Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ülkemizin son dönemlerde yaşadığı sosyal ve ekonomik deprasyonlardan, en çok etkilenen kesim hiç şüphe yok ki esnaf ve sanatkar kesimi oldu. Büyük kentlerimizdeki özellikle restoran, bar, kafe ağırlıklı esnafın yoğunlaştığı merkezlerdeki işletme sahiplerimizle konuşduğumuzda adeta bir dokunup, bin dinler hale geldik.

        Zaten sektörde son dönemlerde yaşanan birçok olumsuzlukla kan kaybeden işletmelerimiz yaşanan hiç de hoş olmayan bu son olaylarla artık tamamen dip yaptığı bir süreci yaşamaya başladı.

        Gün geçmiyor ki, işletmesini devretmek için odamızdan yardım isteyen bir meslektaşımızla karşılaşmayalım.

        Ağır vergi yükü, yüksek işletme giderleri, kalifiye olmayan personelin sorunları mevzuatlardan kaynaklanan ağır para cezaları, popülist politikalarla beslenen kayıt dışı ekonominin karşısında rekabet gücü her geçen gün azalan esnaf dostlarımızı anlamamak ve de haklı bulmamak elde değil.

        İŞLETMEMİZİ SEVELİM

        Esnaf dostlarımın yaşadıkları ile ilgili birçok haklı sebebi arka arkaya yazmak mümkün. Yaptığım birçok ziyaret ve toplantıdan çıkardığım bir sonuç daha var ki, öz eleştiri yapmadan geçemeyeceğim. Sanırım yaptığımız işi sevmemek gibi bir problemle karşı karşıyayız.

        Sandalyeden masaya, bardaktan tabağa, fırından ocağa kadar yeryüzündeki her cismin hareket halinde olması gibi, işletmelerimizde bünyelerinde büyük bir potansiyeli barındıran birer canlıdırlar.

        Öyle ki, sahibinin, personelin, müşterinin halet-i ruhiyesini hisseder ve duyar; nasıl davranırsanız size öyle karşılık verir. İşletmeler de kendilerini yöneten kişilerin adeta birer karakter yansıması gibidir. Kurumsallık ve disiplini önemseyen işletmelerimizle, sıradanlığı yaşayan işletmelerimiz arasındaki farkı kapısının önündeki tabeladan bile anlayabilirsiniz.

        İş yok, piyasa durgun, personel bulmak zor, ekonomik kriz var, kiram pahalı bunun gibi onlarca mazereti kendimize yaşadığımız olumsuzluklar adına kalkan yapabiliriz. Ancak, işlerimizin olumlu gitmesini istiyorsak, öncelikle işletmemizi sevmek zorundayız.

        Ülkemizde turizmin önemini düşünerek öncelikle eğitime önem vermek zorundayız. İşyeri elemanlarının, bağlı bulundukları meslek odalarının yapmış oldukları eğitim çalışmalarına katılmasını sağlamak zorundayız. Sektör çalışanlarını yenilikleri öğrenmeye ve teknolojiyi kullanmaya karşı geliştirmeliyiz.

        Her şeyi devletten bekleyerek asla sorunların çözümüne ulaşamayacağımız bilinciyle önce kendimizi yenilemeli ve geliştirmeliyiz.

        Sevgiyle kalın, ağız tadıyla kalın...

        Diğer Yazılar