Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gerilimin yönetmeni Pedro Almodovar, oyuncusu ise Will Smith. Olay Cannes Film Festivali’nde cereyan ediyor. Yönetmen dijital platformlara çatıyor. Dijitalden nemalanan aktör ise Netflix’i savunuyor. Ama Fransızlar da gardını almış. Filmlerini vizyona sokmazsa seneye Netflix’e Cannes’da yarışmak yok.

        Tamam Monica Bellucci öpücüğü, bir festival açılışına damga vurmak bakımından çok değerli olabilir ama sinema sektörünün geleceği açısından damga vuran olay jüri saflarında gelişiyor. Cannes Film Festivali’nin açılış günü basın toplantısında jüri başkanı Pedro Almodovar bodoslama dalıyor konuya; “Altın Palmiye ya da başka herhangi bir ödülün beyazperdede gösterilmeyecek bir filme verildiğini düşünemiyorum bile...” diyor. Kastettiği, dijital platformlar ve özellikle de Netflix.

        Almodovar’ın çıkışı, bir çeşit ihsas-ı rey, çünkü Netflix’in iki filmi birden yarışıyor Cannes’da. Biri “Okja”, diğeri “The Meyerowitz Stories”. Kadroları hayli sıkı. İkincide Adam Sandler, Ben Stiller, Dustin Hoffman ve Emma Thompson var. Gösterim formatındaki teknik sorun nedeniyle 6 dakika yuhalanma talihsizliğine uğrayan Okja’da ise Tilda Swinton ve Jake Gyllenhaal.

        Bu yıl yarışma bölümündeki 19 yapım arasında iki filmi var da, Netflix’in Cannes’da bir daha yarışabileceği çok şüpheli. Gelecek yıldan itibaren, filmlerin Altın Palmiye’ye aday olabilmesi için önce Fransız sinemalarında gösterilmesi gerekiyor. Bu durumda Netflix’in yolu tıkanıyor. Filmlerini salonlarda vizyona sokmadan Cannes’da yarışamıyor.

        İşte İspanyol yönetmen Almodovar da bu konuda tamamen hemfikir olduğunu belirterek ateşli bir manifesto ortaya koyuyor: “Yeni teknolojilere, bunların sunduğu olanaklara karşı değilim. Ama hayatta olduğum sürece genç kuşakların farkında olmadığı bir şey için, beyazperdenin hipnoz gücünü anlatmak için savaşacağım...”

        Bol alkış alıyor Almodovar ama jüri üyelerinden Will Smith aynı fikirde değil; “Çocuklarım haftada iki kez sinemaya gidiyor, evde de Netflix izliyor. Bu sayede göremeyecekleri filmleri de seyretmiş oluyorlar. Global sinemasal ufukları genişliyor” diyor. Jüri başkanına, koskoca Almodovar’a açıkça posta koyuyor. Nesnel açıdan haklı da olabilir. Ancak Will Smith’in dijitali savunmasını makulkarşılamak için başka bir neden daha var. Amerikalı aktör, Netflix’in 90 milyon dolar saydığı fantastik bilimkurgu filmi “Bright”ta başrolde. Vizyona girmeyecek bir film için çok yüksek bir bütçe.

        Bu arada yönetmenler cephesinde Almodovar yalnız değil. James Cameron da online servislerin salon keyfini tehdit ettiğini belirterek, “İnsanları sinemaya çekmek için epik filmler çekmeye devam edeceğim. Film endüstrisi dünyadaki en büyük gösteri olmaya devam edecek” demişti.

        GELENEKSEL SEYİR

        Fransa hayli zamandır kültürünü ve dilini, ABD’nin global hegemonyasından korumaya çalışıyor. İşte eski usul film dağıtımı da bu alana giriyor. Netflix Fransa’ya girdi gireli dijital platforma karşı direniş var. Mesela sinema dergisi Premiere, “Netflix, sinema salonlarına savaş açtı” diye yazıyor. Cannes Film Festivali de gardını alıyor. İnternet sitesinde, “Festival bundan böyle sinemaya yatırım yapacak, gerek Fransa gerekse dünyada geleneksel sinemayı destekleyecektir” diyor, kuralların artık değiştiğini ilan ediyor. Bu da Amerikan etkisine karşı dağıtımcıların zaferi anlamına geliyor.

        Fransız yasasına göre sinema salonunda gösterilen bir filmin online servise girmesi için 36 ay geçmesi gerekiyor. Yani neresinden baksanız Netflix’in Fransa’da işi zor.

        Bu arada Amazon yapımı “Wonderstruck” da festivalde yarışıyor, ancak film hem online hem salonlarda oynadığı için bu Amerikan şirketi tartışmanın dışında kalıyor. Ayrıca Wonderstruck’ın gösteriminde de hatalı formatla kafalar perdeyi aşıyor ama, nedense kimse Amazon’u yuhalamıyor! Festival organizasyonu teknik hata nedeniyle yapımcı, yönetmen ve seyircilerden özür dilese de muhatabı Netflix olduğu için komplo dedikodusu dalga dalga yayılıyor.

        Özellikle Netflix’in Altın Palmiye şansı çok zayıf görünüyor ama Hollywood cephesinde durum farklı. İki şirket, bu yıl 3 Oscar kazandı. Amazon yapımı “Yaşamın Kıyısında” en iyi erkek oyuncu (Casey Affleck) ve özgün senaryo ödüllerini aldı; Netflix ise “Beyaz Baretliler” ile en iyi kısa belgesel Oscar’ını.

        Diğer Yazılar