Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Testere” serilerinin pazarlanmasına karşı olan, olmayan herkese bu duyuruyu yapmak farz oldu. Kabak tadı verdi artık devam etmesin diyen anti-testerecilerin, Testere 8’in vizyona girecek olması ile ilgili ne düşündükleri merak konusu… Tepki vereceklerini düşündüğümüz anti-testereciler bayrağı testere severlere çoktan teslim ettiler bile… Artık geri dönüş için çok geç! Umutların tükendiği anda şaha kalkarak hayranlarını sevindiren “Testere” ile yeniden yol alacağız, hem de büyük süprizlerle…

        Duyduk duymadık demeyin “Testere” sekizinci serisi ile beyazperdeye geri dönüyor. Hatırlarsanız 2010 yılında 3 boyutlu çekilen “Testere” filminden sonra dibe vuran Lionsgate, düşük izlenme oranı nedeniyle yeniden film yapmak istemediğini beyan etmişti. Güya 3 boyutlu olan sonuncu olacaktı. Gerçekten olacak mıydı? Bu ucu açık soruya şu şekilde yanıt verebiliriz: Guinness rekorlar kitabına giren “Testere” hayranlarıyla o kadar güçlü bir bağ kurmuştu ki, neredeyse onu koparmak imkansızdı. Bunu çok iyi bilen Lionsgate, kapitalizmin esiri olmaktansa, hayranlarının esiri oldu. Arz ve talep dengesinin korunması (bozulmaması) için yapılan stratejik planlar bir yandan kapitalist sisteme selam yolluyor, diğer yandan da değişimi körüklüyor. Testere severler ve kapitalist güçler arasında çıkan savaşın sonucuna göre ‘teen slasher’ (gençlik korku filmi) türünün gelişim gösteriyor oluşu genç izleyici kitlesini aktive ediyor. Şiddeti, acıyı ve korkuyu birleştirerek insanın içindeki intikam duygusunu harekete geçiren “Testere” insanı öyle bir abluka altına alıyor ki, sevmeyen bile kolayca bağımlısı olabiliyor. Aurası hakikaten çok güçlü. Sadece korku filmi müdavimlerine değil, herkese kapılarını açıyor.

        NE EKERSEN ONU BİÇERSİN

        Peki, herkesin bu denli Testere’yi sevmesinin nedeni ne? Gerçek hayatta yapmak isteyip de, yapamadığımız şeyleri, beyazperdede izlemek herkesi dehşete düşürdü. Yani anlayacağınız o kadar gerçekçiydi. Hani her hatanın bir bedeli vardır ya, işte o hatanın bedelini ‘psikopat’ karakterimiz Jigsaw ödetiyordu. Ne ekilirse, o biçiliyordu. Kaçış yoktu. Burada önemli olan zeka ve algının ortak gücünü kullanarak bilmecenin gerçek anlamını çözüp hayattaki karşılıklarını bulmaktı. İşin aslı herşey şiddete bağlı değil, ancak kurbanlar aklını kullanmadıkları zaman ortaya çıkıyordu. Bir çeşit zehirdi sanki… Şiddet kisvesini kuşanan kurbanlar, kaderlerine razı gelip oyunu oynamayı bırakıyordu. O zaman da güçlü olan kazanmış oluyor, alt benlikse uykuya dalıyordu. Buraya kadar herşey çok açık ama askıya alınan proje için Lionsgate neden koskoca 4 yıl bekledi, orası muallak…

        SER VERİP SIR VERMEYEN TESTERE EKİBİ

        Ser verip sır verilmemesi de bir hayli enteresan. İnsanın psikolojisi ile oynamayı seven Testere sanırım Lionsgate’i de kendine benzetti. Testere 8’in ne zaman vizyona çıkacağını ararken, film hakkında başka önemli bilgilere rastladık. Rivayete göre; Mark Hoffman karakterini canlandıran Costas Mandylor ile Jigsaw’a can veren Tobin Bell sekizinci filmde de yer alacak. Zaten Jigsawsuz olmaz ki! Gelelim en ilginç tarafa… Sanki zamanda yolculuk yapan “Testere” bu kez serinin birinci filmine atıfta bulunacak. Diğer bir deyişle sekizinci film birinci filmin sequeli, ya da prequeli olacak. Kaseti bir ileri, bir geri saracağız belki de… “Testere 8” birinci filmden oldukça beslenecek gibi… Bunun nedeni de birinci filmin yaratıcılarının James Wan ve Leigh Whannel oluşu… Imdb’nin verilerine göre; diğer serilerin senaristleri Patrick Melton ve Marcus Dunstan sekizinci filmde yer almayacak.

        TESTERENİN YOLA ÇIKIŞ AMACI VE STORYBOARD KAVRAMI

        Bu kadar bilgi verdikten sonra sırada Testere’nin yola çıkış aşaması… James Wan ve Leigh Whannel’ın tasarladıkları öğrenci projesi olan “Testere” youtube’da rekorlar kırdığı için önce kısa film olarak çekildi. Amaçları kesinlikle popüler olmak değildi, ancak birçok kişinin beğenisini çekmesi, onları çok farklı bir noktaya taşıdı. Neye niyet neye kısmet öyle değil mi? Bir de üzerine “En İyi Korku” filmi ödülünü almaları, dünyaca tanınan insan olmalarına olanak sağladı. Bir salgın gibi kuşattı dört bir yanımızı adeta...

        Aslında bu başarının altında yatan temel sebep beklenti olmadan yola çıkılmasıydı. Ama Testere’nin başarısını katbekat katlayan etmen, storyboard’unkarelerinin çeşitli tekniklerle hareketlendirilip, set tasarımının da itina ile düzenlenişiydi. Bir filmin storyboard’u, sahnelerin içeriğini ve kurgusunu belirleyen resimli bir taslaktır ve bu resimli taslak sahneler arası geçişleri kablo misali birbirine bağlar. Storyboard aracılığıyla birbirlerine iyi lehimlenen sahneler arasında kopukluk olmaz. Sözün özü; Storyboard dekupajı (kurguyu) kolaylaştırır. Tabi tüm bu olumlu detaylara rağmen filmi başarısız bulanlar da var. Onlar Testere’de neden bu kadar çok şiddet ve kanlı sahne olduğunu sorguladılar. Şiddet ve kanlı sahneler olmasaydı, bu kadar çok kişi filmi seyretmeyebilirdi belki de… Şunu da unutmayalım ki, eğer film popüler olmasaydı, seri olarak devam etmezdi.

        HERŞEY KAMERA ARKASINDA SAKLI

        Psikolojik film türüne kapalı olan Testere’de, şiddet öne çıktığı için izlenme oranları arttı. Tabiri caizse şiddet bir metaydı. Ama ‘şiddet’ Testere’ye farklı bir şekilde sirayet etti. Çünkü burada görülmesi gereken detay, şiddetin ders verici etkisiydi. Testere’ye önyargıyla yaklaşmadan evvel, analiz edilmesi gereken iki kriter var. İlk kriter Testere’nin doğru anlaşılıp anlaşılamadığı, ikinci kriterse Dvd’lerin sonuna konulan kamera arkası bölümlerin dikkatlice seyredilip seyredilmediğidir. Kamera arkasını seyrederek, filmin o kadar da korkunç olmadığını çıplak gözle görmek mümkün.

        Hazır laf kamera arkasından açılmışken devam edelim. Herkes tarafından merak edilen tuzakların nasıl yapıldığını gösteren kamera arkası, bilinmeyenin esrarını çözerek, kafamızda yanmayan yeşil ışığı yakıyordu sanki… Genel itibariyle; ismiyle müsemma olan Jigsaw (bulmaca) karakteri çözülemeyen bulmacadaki en zor anahtardı. Bulmaca çöz çöz bitmiyordu. Bulmacanın çözülmemesi de filmin ruhunu besliyordu.

        DOĞRU KULLANILAN KURGU TEKNİKLERİ

        Korku filmlerinin tarihini yeniden yazan “Testere” kullandığı biçim ve çapraz kurgu tekniğini, hikayedeki ipuçları ile ilişkilendirerek seyircileri sinemasal yolculuğa çıkartıyordu. Gelelim Testerenin en önemli özelliğine… “Testere”, kurgusal hikayede yer alan karakterleri aynı merkeze doğru yönlendiriyordu. Hepsinin ortak özellikleri vardı ve ektiklerini biçemedikleri için cazalandırılıyorlardı. Karakterler arasında meydana gelen zincirleme olayların gerilim sosuna bulanarak seyirciye aktarılması hem voltajı yükseltiyordu hem de algıda seçicilik yaratıyordu.

        İşte Testere’yi asıl sevdiren de buydu. Film boyunca bir sonraki sahnede neler olacağını kestiremiyorduk ve zekice işlenmiş kurgusu sayesinde hep süprizlerle karşılaşıyorduk. Atmosferi güçlü olan hikayenin ince detaylarla süslenip, mükemmel u-dönüşlerle ivmelenmesi zaten başarısını perçinleyen en önemli etmenlerden biriydi. Diğer etmen ise sahneler arası kullanılan ‘flashback’ ve ‘flasforward’ tekniğiydi.

        Sonuç olarak; hayalgücüyle kurgulanmış düşündürücü sahneler eşliğinde seyircinin kendini akışa doğru bıraktığı “Testere”, seyirciyi korkutmak için ses efektlerine ve korku unsurlarına başvurmayan nadir filmlerdendi. Dileriz ki “Testere” sekizinci filmiyle de bizleri hüsrana uğratmaz.

        Testere 8 Ekibi şimdilik şu şekilde yer alıyor:

        Tobin Bell (Jigsaw)

        Costas Mandylor (Mark Hoffman)

        James Wan (Yürütücü Yapımcı)

        Leigh Whannel (Yürütücü Yapımcı)

        Daniel J.Heffner (Yürütücü Yapımcı)

        Gregg Hoffman (Yapımcı)

        Oren Koules (Yapımcı)

        Gösterim Tarihi: Belli değil

        Diğer Yazılar