Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz haftalarda, mesleki eğitimin ve esnaf ile sanatkar teşkilatının son yıllardaki en öncelikli önemli sorunlarından biri olan, çıraklıktan ustalığa uzanan yapının ciddi bir anlamda sarsıldığı hatta yok olma sürecine girdiğinden bahsetmiştim.

        Gerek teşkilatımızdan gerek ilgili birimlerden ve kamuoyundan ciddi anlamda tarafıma olumlu ve olumsuz birçok yansıma oldu.

        Bunlardan ilginç olan biri de, “Çocuğum lokantada çırak olsa, usta olsa ne yazar’’ diye sosyal medyadan adeta sektörümüzün yapısını ve işletmecilerine sağladıklarını hafife alan bir beyefendin görüşüydü.

        Şimdi ben de bu ve bu gibi düşünen zihniyete, çok değerli dostum kendisi bir tıp doktoru olmasına rağmen kendi ifadesiyle “Her çağdaş insanın mutlaka bir hobisi olması gerekir benim de hobim tüm ülkeyi dolaşıp ünlü lokantalarını tanımak’’ düşüncesiyle “100 Tarihi Lokanta’’ kitabını yazan Dr. Oğuz Erkara’nın kitabından Afyon’un ünlü İkbal Lokantası’nı örnekleyerek bir lokantacı çıraklığından nerelere gelineceğini anlatacağım.

        İSİM BABASI ATATÜRK

        İkbal’in kurucusu Salim Usta, yemek sanatını 1900’lü yılların başında Yıldız Sarayı’nda aşçı yardımcılığı yaptığı sıralarda öğrenmiştir. 1922’de kardeşleriyle beraber memleketi Afyon’da “Zümrüt” adıyla küçük bir lokanta açarak kendi işini kurmuştur.

        Dışarıda yeme alışkanlığının pek olmadığı; hatta ayıp karşılandığı bu dönemlerde Salim Usta’nın yemeklerinin şöhreti, her geçen gün daha da artmaya başlamıştır.

        1934 yılında Atatürk’ün Afyon’u ziyareti sırasında Selim Usta’nın hazırladığı gösterişli sofradan çok etkilenen Ulu Önder “Sen böyle gidersen bahtın çok açık olur lokantanın adını da bahtı açık anlamına gelen İkbal olarak değiştir’’ der.

        Atatürk Afyon’dan ayrılmadan lokantanın adının yeni tabelası yerine asılır bile.

        BAŞARI ÖYKÜSÜ

        1988 yılında rahmetli ustamızın torunları tarafından, sanırım yolu düşen düşmeyen herkesin bildiği Afyon’nun çıkışındaki İstanbul-Ankara- İzmir kavşağında açılan İkbal Dinlenme Tesisleri’nin bugünkü çağdaş işletmecilik anlayışıyla dev bir holding olma yolunda ilerlediğini ve işletmenin Türkiye’nin dört bir yanında 50’nin üzerinde lokantasıyla Türk Mutfağı’nın en önemli temsilcisi olduğunu görmek bu teşkilatın bir yöneticisi olarak beni çok gururlandırdığını söylemeliyim.

        Sanırım Anadolu’nun bağrında bir asır öncesi başlayan bu başarı öyküsü, Esnaf ve Sanatkar olmanın gerekleri, maddi ve manevi olarak gerçek anlamda icra edildiğine nerelere gelinebileceğini ve bir çırağın hem kendi adını, hem ailesini, hem doğup büyüdüğü yöreyi, yani kısacası ulusunun bir gurur markasını var edip zirveye taşımasının en güzel örneğidir.

        Sevgiyle kalın, ağız tadıyla kalın...

        Diğer Yazılar