Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Endüstriyel futbolla beraber, futbolda çok şey değişti... Oyuncular, teknik direktörler, yöneticiler de değişti. Her şeyi çabuk tüketir hale geldik. Daha doğrusu bu sistem, bu hale getirdi. Boşlukları fazla olan, etik değerleri çok fazla göz önünde bulundurmayan, günü ve anı yaşamaya çalışan futbol ortamı bu hale geldi.

        Günümüzün en büyük futbol argümanı; transfer. Kulüpler, gündem ve politikalarını, isteseler de istemeseler de bu olgu üzerinden yönetmeye çalışıyorlar. Her 3 ayda bir transferlerin konuşulduğu bir ortam yaşıyoruz. Takımların başarılı olması ya da başarısız olması da çok önemli değil. Her iki alternatifte de gündem yine transfer. Başarılı olan takımı güçlendirme adına veya başarısız olan takıma takviye ve yenileme mecburiyetiyle icraat yine transfer.

        Futbol ortamının getirmiş olduğu tüketime dönük kulüp politikaları, doğal olarak birçok şeyi de erozyona uğrattı. Kulüpleri temsil kabiliyeti olan, simge haline gelebilecek kulüplerde uzun süre görev alabilecek oyuncu yapıları kuramaz hale geldik. Formalarımızın uzun süre sahibi olabilecek oyuncular yaratamadık. Büyük takımlarımız iki gün önce transfer ettikleri bir oyuncunun koluna bile kaptanlık pazubendini takabilir duruma geldiler. Bu durum takımlara elbette pozitif olarak yansımıyor. İstikrar yakalamak zor hale geliyor. Bunu görebilmemiz için de çok uzaklara değil, yakın futbol tarihimize bakmamız yeterli.

        Ülkemizin önemli futbol sembollerinden sayın Turgay Şeren’i kısa zaman önce kaybettik. Çok önemli bir futbol efsanesiydi. G.Saray Lisesi’ni bitirip sonrasında futbol takımında forma giymiş, kaptanlık yapmış, milli takıma yükselmiş, kulübünde yöneticilik, teknik adamlık yapmış, G.Saray camiasını birçok yerde yalnızca futbolcu olarak değil, farklı şekillerde temsil edebilme kabiliyetini göstermiş çok önemli bir isimdi.

        Futbol ve kulüpler, her zaman sembol isimlere, onların oluşturduğu marka değerlerlerine ihtiyaç duyarlar.

        Bugün geriye dönüp bakıldığında, gelecek kuşaklara örnek olabilecek, takımlarına yalnızca futbolculuk yönleriyle değil, karakterleriyle, saygınlıklarıyla, davranışlarıyla, sergiledikleri tavırlarla, her zaman önde tuttukları ve gözettikleri camialarıyla anılan birçok isim sayabiliriz..

        Çünkü; kulüpleri ve camiaları ayakta tutan bu isimlerdir... Onların ortaya koyduğu felsefenin yanında, onların yarattığı itibar ve saygıdır.

        Bugün iki kulübümüz birbirinden karşılıklı oyuncu transferi yaptılar. Bu her ne kadar kulüpler açısında bir transfer başarısı olsa da, bu transferlere imza atan oyuncular açısından konu aynı noktada değildir. İşin maddi kısmı önemlidir ve elbette imzayı atanı ilgilendirir. Ama kulüplerinde uzun süre oynamış, futbolculuğun ötesinde bir değer olarak camiaların içerisinde kalabilme iradesini ortaya koymamış olmaları da kendileri adına bir şanssızlıktır. Çünkü kulüpler her zaman oyuncuları büyüten, ait olma ayrıcalığını yaratan yerlerdir. ‘Para veya sembol olma’ tercihleri arasındaki karar, yıllar içerisinde mutlaka hak ettiği yeri bulur. Ama o yer büyük ihtimalle, düşündükleri yer olmayacaktır.

        Diğer Yazılar