Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cep telefonlarının henüz fotoğraf çekemediği günlerdi. Fotoğrafı sadece fotoğraf makineleri çekiyordu. Ve kızımın okul gösterilerinde sürekli aynı sahne tekrarlanıyordu. Anne ve babalar ellerinde fotoğraf makinesi ya da video kamera, gösteriyi kayda geçirmek için birbirini eziyordu. Katiyen o anı yaşama duygusu taşımıyorlardı. Çocuklarını çıplak gözle seyretmiyor, bir daha tekrarlanmayacak o sahneye kamera arkasından bakıyorlardı. “Japon turistler gibi” diyordum o günlerde. Şimdi yıldız şeflerin akıllı telefonlardan şikâyetlerini okuyunca okul gösterilerindeki sahne önü izdihamı geldi aklıma. Fransız şefler de insanların anı yaşama yeteneksizliğinden şikâyetçi. Meselâ fırlama tipli genç kuşak şeflerden Alexandre Gauthier. Michelin yıldızlı lokantası La Grenouillère’e gelen konuklardan sadece tek şey istediğini söylüyor; yemek yemelerini. Gauthier bazı müşterilerin çatalı ağza götürmekten ziyade yemeğin fotoğrafını çekmekle ilgilendiğini söylüyor. “Eskiden gelirlerdi, kendilerinin, ailelerinin, büyükannelerinin fotoğrafını çekerlerdi hatıra olsun diye. Şimdi ise yemeğin fotoğrafını çekip Facebook ya da Twitter’a koyuyor, yorumda bulunuyorlar. Bu arada yemek soğuyor” diyor. İşte bu yüzden lokantasının mönüsünde çekingen bir “Kullanmayınız” işareti var. Üstü çizikli bir cep telefonu resmi. İstiyor ki, insanlar yemeğin tadını çıkarsın ve o lezzetin zevkini sosyal medyada değil, kendileriyle paylaşsın. Yemek sonrası twit atmak serbest. Gauthier nispeten mülayim bir şef. Eserleriyle ilgili telif hakkı kaygısı filan taşımıyor. “Fotoğrafı toptan yasaklamış değilim. Ben sadece konuklarımın dış dünyadan kopup o anı yaşamalarını istiyorum. Londra’dan, Paris’ten kalkıp arabayla 2-3 saatte buraya yemeğe geliyorlar. Tek dileğimiz dünyadan kopmaları ve yemeğe zaman ayırmaları” diyor. Eserleri layığını bulsun istiyor. Fransa’da eserlerini daha büyük ihtirasla sahiplenen huysuz şefler de var. Yemeklerinin sosyal medyada paylaşılması suretiyle telif haklarının çiğnendiği fikrindeler. Tek mesele bu değil. Lokantaya ilk kez gelecek müşteriler için, işin sürprizli yanının heba olduğunu söylüyorlar. Çünkü yemekleriyle şaşırtmak, küçük sansasyon çığlıkları attırmak istiyorlar besbelli. Üç Michelin yıldızlı şef Gilles Goujon, anında sosyal medyaya düşen fotoğrafların başkalarına haksızlık olduğunu düşünüyor. “Yemeğin bütün sürprizi kaçıyor. Paylaşımı yasaklamak da kolay değil. İnsanları fazla şoka uğratmayacak uygun bir cümle arıyorum ama henüz bulabilmiş değilim” diyor. Goujon’un lokantası L’Auberge du Vieux Puits. Fransa’nın güneyinde Fontjoncouse’da. Telif hakkından da dem vuruyor; “Benden kopya çekebilirler. Ayrıca fotoğraflar pek kaliteli olmuyor. Eserle ilgili iyi bir izlenim vermeyebiliyor. Çok sinir bozucu” diyor. Londra Mayfair’deki iki Michelin yıldızlı La Gavroche’un şefi Michel Roux da aynı gerilimi aktarıyor: “Aslında eserlerim görüntülendiği için gurur duymam lazım. Ama yemek resmi çeken insanları görünce sinirlerim oynuyor. Tamamen görgüsüzlük. Diğer müşterilere yemeği zehir ediyorlar.”

        TRİPOD MU? YOK ARTIK

        Yukarıda saydığım Fransız lokantalarını görmüş değilim. Ama şeflerin dilinden anladığım kadarıyla müşterileri nispeten kibar. New York’taki müşterilere nispeten demek istiyorum. Çünkü New York Times’taki habere göre kente gelen bazı turistler lokantalara artık iri kameralar ve gorillapod’la gidiyormuş. Hani şu istediğin yere sabitlenen esnek mini tripodlarla. Oraya buraya iliştirip gelen giden her yemeğin fotoğrafını çekiyorlarmış. Kimileri de sandalye üzerine çıkıp daha geniş açılı çalışıyormuş. El âlemin tabağını çekerek sanırım. Adamların karınca gibi kıvıl kıvıl verdikleri rahatsızlığı düşünsenize. Yetmedi, flaş kullananlar da varmış. İşte bu nedenle Manhattan’daki bazı lokantalar önlem almaya başlamış. Bazıları flaşlı çekimi yasaklayarak, bazıları da hileli yollara başvurarak. New York’lu şef David Bouley anlatıyor: “Bu fotoğraf olayı yüzünden ambiyans bozuluyor. Lokanta sirke dönüyor. Ama yasaklamak da mümkün değil. Onun için tabaklar hazır olunca, heveslileri fotoğraf çekmeleri için mutfağa götürüyorum. ‘Yemekler bizim mermer tezgâhta daha iyi görünür’ diyorum. Yasaklamak yerine, olayı serüvene dönüştürüyoruz. Etrafta flaşlar patlarken unutulmaz bir yemek yemek mümkün değil çünkü.” Böyle çocuk gibi kandırılmak ne feci.

        Diğer Yazılar