Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Antalya Serik’te bir kediyi asarak öldürmüşler; karnında henüz doğmamış yavrularıyla birlikte. Cinayetin görüntüsü de olduğu için infial büyük. Beddualar okundu, hayvan katillerine lanetler yağdırıldı.

        Görüntüyü tabii ki açmadım ve görüntüsü olmayan daha nice cinayetler işlendiğini biliyoruz. İşlenmeye de devam edecek. Çünkü caydırıcı hiçbir yasal önlem yok.

        Hayvanları Koruma Yasası’nda yapılan değişiklikle şiddet suçlarının kabahat olmaktan çıkarılıp TCK kapsamına alınmasına karşın, aslında hayvan katlinin cezası olmadığını artık herkes biliyor. Daha doğrusu hayvan düşmanı caniler, cana kıydığı takdirde işlediği suçtan ötürü hapse düşmeyeceğini biliyor. Konya’daki köpek katline verilen “sözde” cezalarla kanıtlandı. Potansiyel katiller için başvuru kaynağı niteliğinde mükemmel bir cezasızlık içtihadı oluştu.

        Hayvan katillerinin nesli tükenmekte olan Akdeniz foku, kelaynak ya da Anadolu Parsı bulup toplu kıyıma girişmesi gerekiyor ki, cezaevine girsin. Çünkü yeni yasal düzenlemeye göre sadece “Bir hayvan neslini yok eden kişi beş yıldan on yıla kadar hapis cezasıyla” cezalandırılıyor. Alt sınırı beş yıl olan cezanın bir miktar yatarı var.

        Yasaya eklenen madde “Bir ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldüren kişi altı aydan dört yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır” diyor. İşkence, acımasız ve zalimce muamelenin cezası da altı aydan üç yıla kadar hapis.

        REKLAM

        İki yıl önce yasa değişikliği yapılırken, hayvanlara karşı işlenen suçlara kesilecek hiçbir cezanın yatarı olmadığını söylemiştik. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair kanun, hayvanlara zulmeden, canına kıyanların özgürlüğünü kısıtlayıcı hiçbir hüküm getirmiyor. Cezaların alt sınırının üç ya da altı aydan başlaması, işkenceci ya da katillerin hapis cezası alsa da hapse girmeyeceği anlamına geliyor.

        Oysa hayvan hakları savunucuları, ceza alt limitlerinin en az üç yıldan başlaması için bastırıyordu. İki yılın altındaki cezalarda hükmün açıklanmasına erteleme var veya para cezasına çevrilebiliyor.

        KONYA’DA KÖPEK KATLİNE CEZASIZLIK

        Nitekim Konya’daki dava pratikte de gösterdi. Köpek katilleri bir yıl üç ay hapis cezası aldı, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla paçayı sıyırdı.

        Konya Büyükşehir Belediyesi’ne ait Hayvan Rehabilitasyon Merkezi’inde köpeği kürekle vurarak öldüren sağlık teknisyeni Murat Bacak ile aynı yerde çalışan suç ortağı Sefa Çakmak “Evcil hayvanı kasten öldürme” suçundan tutuklanmıştı. Savcılık kürekli katil Bacak ve hayvanı yakalama aparatıyla tutup kaçmasını engelleyen Çakmak için altışar yıla kadar hapis cezası istedi. İddianameye göre görüntülerden köpeğin saldırgan olmadığı belliydi. Kaldı ki, saldırsa ne olur! Rehabilitasyon görevlileri olarak hayvanı nasıl zapt edeceklerini bilmeleri gerekir.

        İddianamede üst limitten dört yıl değil altı yıl hapis istenmesi yerindeydi, çünkü sanıklar kıydıkları canı korumakla yükümlüydü. Yasaya eklenen madde diyor ki; “Suçun hayvanlara bakmak veya onları korumakla görevlendirilen kişiler tarafından işlenmesi durumunda verilecek ceza yarı oranında artırılır.”

        İki sanık geçen 2 Ocak’taki duruşmada tahliye edildi. Önceki günkü karar duruşmasında ise Asliye Ceza Mahkemesi heyeti birer yıl hapis cezası verdi; görevli oldukları için cezayı nitelikli halden yarı oranında artırıp bir yıl altı aya çıkardı. Sonra da pişman oldukları için iyi halden bir yıl üç aya indirdi ve hükmün açıklanmasını geri bıraktı.

        Konya Barosu Hayvan Hakları Komisyonu karara tepki gösterdi. Verilen ceza hem caydırıcılık, hem de kamu vicdanını rahatlatma adına yetersizdi. Mevcut infaz yasasına göre yaptıkları sanıkların yanına kâr kalmıştı. Üst mahkemelerde mücadele sonuna kadar devam edecekti. Çünkü bu cezasızlığın bir kereye mahsus olmadığını herkes biliyordu.

        Yasa değişikliğinden elimizde kalan tek değer 5199 sayılı yasadaki “süs hayvanı” ifadesinin etik olmadığı için metinden çıkarılması. AK Parti’nin yasa teklifindeki gerekçesiyle “Hayvanlar mal veya eşya değil, birer candır ve yaşamları güvence altına alınmalıdır”

        Ama neticede insan veya hayvan, canlara kıyılmayan bir iklimde yaşamıyoruz.

        Diğer Yazılar