Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Çok değil, 15-20 yıl kadar önceydi... Beşiktaş'ın üst üste şampiyonluklara koştuğu yıllar. Beşiktaş'ın ezeli rakiplerine büyük üstünlük sağladığı, lige ambargo koyduğu sezonlar...

        * Beşiktaş takımı, yönetimiyle, teknik adamıyla, oyuncusuyla 'başarıların takımı' kimliğindeydi. Bütün camia o hedeflere ulaşabilmek için tüm enerjisini harcar, ısrarcı olur, hedeflerinden asla ve asla vazgeçmezdi.

        * Beşiktaş'ın yönetenler kayıplar sonrası transfer muhabbetleriyle, gelen-giden oyuncu demeçleriyle gündemi değiştirmeye çalışmazdı.

        * Beşiktaş'ı yazanlar üst üste gelen puan kayıplarına 'normalmiş gibi' bakmaz, Beşiktaş'ı 'büyük takım' felsefesine uygun olarak eleştirir, G.Saray-F.Bahçe rekabetinin 'yan unsuru' olarak görmezlerdi.

        * Beşiktaş oyuncuları, Beşiktaş'ın hedeflerini kendi hayatlarının en önemli noktasına koyardı.

        * Beşiktaş takımı bırakın maç kaybetmeyi, deplasmanda alınan beraberlikleri kendi adına 'mağlubiyet' sayardı. Beşiktaş'ta yenilgi, 'kolay sindirilen' bir şey olamazdı.

        * Beşiktaş oyuncuları kaybedilen maçlardan sonra, gazetelere gülerek poz vermek bir yana o kayıpların sorumluluğunu en ağır şekilde üzerinde hissederek sokağa dahi çıkmazdı!

        * Beşiktaş'taki teknik adamların sürekli mazeret üretme politikaları, kulüpte ve camiada karşılık bulmazdı.

        Bugün...

        Beşiktaş'ın son 6 haftadaki puan kaybı 10... Yani bu süreçte alabileceği toplam puanın sadece yüzde 40'ını almış durumda. Yakaladığı tüm şansları elinin tersiyle itmeye devam ediyor.

        Gelin görün ki Beşiktaş'ta konuşulanlar, yazılanlar yaşananlardan çok farklı!

        Farkında mısınız bilmiyorum ama Beşiktaş, geçen hafta Karabük'e kaybetti. Yani önündeki en önemli hedef olan Şampiyonlar Ligi'ne direk katılabilme yolunda avantajını maalesef yine kullanamadı.

        Buna rağmen hedeflerle hiç işi olmayan bir yönetim veya futbol takımı havasındaki açıklamalar son sürat devam ediyor. Yine 'elma şekeri' misali konuşulan transferler, yine gelen-giden oyuncu sohbetleri havada uçuşuyor...

        Yönetim bu havada, teknik heyet ve oyuncular bu havada, medya bu havada, ...

        Görünen o ki; Beşiktaş'ta mağlup olmak, maç kaybetmek, yapabileceklerini yapmamak itibarlı bir şekilde kabul görüyor!

        Fenerbahçe ve Galatasaray'ın hedeflerini sürekli büyüttüğü yerde Beşiktaş'ın 'sofradaki çeşni' durumuna düşürülmesi işin sorumlularını hiç rahatsız etmiyor.

        Koskoca Beşiktaş, 13 puan gerisinde olduğu liderin başarısını değil, aynı puanda bulunduğu rakibinin başarısızlığını baz alıyor!

        * * *

        Süleyman Seba sonrası başlayıp hızlanarak devam eden erezyonu yaşarken Beşiktaşlılar olarak artık şu soruyu sormamız gerekmiyor mu?

        Beşiktaş'ta yıkılan sadece stat mı, yoksa 'büyük kulüp' felsefesi mi?

        Diğer Yazılar