Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzmanlar aileleri “çocukları sosyal medyada başı boş bırakmayın” diye

        uyarıyor. İyi de başı boş aileleri ne yapacağız?

        Doğumdan itibaren çocukların cıbı cıbı fotolarını bile Facebook’ta paylaşıp gelecekteki mahremiyet hakkını çalan onlar; Yale Üniveritesi kaynaklı bir çalışmaya göre akıllı telefonlarına dalıp çocukların kaza geçirmesine neden olanlar da onlar...

        Uzmanlar, Facebook’ta çocukları kandıran tecavüz çeteleri bağlamında konuşuyor. Bir emniyet yetkilisi “Çocuğuma güveniyorum demek büyük hata. Ergenler akli melekeleriyle hareket etmiyor. Sosyal medya hesapları kontrol altına alınmalı” diyor. Bir diğeri, bu kontrolün bireyin özgürlüğünü ihlal anlamına gelmediğini söylüyor.

        Peki ama yetişkinler akli melekelerini yeterince kullanıyor mu acaba? Her şart altında parmaklarını akıllı cep ekranından çekemeyenler sadece ergenler mi? Başı 45 derece açıyla telefona kilitli yaşayan yetişkinler yok mu?

        Yale Üniversitesi’nden ekonomi mezunu Craig Palsson, bu meseleye kafayı takıp ilginç bir çalışma yapmış. Diyor ki: “Akıllı telefon hizmetleri yaygınlaştıkça 5 yaş altı çocuklarda yara bere ve kırık vakaları artıyor.” Palsson’un bulgularına göre 2005 - 2012 yılları arasında ABD’deki hastanelerin acil servislerine götürülen bu yaş grubundaki çocukların sayısı yüzde 10 artmış. Sebebi de telefondan kopamayan anne ve babaların dikkatsizlik ve ihmali sonucu çocukların evde, parkta ya da havuzda kaza geçirmesiymiş. Dadıları da dahil ediyor cep telefonunda dikkati dağılanlar grubuna.

        Rahatlıkla “Kel alaka” denilebilecek bir bağlantı, çünkü bu iddiayı bilimsel olarak doğrulayacak herhangi bir kanıt yok. Ama ben Palsson’un iddiasını sevdim. Karşıdan karşıya yaya geçerken telefonla konuşan ya da mesaj yazanlara kafayı takmış biri olarak sevdim. Palsson belli bir telefon markasının piyasaya çıkışıyla paralel rakamlar da veriyor ama markanın adını anmıyorum burada.

        Palsson kafasındaki şablonu bire bir sahaya oturtmayı başarmış. Acil servislere başvuruların, o bölgeye AT&T’nin 3G hizmeti geldikten sonra arttığını tespit etmiş. Gerçi çalışmanın bazı noktaları umut kırıcı. Mesela akıllı telefon kullanan anne ve babaların sadece binde 6.4’ünün 5 yaş altı çocuğu yaralanmış. Bu oran, direksiyon başında cep’le meşgulken kaza geçirenlere göre daha düşük. Amerika’da sürücülerin yaralanma oranı binde 10.6.

        Medya ve yeni teknolojilerin aileye etkileriyle ilgili ilginç örnekler de var araştırmada. Mesela yine aynı yöntemle, Brezilya’da pembe dizilerdeki ani patlama sonucu doğurganlığın azaldığı tespit edilmiş. Hindistan’da da kablolu TV yayını aynı sonuca yol açmış. Her iki ülkede de teknoloji, kadının statüsü ve ideal çocuk sayısına ilişkin yeni kültürel değerler yerleştirmiş.

        OLAĞAN ŞÜPHELİ

        Palsson, mobil teknolojilerin riskleri konusunda çok çeşitli ihtimal kombinasyonlarını sıralıyor. Örneğin mobil iş ve eğlencenin ucuzlaması sayesinde ailelerin çocuklarla daha fazla vakit geçirebildiğini söylüyor. Bir anne ofis yerine, çocuğuyla hayvanat bahçesinden e-mail’lerini atıyor; baba da e-kitabıyla parka gidiyor. Palsson’a göre anne ve babalar çocuklarıyla ne kadar çok aktiviteye girerse risk o kadar artıyor.

        Wall Street Journal’da 2 yıl önce yayımlanan bir yazıdan esinlenerek yapmış araştırmasını Palsson. O yazıdaki gedikleri kapattığını anlatıyor çalışmasında. Ben Worthen imzalı yazıya da baktım; çocuk uzmanlarının görüşleriyle kaleme alınmış. Bu uzmanların çocukların evde ya da sokakta geçirdiği kazalarda akıllı telefonların dahli olduğundan kuvvetle şüphelendiği belirtiliyor. Bahçedeki havuz çevresini çitle çevirmek gibi çeşitli önlemler sayesinde 1970’lerden itibaren azalan kazalardaki ani tırmanışın bir nedeni olması gerektiğini söylüyorlar. Çocuklar giderek daha riskli davranan yaratıklar haline gelmiş olabilir tabii ama esas şüpheli olarak akıllı cep telefonları yüzünden dikkati dağınık aileleri gösteriyorlar. Bir psikolog, “Yetişkinler, sosyal medyaya bakarken ya da mail’lerini kontrol ederken dünyadan ne kadar koptuğunun farkında değil” diyor.

        Vakalar arasında ölümlü kazalar ve havuzda boğulmalar da var. Aklıma Pamir vakası geliyor. O hazin olayda cep telefonu figürü yoktu ama zavallı çocuk çiti aşarak havuzlu yan bahçeye geçmişti.

        Cep telefonu bağımlılığı ile çocuk kazaları arasında sağlam, inandırıcı bir bağlantı olmayabilir fakat anne ve babaların kesin kusurlu olduğu bir alan var: doğumdan itibaren çocuklarının olur olmaz her fotoğrafını dijital formatta ortalığa saçmaları. Bugün Facebook ya da Instagram’da o fotoğrafları çocuğun iradesi dışında paylaşıp gelecekteki mahremiyet haklarını ellerinden alıyorlar.

        Diğer Yazılar