Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnanılmaz bir acı içindeyiz. Yas tutuyoruz. İçimiz kan ağlıyor. Bize bu acıyı yaşatanlara lanet olsun.

        Ama dost ve düşman herkes bilsin ki yıkılmayacağız. Ayakta kalacağız.

        Bu alçaklığın elbet sonu gelecek. Bu şerefsizlerin elbet nefesi tükenecek.

        Hain saldırıda hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Yakınlarının ve dostlarının da başı sağ olsun.

        Hayatın akışını sürdürmemiz gerektiği için yazmaya devam ediyorum.

        Konu elbet Milli Takım... Milli Takımımız... Fransa’daki tablonun vehametine bakar mısınız! Disiplinsizlik, dedikodu, şımarıklık, kavga, gruplaşma, kuyu kazma, kazan kaldırma. Dahası var... Küstahlık, ciddiyetsizlik, boşvermişlik.

        Dikkat edin, Futbol Federasyonu’ndan ya da futbolculardan en ufak bir açıklama var mı! Yok... Yazılanların ve konuşulanların tamamı doğru... Zaten en ufak bir yanlış olsaydı, beyefendiler sabahın 9’unda açıklama yapardı. Kimi Twitter’e sarılırdı, kimi İnstagram’dan medet umardı.

        Prim tartışması yapan futbolcularımıza sormak gerekiyor, “Hiç mi utanmadınız?” diye.

        İnsan hiç olmazsa Fransa’da 10 gün susar ve işine bakardı... 80 milyon insan zafer beklentisi içindeyken, sizlerin para beklentisi içinde olması vicdanınızı hiç mi sızlatmadı!

        Futbolumuzun kurmay heyeti bile siz futbolcular için “Paragöz adamlar... Bu futbolcularla başarı sağlanamaz” diye görüş ortaya koydular. Bizzat şahidim!

        Şimdi herkes susuyor. Konuş Sevgili Arda... Konuş Burak... Selçuk... Gökhan... Caner.

        Hiç mi sözünüz yok! Tüm bu yaşanılanları yazarken ben utanıyorum ama şimdi sizler tam sipersiniz.

        Bir çuval dolusu primi cebe indiren sizlerin, yaşanılan şu rezillikler sonrası “Üzgünüz... Özür dileriz” demesi gerekmez mi!

        Benimki de laf... Bıraksanız bir de hesap soracaklar!

        Ve bu arada... Futbol Federasyonu Başkanı ve üyelerinin de... Minnacık bir sözü olmaz mı! Evet... Neredesiniz beyler? Bizim paramızı kendi paranız gibi son derece sorumsuz dağıtan sizler... Niye şimdi ortada yoksunuz!

        Tabii Fatih Terim... Anlatın hocam... Neler yaşandı? İnsanlar bilsin... Hangi sorumsuzlarla yola çıktınız, herkes öğrensin.

        Öte yandan... Yanarım yanarım neye yanarım biliyor musunuz! Biz medya tarafından yere göğe sığdırılamayan bu futbolcular, bizlerden, yani medyadan köşe bucak kaçtılar.

        Oysa biz onların kara kaşı için değil, halkımıza güzel mesajlar iletebilme adına röportaj talebinde bulunuyorduk.

        Kampta değil yüzlerini görmek, kulaklarını bile göremedik.

        Sadece ve sadece medyaya açık olan bazı antrenmanlarda, 50 metre uzaktan da olsa, izleyebildik!

        Şunu da söyleyeyim. Elin oğlu, elin milli takımı, yense de yenilse de, kendi vatandaşına güzel mesajlar iletebilme adına her gün sürekli röportaj yağdırırken, bizim milli takım oyuncularının medyadan kaçması saygısızlığın dik alasıdır. İnsan utanır... Koskoca Türk medyası, kampın tamamında futbolcularla doğru dürüst röportaj yapamadan ülkesine dönmek zorunda kaldı.

        Herkesin hoşgörüsüne dayanarak söylüyorum. İletişim Fakültesi mezunuyum. 33 yıldır aralıksız iletişim yapıyorum. Ben böyle iletişimsizlik görmedim. Kimsenin de göreceğini sanmıyorum.

        Oysa iyi bir organize ile çok güzel işlere imza atılabilirdi.

        İyi bir düzenleme ile güzel bir iletişim sağlanabilirdi.

        Bunun için federasyon bünyesinde iyi bir uzman kadro da vardı.

        Ama dedim ya, kamptaki genel disiplinsizlik, düzensizlik, ciddiyetsizlik ve sorumsuzluk, her bakımdan kötü bir tabloyu beraberinde getirdi.

        Yani... Fransa maceramızı kimse unutamaz!

        Diğer Yazılar