyuncu grubu.

        Diğer Yazılar