Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Global dev markalar bu yıl fena atağa geçti Kadınlar Günü’nde. Kendilerini kadın saflarında göstermek için yarıştılar. Peki yaranabildiler mi? Asla. Yaptıkları her “kıyağa” bir kulp takıldı sosyal medyada. Seneye daha zekice yollara başvuracaklarını umalım. Özellikle de eşit işe eşit ücretle...

        8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde markaların mesaj bombardımanı, bir nevi Sevgililer Günü atağını andırıyordu. Bizim yerli markaların toplumsal cinsiyet eşitliğini vurgulayan klip ve mesajlarını değil, yeryüzünü parselleyen, çoğu ABD merkezli global markaların çırpınışını kastediyorum. M’sini kadınların (Women) W’si yapan fast food’cudan, ‘ilham veren kadınlar’ serisi diye yine aynı düdük belli bebekleri yapan oyuncakçıya, Johnnie şişesinden “Jane” çıkaran viskiciden, tenisçi Serena Williams’ın tedarikçisine kadar tanıdığınız bütün markalar “kadına hassas” kesiliverdi. HT Pazar'dan Ayşe Özek Karasu'nun haberi...

        Bana mı öyle geliyor derken, Tunay Fırat’ın CNN International’daki açıklamalarına denk düştüm. Tunay Fırat BM’nin toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadının güçlenmesi için çalışan birimi UN Women’ı STK, vakıf ve markalarla işbirliği geliştirme uzmanı. Bugüne kadar hiçbir 8 Mart’ta bu kadar partnerlik teklifi gelmediğini, geçtiğimiz yıllarda hep kendisinin girişimde bulunduğunu söylüyor; “Geçen aylar boyunca birçok şirket ‘Kadınlar Günü’ne nasıl dahil oluruz’ diye başvuruda bulundu. Toplumsal bir değişim söz konusu. UN Women kurulduğundan beri böyle bir şeye tanık olmadık” diye anlatıyor.

        Tabii ki şirketlerin tamamı fırsatçı değil. Mesela kişisel bakım ve temizlik malzemeleri üreten ünlü firma 2 yıl önce UN Women işbirliğiyle cinsiyet eşitliği inisiyatifini başlattı. Hem kurumsal hem kamusal alanda seminerler, etkinliklerle kadın sorunlarını gündemde tutuyor. Tunay Fırat, bu şirketin cinsiyet eşitliği için içtenlikle çaba gösterdiğini belirtiyor. Ünlü bir kozmetikçi de marka yüzü Reese Witherspoon ve UN Women ile ortaklaşa eşitlik kampanyası başlattı ve BM’ye 1 milyon dolar bağışta bulundu.

        TALİHSİZ İŞLER

        Ama kadınlara “kıyak” yapmak risk de barındırıyor. Meselâ, Wall Street boğasının karşısına dikilen “Korkusuz Kız” heykeli. Geçen yıl Kadınlar Günü’nde yatırım firması State Street tarafından yerleştirilmişti. Maksat, şirket yönetim kurullarında cinsiyet çeşitliliğini vurgulamaktı. Millet bayıldı heykele, New York’ta kadın direnişinin simgesi oldu neredeyse. Ancak State Street, kadın ve siyah çalışanlarına düşük ücret verdiği için davalık oldu ve 5 milyon dolar ödeyerek yakayı sıyırdı.

        Bu yıl da iki ünlü fast food’cu kıyak yaparken başına iş açtı. Dedim ya biri kadınların onuruna Instagram ve Twitter ile California’daki bir lokantasında M’sini W yaptı; diğeri tavukçu olan da logosunda görünen kurucusu albayın resmi yerine, adamın ikinci karısı Claudia’nın resmini koydu. İkisi de “boş jestler” yapmakla suçlandı sosyal medyada. Kadınlar “Yeniden deneyiniz” diye çemkirdi W harfine. Fakat esas mesele bu şirketin çalışanlarına -ki çoğunluğu kadın- asgari ücreti reva görmesiydi. Bir sol grup fast food çalışanı kadınların nasıl yoksullukla boğuştuğunu, hatta evsiz olduğunu gösteren videolar yayınladı cevap olarak. “Lüzumsuz işlerle uğraşacağına, kadınların çalışma koşullarını düzelt. Marka imajını iyileştirme amaçlı bu boş feminizmin kadının özgürleşmesiyle alakası yok. O kadınların çocuklarını besleyecek parası yok...” diye de açıklama yaptılar.

        Tavukçunun Malezya’daki lokantasının, albayın karısını logoya yerleştirmesi de talihsiz bir vakaydı. İkinci eşi Claudia’yı aslında hasta karısına bakıcı diye tutmuştu adam. Albayın kızı Margaret kitabında yazmıştı; “O kadının varlığından maraz çıkacağı belliydi. Babamın libidosu sağlıklı partner arayışındaydı, nitekim aradığını genç Claudia’da buldu....” Bu arada iki şirketin göze girme çabasına “Ne yani kadınları fast food tıkınmaya mı teşvik etmek istiyorsunuz” diyerek, tamamen sağlıklı beslenme açısından yaklaşanlar da olmadı değil.

        NİYE İNCE...

        Tarihe adını yazdıran 17 kadından kız çocuklarına “rol model” serisi çıkaran oyuncakçı da sert kayalara çarptı. Özellikle Frida Kahlo’dan Barbie yaratılmasına Meksikalı ressamın ailesi telif hakları bakımından karşı çıktı. Bebeklerin tamamında yine gerçeğe uymayan aynı ince bel, boyun, kol ve bacaklı proporsiyona veryansın edildi. Mesela İngiliz boksör Nicola Adams’ın niye kasları yoktu? Frida’nın kaşları bitişik değildi. O rol modeller arasındaki Olimpiyat snowboard şampiyonu Chloe Kim, Wonder Woman’ın yönetmeni Patty Jenkins, havacı Amelia Eerhart, matematikçi Katherine Johnson’a kimsenin itirazı yoktu. İyi de Malala Yusufzay, Oprah Winfrey, Angela Merkel, Hillary Clinton niye yoktu? Soruların sonu gelmedi sosyal medyada.

        Diğer Yazılar